Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
:: Sağlık :: Hastalıklar
1 sayfadaki 1 sayfası
Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
Adams stokes sendromu
Geçici komplet kalp bloğuna (İnfranodal
AtriyoVentriküler Blok) bağlı olarak gelişen ve hipotansiyonla beraber
ciddi bradikardi veya asistoliyle sonuçlanan senkop durumudur.
Genel bilgi
Kalpten
çıkan uyarının atriyoventriküler düğümü (AV Nodu) normal geçtiği halde,
ventriküllerin özelleşmiş ileti sisteminde / His demetinde veya
kardiyak ileti sisteminin her üç fasikülünde engellendiği AV blok
olarak tanımlanabilecek olan İnfranodal AV Blok, ileri yaşta olan
hastalarda sık görülür. Bayılma ve Konvülsiyon ile sonuçlanabilir. Eğer
bu senkop infranodal bloğa bağlı ise Adams Stokes Krizi olarak
adlandırılır. Adams Stokes Krizi, habersiz ortaya çıkar ve kısa sürer.
Ancak, krizler giderek sıklaşma eğilimi taşır. Dakika nabız sayısı
genellikle 20- 50 arasındadır. Juguler venöz nabızda "Dev A Dalgaları"
farkedilebilir.
Etkilenen sistemler nelerdir ?
Kalp ve Damar Sistemi , Sinir Sistemi
Belirtileri nelerdir ?
Akut bradikardi (20-50/dk)
Hipotansiyon
Solukluk
Pozisyon veya efora bağlı olmayan duygu veya bilinç kaybı
Senkop veya senkopa benzer semptomların aniden oluşumu (çarpıntı olsun veya olmasın)
Juguler venöz nabızda dev A dalgaları.
Nedenleri nelerdir ?
İlaçlar
* Kalsiyum kanal blokerleri
* Beta blokerler
* Digoksin
* Ouabain
* Propafenon
* Klonidin
AV nodu tutan myokardiyal iskemi
Kalp ve ileti sistemini tutan infiltratif veya fibröz hastalıklar (Amiloid,Sifilis, Tümör)
Yaşa bağlı AV nodun dejenerasyonu
Nöromuskuler hastalıklar (myotonik musküler distrofi veya Kearns-Sayre Sendromu)
Risk faktörleri nelerdir ?
Kalsiyum Kanal Blokerleri, Beta Blokerler , Digoksin, Ouabain, Propafenon , Klonidin vb ilaçların kullanımı.
Koroner arteryel hastalık
AV nod disfonksiyonu
Akut myokard infarktüsü (özellikle akut sağ koroner arter oklüzyonu)
Amiloidoz
Chagas hastalığı
Kalbi tutan bağ doku hastalıkları (sistemik lupus eritemotosus, romatoid artrit)
Patolojik bulgular nelerdir ?
Serum
digoksin düzeyleri artmış. Serum kardiyak enzimleri artmış. EKG, olayın
monitorizasyonu veya Holter monitorü, yavaşlamış ve ventriküler
kaçaksız geçici tam kalp bloğunu gösterir.
Yapılabilecek testler nelerdir ?
Elektrokardiyografi
Monitorizasyon
Holter Monitorizasyon
Tanısal işlemler nelerdir ?
Koroner iskemiyi ekarte etmek amacıyla koroner kateterizasyon
AV nodu ileti durumunun değerlendirilmesi amacıyla elektrofizyolojik testler
İnfiltratif hastalıktan kuşkulanıldığında myokard biyopsisi
Bakım ve önlemler nelerdir ?
Monitorizasyonun gerektiği durumlarda hospitalizasyon.
Devamlı tedavi, ambulatuar takip.
İşlemler boyunca kardiyak monitorizasyon
İşlemler boyunca mevcut trans-torasik pace
İşlemler boyunca atropin
İşlemler süresince geçici pace-makerin yerleştirilmesi ihtimali
Geçici tam kalp bloğu geri dönüşümsüz olduğu zaman kalıcı pacemaker uygulaması
Tanı konulduğunda tanı ile ilgili ve pace yerleştirildiğinde bununla ilgili hastaya yeterince bilgi sağlanmalıdır.
Tedavi yolları nelerdir ?
Atropin,
1 mg İV puşe tarzında, tam kalp bloğuyla beraber olan hipotansiyonda
verilir. Toplam doz 2 mg oluncaya dek tekrarlanabilir Epinefrin, 1 mg
1:10.000 İV puşe halinde asistoli ile birlikte olan tam kalp bloğunda
verilir, her 5 dakikada bir tekrarlanabilir. İsoproterenol damla
halinde 1 mg , 250 ml % 5 dextroz veya normal serum fizyolojik ile
dakikada 5 mikrogram perfüzyon şeklinde, atropin verilmesine karşın
hipotansiyon ve bradikardi devam eden hastalarda Tam infranodal AV Blok
için tek tedavi ; sağ ventrikül endokardına , ihtiyaç duyulduğu anda
uyarı verecek olan demand-pace maker yerleştirilmesidir.
Geçici komplet kalp bloğuna (İnfranodal
AtriyoVentriküler Blok) bağlı olarak gelişen ve hipotansiyonla beraber
ciddi bradikardi veya asistoliyle sonuçlanan senkop durumudur.
Genel bilgi
Kalpten
çıkan uyarının atriyoventriküler düğümü (AV Nodu) normal geçtiği halde,
ventriküllerin özelleşmiş ileti sisteminde / His demetinde veya
kardiyak ileti sisteminin her üç fasikülünde engellendiği AV blok
olarak tanımlanabilecek olan İnfranodal AV Blok, ileri yaşta olan
hastalarda sık görülür. Bayılma ve Konvülsiyon ile sonuçlanabilir. Eğer
bu senkop infranodal bloğa bağlı ise Adams Stokes Krizi olarak
adlandırılır. Adams Stokes Krizi, habersiz ortaya çıkar ve kısa sürer.
Ancak, krizler giderek sıklaşma eğilimi taşır. Dakika nabız sayısı
genellikle 20- 50 arasındadır. Juguler venöz nabızda "Dev A Dalgaları"
farkedilebilir.
Etkilenen sistemler nelerdir ?
Kalp ve Damar Sistemi , Sinir Sistemi
Belirtileri nelerdir ?
Akut bradikardi (20-50/dk)
Hipotansiyon
Solukluk
Pozisyon veya efora bağlı olmayan duygu veya bilinç kaybı
Senkop veya senkopa benzer semptomların aniden oluşumu (çarpıntı olsun veya olmasın)
Juguler venöz nabızda dev A dalgaları.
Nedenleri nelerdir ?
İlaçlar
* Kalsiyum kanal blokerleri
* Beta blokerler
* Digoksin
* Ouabain
* Propafenon
* Klonidin
AV nodu tutan myokardiyal iskemi
Kalp ve ileti sistemini tutan infiltratif veya fibröz hastalıklar (Amiloid,Sifilis, Tümör)
Yaşa bağlı AV nodun dejenerasyonu
Nöromuskuler hastalıklar (myotonik musküler distrofi veya Kearns-Sayre Sendromu)
Risk faktörleri nelerdir ?
Kalsiyum Kanal Blokerleri, Beta Blokerler , Digoksin, Ouabain, Propafenon , Klonidin vb ilaçların kullanımı.
Koroner arteryel hastalık
AV nod disfonksiyonu
Akut myokard infarktüsü (özellikle akut sağ koroner arter oklüzyonu)
Amiloidoz
Chagas hastalığı
Kalbi tutan bağ doku hastalıkları (sistemik lupus eritemotosus, romatoid artrit)
Patolojik bulgular nelerdir ?
Serum
digoksin düzeyleri artmış. Serum kardiyak enzimleri artmış. EKG, olayın
monitorizasyonu veya Holter monitorü, yavaşlamış ve ventriküler
kaçaksız geçici tam kalp bloğunu gösterir.
Yapılabilecek testler nelerdir ?
Elektrokardiyografi
Monitorizasyon
Holter Monitorizasyon
Tanısal işlemler nelerdir ?
Koroner iskemiyi ekarte etmek amacıyla koroner kateterizasyon
AV nodu ileti durumunun değerlendirilmesi amacıyla elektrofizyolojik testler
İnfiltratif hastalıktan kuşkulanıldığında myokard biyopsisi
Bakım ve önlemler nelerdir ?
Monitorizasyonun gerektiği durumlarda hospitalizasyon.
Devamlı tedavi, ambulatuar takip.
İşlemler boyunca kardiyak monitorizasyon
İşlemler boyunca mevcut trans-torasik pace
İşlemler boyunca atropin
İşlemler süresince geçici pace-makerin yerleştirilmesi ihtimali
Geçici tam kalp bloğu geri dönüşümsüz olduğu zaman kalıcı pacemaker uygulaması
Tanı konulduğunda tanı ile ilgili ve pace yerleştirildiğinde bununla ilgili hastaya yeterince bilgi sağlanmalıdır.
Tedavi yolları nelerdir ?
Atropin,
1 mg İV puşe tarzında, tam kalp bloğuyla beraber olan hipotansiyonda
verilir. Toplam doz 2 mg oluncaya dek tekrarlanabilir Epinefrin, 1 mg
1:10.000 İV puşe halinde asistoli ile birlikte olan tam kalp bloğunda
verilir, her 5 dakikada bir tekrarlanabilir. İsoproterenol damla
halinde 1 mg , 250 ml % 5 dextroz veya normal serum fizyolojik ile
dakikada 5 mikrogram perfüzyon şeklinde, atropin verilmesine karşın
hipotansiyon ve bradikardi devam eden hastalarda Tam infranodal AV Blok
için tek tedavi ; sağ ventrikül endokardına , ihtiyaç duyulduğu anda
uyarı verecek olan demand-pace maker yerleştirilmesidir.
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
Akut Miyokard İnfarktüsü Kalp Krizi
Kalbi besleyen
damarların kan akımının çeşitli nedenlerle ani azalmasına veya
kesilmesine bağlı olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında
çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak
bilinen bir hastalıktır. Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin
önlenmesi, olayın ilk anından itibaren en kısa zamanda hastaneye
ulaşmasına bağlıdır.
Göğüs ağrısının başlangıcından sonraki ilk
saatlerde ve hastaneye giderken yolda uygulanan acil yaklaşımlar, kalp
hücrelerinin ölümünü sınırlamada ve hastanın hastaneden çıkma şansını
artırmada yardımcı olabilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra,
hastanın yaşam sansı kalbin fonksiyon bozukluğuna, kalp ritmine ve
kişisel risk faktörlerine bağlıdır. Risk faktörsüz hastaların hemen
hepsi infarktüs sonrası ilk yılı atlatırlar. Riski çok olan hastaların
yarısından azı aynı süreyi komplikasyonsuz atlatır.
Akut miyokard infarktüslü hastaların yaşatılmasında önemli etkenler şöyle sıralanabilir.
Hastaların hastaneye ulaştırılması
Hastanede yapılması gerekenler
Koroner bakım ünitesinde tedavi
Koroner bakım ünitesinden taburcu olduktan sonra yapılanlar.
HASTALARIN HASTANEYE ULAŞTIRILMASI
20
yıl önce hastane dışında kalp krizinden olan ölümlerin 2/3’ü krizin
başlangıcından birkaç dakika içinde olmuştur. Bu nedenle, 1966 yılında
Belfast’ta bir ambulans, hareketli koroner bakım ünitesi olarak
kullanılmaya başlanmıştır. Böylece tam teşekküllü bir ambulansın
hastalara kısa zamanda ulaşabileceği, acil bakım ünitelerine ulaşma
sürelerini azalttığı ve daha önceden hastaneye ulaşamadan ölen
hastaların hayata döndürülmelerinde başarılı sonuç alındığı
anlaşılmıştır. Seattle, Columbus, Ohio’da da bu üniteler
oluşturulmuştur. Araştırmalar bu ünitelerin, hastaneye götürülürken
oluşan ölüm oranını %22’den, %9’a kadar düşürebildiğini göstermiştir.
Hastaların ani kalp ölüm tehlikelerinden korunması ve düzeltilmesi,
canlandırma işlemlerinin çabukluğuna bağlıdır. Tehlikede olan kalbin
kurtarılması için üç tip gecikme minimuma indirilmelidir.
1- Hasta ve Yakınları Tarafından Yardım Çağırılmasında Gecikme
Kalp
krizi bulgularının başlamasından telefonla ambulans istenmesine kadar
geçen zaman önemli ölçüde azaltılmalıdır. Hasta şoka girmeden veya
infarktüs şüphesi olur olmaz acil servisin hemen istenmesi, hastanın
durumunun iyiye gitmesinde önemli bir etkendir.
Periyodik
cheek-up’lar, doktorun hastaları tanımasını ve hipertansiyonlu, sigara
içen, lipid seviyeleri yüksek, aile hikayesi olan, risk faktörülü
hastaları teşhis etmesini sağlar. Bununla beraber, akut kalp krizi
koroner arter hastalarının ilk klinik belirtisi olabilir.
Halka
yönelik kampanyalar bütün popülasyonun, özellikle duyarlı popülasyonun
akut kalp krizi ve onun risk faktörleri hakkında bilgi sahibi olmasına
yardımcı olur. Bu kampanyalar, çabuk tıbbi yardımın yararlarını
(Koruma-tedavi) da gösterebilir.
2- Ambulanstaki Sağlık Personelinin Acil Telefona Cevabının Gecikmesi
Telefonla
yardım istenmesinden ambulansın hastaneye gitmesine kadar olan zaman
mümkün olduğunca kısaltılmalıdır. Lowa Üniversitesinde yapılan bir
çalışma 30 sn. içinde telefona cevap verilmesi gerektiğini
göstermiştir. Lowa’daki bazı çalışmalarda, zamanın uzatılması ciddi
sonuçlar doğurmuştur.
3- Hastanın Hastaneye Getirilmesindeki Gecikme
Hastanın
tam teşekküllü bir hastanenin acil bölümüne getirilme süresi mümkün
oldukça kısaltılmalıdır. Bütün amaç hastanın en iyi tedavi edileceği
yere ölmeden ulaştırabilmektir.
HAREKETLİ AMBULANSLARIN AMACI
Bir
çok yerde ambulanslar hareketli koroner bakım üniteleri olarak
kullanılmasına rağmen helikopterler de bu iş için kullanılmaktadır.
Helikopterlerle taşıma, ekseri, ambulanslarla gerçek acil servise
ihtiyaç duyan hastalardan çok, 12 saatlik bir gecikmeyi tolere
edebilecek hastalar için saklanmaktadır. Hareketli koroner bakım
ünitelerinin çok iyi çalışan radyokominikasyon sistemleri vardır.
Monitör, defibrilatör, direkt yazan EKG aletleri, O2, endotrakeal
tüpler ve acil ilaçları bulunur. Telemetri sistemleri EKG çizimlerini
hastane, diğer merkezlere gönderebilir ve buradaki personel de
ambulanstaki sağlık personeline yön verebilir.
Hareketli koroner
bakımın amacı; yaşam oranını arttırmak beyin harabiyetlerini en aza
indirmek, kalp krizinin yayılmasını önlemek, kalp ritm bozukluklarını
kontrol altına almak ve diğer komplikasyonları hastaneye giderken
önlemektir. Kalp krizinden şüphelenildiği anda halkın hemen yardım
etmesini arttırmak ve halkı bu konuda bilinçlendirmek için halk
kampanyaları şarttır.
HASTANEDE YAPILMASI GEREKENLER
Kalp krizi şüphesi ile gelen bütün hastalar koroner bakım ünitesine alınarak monitörize edilmeli, acil tedaviye başlanmalıdır.
Kalp krizi geçiren hastaların modern tedavisinde yaklaşım:
Kalbi besleyen
damarların kan akımının çeşitli nedenlerle ani azalmasına veya
kesilmesine bağlı olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında
çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak
bilinen bir hastalıktır. Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin
önlenmesi, olayın ilk anından itibaren en kısa zamanda hastaneye
ulaşmasına bağlıdır.
Göğüs ağrısının başlangıcından sonraki ilk
saatlerde ve hastaneye giderken yolda uygulanan acil yaklaşımlar, kalp
hücrelerinin ölümünü sınırlamada ve hastanın hastaneden çıkma şansını
artırmada yardımcı olabilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra,
hastanın yaşam sansı kalbin fonksiyon bozukluğuna, kalp ritmine ve
kişisel risk faktörlerine bağlıdır. Risk faktörsüz hastaların hemen
hepsi infarktüs sonrası ilk yılı atlatırlar. Riski çok olan hastaların
yarısından azı aynı süreyi komplikasyonsuz atlatır.
Akut miyokard infarktüslü hastaların yaşatılmasında önemli etkenler şöyle sıralanabilir.
Hastaların hastaneye ulaştırılması
Hastanede yapılması gerekenler
Koroner bakım ünitesinde tedavi
Koroner bakım ünitesinden taburcu olduktan sonra yapılanlar.
HASTALARIN HASTANEYE ULAŞTIRILMASI
20
yıl önce hastane dışında kalp krizinden olan ölümlerin 2/3’ü krizin
başlangıcından birkaç dakika içinde olmuştur. Bu nedenle, 1966 yılında
Belfast’ta bir ambulans, hareketli koroner bakım ünitesi olarak
kullanılmaya başlanmıştır. Böylece tam teşekküllü bir ambulansın
hastalara kısa zamanda ulaşabileceği, acil bakım ünitelerine ulaşma
sürelerini azalttığı ve daha önceden hastaneye ulaşamadan ölen
hastaların hayata döndürülmelerinde başarılı sonuç alındığı
anlaşılmıştır. Seattle, Columbus, Ohio’da da bu üniteler
oluşturulmuştur. Araştırmalar bu ünitelerin, hastaneye götürülürken
oluşan ölüm oranını %22’den, %9’a kadar düşürebildiğini göstermiştir.
Hastaların ani kalp ölüm tehlikelerinden korunması ve düzeltilmesi,
canlandırma işlemlerinin çabukluğuna bağlıdır. Tehlikede olan kalbin
kurtarılması için üç tip gecikme minimuma indirilmelidir.
1- Hasta ve Yakınları Tarafından Yardım Çağırılmasında Gecikme
Kalp
krizi bulgularının başlamasından telefonla ambulans istenmesine kadar
geçen zaman önemli ölçüde azaltılmalıdır. Hasta şoka girmeden veya
infarktüs şüphesi olur olmaz acil servisin hemen istenmesi, hastanın
durumunun iyiye gitmesinde önemli bir etkendir.
Periyodik
cheek-up’lar, doktorun hastaları tanımasını ve hipertansiyonlu, sigara
içen, lipid seviyeleri yüksek, aile hikayesi olan, risk faktörülü
hastaları teşhis etmesini sağlar. Bununla beraber, akut kalp krizi
koroner arter hastalarının ilk klinik belirtisi olabilir.
Halka
yönelik kampanyalar bütün popülasyonun, özellikle duyarlı popülasyonun
akut kalp krizi ve onun risk faktörleri hakkında bilgi sahibi olmasına
yardımcı olur. Bu kampanyalar, çabuk tıbbi yardımın yararlarını
(Koruma-tedavi) da gösterebilir.
2- Ambulanstaki Sağlık Personelinin Acil Telefona Cevabının Gecikmesi
Telefonla
yardım istenmesinden ambulansın hastaneye gitmesine kadar olan zaman
mümkün olduğunca kısaltılmalıdır. Lowa Üniversitesinde yapılan bir
çalışma 30 sn. içinde telefona cevap verilmesi gerektiğini
göstermiştir. Lowa’daki bazı çalışmalarda, zamanın uzatılması ciddi
sonuçlar doğurmuştur.
3- Hastanın Hastaneye Getirilmesindeki Gecikme
Hastanın
tam teşekküllü bir hastanenin acil bölümüne getirilme süresi mümkün
oldukça kısaltılmalıdır. Bütün amaç hastanın en iyi tedavi edileceği
yere ölmeden ulaştırabilmektir.
HAREKETLİ AMBULANSLARIN AMACI
Bir
çok yerde ambulanslar hareketli koroner bakım üniteleri olarak
kullanılmasına rağmen helikopterler de bu iş için kullanılmaktadır.
Helikopterlerle taşıma, ekseri, ambulanslarla gerçek acil servise
ihtiyaç duyan hastalardan çok, 12 saatlik bir gecikmeyi tolere
edebilecek hastalar için saklanmaktadır. Hareketli koroner bakım
ünitelerinin çok iyi çalışan radyokominikasyon sistemleri vardır.
Monitör, defibrilatör, direkt yazan EKG aletleri, O2, endotrakeal
tüpler ve acil ilaçları bulunur. Telemetri sistemleri EKG çizimlerini
hastane, diğer merkezlere gönderebilir ve buradaki personel de
ambulanstaki sağlık personeline yön verebilir.
Hareketli koroner
bakımın amacı; yaşam oranını arttırmak beyin harabiyetlerini en aza
indirmek, kalp krizinin yayılmasını önlemek, kalp ritm bozukluklarını
kontrol altına almak ve diğer komplikasyonları hastaneye giderken
önlemektir. Kalp krizinden şüphelenildiği anda halkın hemen yardım
etmesini arttırmak ve halkı bu konuda bilinçlendirmek için halk
kampanyaları şarttır.
HASTANEDE YAPILMASI GEREKENLER
Kalp krizi şüphesi ile gelen bütün hastalar koroner bakım ünitesine alınarak monitörize edilmeli, acil tedaviye başlanmalıdır.
Kalp krizi geçiren hastaların modern tedavisinde yaklaşım:
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
Semptomların kontrolü
Krizin birkaç saati içinde daha fazla kalp hücresi zedelendirmenin sınırlandırılması ve ölümlerin azaltılması
Tekrar kriz riskinin ve/veya kalp krizi sonrası ölümlerin azaltılması.
Hastaların yüksek veya düşük risk gruplarına ayrılması bu tedavi yaklaşımını kolaylaştırır.
Semptomların
kontrolü, ağrı ve sıkıntının azaltılması, uygun oksijenasyon, hayat
tehdit edici kalp ritm bozukluklarının önlenmesi ile sağlanır.
Göğüs
ağrısının giderilmesi; sadece hastayı rahatlatmaz. Aynı zamanda
ağrısının sebep olduğu aşırı sempatik aktivitenin kalp damar sisteminde
meydana getirdiği etkileri (kan basıncı artışı, kalp hızı artışı, kalp
kasılmasında artma metabolik etkileride azaltma).
Oksijenasyon:
İlk
3 gün veya 4 gün içinde uygulanmalıdır. %100 O2 dk. 2-4 lt.
verilmelidir. Kalp krizi geçiren hastaların çoğunda oksijene ihtiyaç
duymaktadır.
İlaç Tedavisi:
Koroner bakım servislerine
müracaat eden kalp krizi gerçiren hastaların %5 ile %10’unda kalp ritm
bozukluğu meydana gelir ve ani ölümlerin başlıca nedenleridir. Bu ritm
bozukluklarının önlenmesi ve tedavisi ana hedeflerdendir. Ayrıca kalbin
kanlanmasını artırıcı ve pıhtıyı eritmeye yönelik ilaç tedavileri
uygulanmaktadır.
Trombolitik Tedavi:
İnfarktüsün ilk
saatleri içinde daha fazla kalp dokusunun zedelenmesini önlemek amacı
ile yapılan pıhtı eritici tedavidir. Tüm kalp ataklarının %80’inden
fazlasında ve miyokard infarktüsünde koroner kan akımının
azaltılmasından koroner damar içindeki pıhtı sorumludur. Hemen pıhtı
eritilebilirse kalp hasarı azaltılabilir. Ölüm oranıda buna paralel
olarak düşer.
Koroner Bakım Ünitesinde Kalma Süresi:
Geçen
bir yıl boyunca kalp krizi geçiren hastaların hastane ve koroner bakım
ünitesinde kalma süreleri gidererek kısalmıştır. İyi seyirli kalp krizi
geçiren hasta sıklıkla hastanede 2. gün yatak dışına çıkar ve
sandalyede oturabilir. Ekseriya 48-72 saat sonra ara bakım ünitesine
nakledilir. Koroner bakım ünitesine alındıktan sonra erken saatler
içinde hastaya kalbin pompalama fonksiyonu ekokardiografi yapılarak
hastanın prognozu tayin edilebilir ve ilaçla tedavinin programı
belirlenir.
HASTANE SONRASI TAKİP
ABD’de kalp krizi
geçiren hastaların %10’u hastaneden çıktıktan 1 yıl sonra ölürler. Bu
oran kardiyak problemler için risk faktörü olmayanlarda %3, çok risk
faktörlü hastalarda ise %30 olarak bulunmuştur. Bu risk faktörlerinin
bilinmesi uzun süreli tedavinin planlanmasında önemlidir.
Risk-faktör değişikliği:
Risk
faktörlerinin değiştirilmesi infarktüslü hastalarda uzun süreli
prognozu düzeltebilir. Doktor ve hasta, hepsi değiştirilebilen
faktörler olan sigara içme, hipertansiyon ve hiperkolesterolemiye
dikkat etmelidir.
Sigara İçme:
İnfarktüsten sonra sigara
içimini kesen hastalarda infarktüsün tekrarlanması ve ölüm riskinin az
olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, bu faktörün önemi hastaya
vurgulanmalı sigaranın bırakılması ısrarla vurgulanmalıdır.
Hipertansiyon:
İnfarktüsten
sonraki dönemde kan basıncı dikkatle izlenmelidir. Tedaviye ihtiyaç
duyan hastalarda, kan basıncı dikkatlice düşürülmelidir.
Hiperkolesterolemi:
Günümüzde
kolesterol iyi bilinen ve damar sertliğinin gelişmesinde önemli risk
faktörüdür. İnfarktüs geçiren hastalarda total kan kolesterolu 200
mg/dl , LDL-K 100 mg/dl’nin altında olmalıdır.
KAYNAKLAR
American
Heart Association: Standarts and guidelines for cardiopulmoner
resuscitaion (CPR) and emergency cardiac care (ECG). JAMA; 224:453,
1980.
Pesternak, JD, Braunwald, E, Sobel, BE., Acute myorcardial
infraction. In Braunwald, E(ed): Heart Disaese: A Texbook of
Cardiovascular Medicine. Philqdelphia, WB. Saunders, pp. 1200-1292,
1992.
Codini, M.A.: Management of acute myocardial infraction, Med Clin Amer:70:769, 1988.
Collen,
D; Topol E. J; Tieferbrunn A. J; et al.: Coronary thrombolysis with
recombinant human tissuse-type plasminogen activator. Circulation,
70:1012-1017, 1984
Cummins, Ro; Eisenberg, M.S; Hallsorm, AP; et
al: Survival of out-of-hospital cardiac arrast with early initation of
cardiopulmoner resuscitaion. Ann Emerg Med; 3:114-119, 1985.
Kardiyolog
Doç.Dr. Kaan KULAN
Krizin birkaç saati içinde daha fazla kalp hücresi zedelendirmenin sınırlandırılması ve ölümlerin azaltılması
Tekrar kriz riskinin ve/veya kalp krizi sonrası ölümlerin azaltılması.
Hastaların yüksek veya düşük risk gruplarına ayrılması bu tedavi yaklaşımını kolaylaştırır.
Semptomların
kontrolü, ağrı ve sıkıntının azaltılması, uygun oksijenasyon, hayat
tehdit edici kalp ritm bozukluklarının önlenmesi ile sağlanır.
Göğüs
ağrısının giderilmesi; sadece hastayı rahatlatmaz. Aynı zamanda
ağrısının sebep olduğu aşırı sempatik aktivitenin kalp damar sisteminde
meydana getirdiği etkileri (kan basıncı artışı, kalp hızı artışı, kalp
kasılmasında artma metabolik etkileride azaltma).
Oksijenasyon:
İlk
3 gün veya 4 gün içinde uygulanmalıdır. %100 O2 dk. 2-4 lt.
verilmelidir. Kalp krizi geçiren hastaların çoğunda oksijene ihtiyaç
duymaktadır.
İlaç Tedavisi:
Koroner bakım servislerine
müracaat eden kalp krizi gerçiren hastaların %5 ile %10’unda kalp ritm
bozukluğu meydana gelir ve ani ölümlerin başlıca nedenleridir. Bu ritm
bozukluklarının önlenmesi ve tedavisi ana hedeflerdendir. Ayrıca kalbin
kanlanmasını artırıcı ve pıhtıyı eritmeye yönelik ilaç tedavileri
uygulanmaktadır.
Trombolitik Tedavi:
İnfarktüsün ilk
saatleri içinde daha fazla kalp dokusunun zedelenmesini önlemek amacı
ile yapılan pıhtı eritici tedavidir. Tüm kalp ataklarının %80’inden
fazlasında ve miyokard infarktüsünde koroner kan akımının
azaltılmasından koroner damar içindeki pıhtı sorumludur. Hemen pıhtı
eritilebilirse kalp hasarı azaltılabilir. Ölüm oranıda buna paralel
olarak düşer.
Koroner Bakım Ünitesinde Kalma Süresi:
Geçen
bir yıl boyunca kalp krizi geçiren hastaların hastane ve koroner bakım
ünitesinde kalma süreleri gidererek kısalmıştır. İyi seyirli kalp krizi
geçiren hasta sıklıkla hastanede 2. gün yatak dışına çıkar ve
sandalyede oturabilir. Ekseriya 48-72 saat sonra ara bakım ünitesine
nakledilir. Koroner bakım ünitesine alındıktan sonra erken saatler
içinde hastaya kalbin pompalama fonksiyonu ekokardiografi yapılarak
hastanın prognozu tayin edilebilir ve ilaçla tedavinin programı
belirlenir.
HASTANE SONRASI TAKİP
ABD’de kalp krizi
geçiren hastaların %10’u hastaneden çıktıktan 1 yıl sonra ölürler. Bu
oran kardiyak problemler için risk faktörü olmayanlarda %3, çok risk
faktörlü hastalarda ise %30 olarak bulunmuştur. Bu risk faktörlerinin
bilinmesi uzun süreli tedavinin planlanmasında önemlidir.
Risk-faktör değişikliği:
Risk
faktörlerinin değiştirilmesi infarktüslü hastalarda uzun süreli
prognozu düzeltebilir. Doktor ve hasta, hepsi değiştirilebilen
faktörler olan sigara içme, hipertansiyon ve hiperkolesterolemiye
dikkat etmelidir.
Sigara İçme:
İnfarktüsten sonra sigara
içimini kesen hastalarda infarktüsün tekrarlanması ve ölüm riskinin az
olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, bu faktörün önemi hastaya
vurgulanmalı sigaranın bırakılması ısrarla vurgulanmalıdır.
Hipertansiyon:
İnfarktüsten
sonraki dönemde kan basıncı dikkatle izlenmelidir. Tedaviye ihtiyaç
duyan hastalarda, kan basıncı dikkatlice düşürülmelidir.
Hiperkolesterolemi:
Günümüzde
kolesterol iyi bilinen ve damar sertliğinin gelişmesinde önemli risk
faktörüdür. İnfarktüs geçiren hastalarda total kan kolesterolu 200
mg/dl , LDL-K 100 mg/dl’nin altında olmalıdır.
KAYNAKLAR
American
Heart Association: Standarts and guidelines for cardiopulmoner
resuscitaion (CPR) and emergency cardiac care (ECG). JAMA; 224:453,
1980.
Pesternak, JD, Braunwald, E, Sobel, BE., Acute myorcardial
infraction. In Braunwald, E(ed): Heart Disaese: A Texbook of
Cardiovascular Medicine. Philqdelphia, WB. Saunders, pp. 1200-1292,
1992.
Codini, M.A.: Management of acute myocardial infraction, Med Clin Amer:70:769, 1988.
Collen,
D; Topol E. J; Tieferbrunn A. J; et al.: Coronary thrombolysis with
recombinant human tissuse-type plasminogen activator. Circulation,
70:1012-1017, 1984
Cummins, Ro; Eisenberg, M.S; Hallsorm, AP; et
al: Survival of out-of-hospital cardiac arrast with early initation of
cardiopulmoner resuscitaion. Ann Emerg Med; 3:114-119, 1985.
Kardiyolog
Doç.Dr. Kaan KULAN
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
ANGİNA PECTORİS
TANIM:
Koroner arter hastalığı (KAH)
genel bir terimdir ve koroner arterlerin her türlü patolojisini kapsar.
KAH yapan çok çeşitli nedenler tablo 1'de gösterilmiştir. Bunlar
içerisinde en sık rastlanılan neden koroner
aterosklerozdur(Kireçlenme). Koroner arterlerdeki kireçlenme kalp
kasının kan perfüzyonunu anormal bulgu verecek şekilde azaltmışsa,
aterosklerotik kalp hastalığı (ASKH) veya koroner kalp hastalığı (KKH)
diye ad verdiğimiz çeşitli klinik tablolar ortaya çıkar. Bu anlamda
bazen iskemik kalp hastalığı terimi de kullanılmaktadır. Amerika
Birleşik Devletler'inde KKH'na bağlı ölümler son 20 yılda eskiye göre
bir azalma göstermiştir ama koroner ölümler halen birinci sıradaki ölüm
nedenidir. Yılda yaklaşık 500 binden fazla kişi bu nedenle ölmektedir.
Amerikalıların %3.1'inde (7 milyon) aktif koroner arter hastalığı
vardır. Kuzey Amerika, Avustralya, Belçika, Finlandiya, Japonya gibi
endüstri ülkelerinde 1960'lı yılların sonlarında KKH mortalitesinde
önemli yükselme olmuş, sonradan azalmıştır. Rusya, İsveç ve Doğu Avrupa
ülkelerindeki KKH'na bağlı ölüm oranı ise halen artmaktadır.
Ülkemize
gelince, Türk Kardiyoloji Derneği öncülüğünde 1990 yılından beri
yürütülen çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, Türkiye genelinde
erişkinlerdeki KKH sıklığı %3.8 (erkeklerde %4.1, kadınlarda %3.5)'dir.
Ülkemizde yaklaşık 1.200.000 kalp hastası vardır ve yılda 130.000
kişinin bu nedenle öldüğü tahmin edilmektedir.
Koroner arter hastalığı nedenleri:
- Koroner ateroskleroz (koroner damarlarda kireçlenme)
- Koroner embolisi(koroner damarların pıhtıyla tıkanması)
- Koroner arterlerin ani sinirsel uyarılarla kasılarak kapanması.
- Doğumsal koroner damar anormalikleri
KORONER ATEROSKLEROZDAKİ RİSK FAKTÖRLERİ:
Ateroskleroz
gelişen kişilerde bazı faktörlerin genel populasyona göre daha sık
bulunduğu epidemiyolojik çalışmalardan anlaşılmıştır. Bu faktörlere
risk faktörleri denilmiştir. Son 20 yılda bu faktörlerin tanımında
önemli gelişmeler olmuştur. Risk faktörü kavramı, en az bir risk
faktörü olan bir kişide aterosklerotik bir olay gelişme şansının daha
fazla veya daha erken olacağı görüşünü kapsar. 65 yaşın altındaki
insanların çoğunda bu risk faktörlerinden biri veya fazlası bulunur.
Birden çok risk faktörleri varsa aterosklerotik olay daha da
hızlanmaktadır. En önemlileri hiperkolesterolemi (kanda kollesterol
yüksekliği) ,Hipertensiyon (HT) ve sigara içmedir .
Koroner kalp hastalığı için risk faktörleri
Pozitif risk faktörleri:
- Yaş
Erkek > 45 yıl
Kadın > 55 yıl ve östrojen tedavisi almamış erken menopoz,
-Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanılması
-
Aile hikayesi: Birinci derecede erkek akrabalarda 55, birinci derecede
kadın akrabalarda 65 yaşından önce infarktüs veya ani ölüm bulunması.
- Hiperlipidemi: Total Kolesterol > 200 mg/dl. (LDL-Kolesterol >130 mg/dl).
- Hipertansiyon veya antihipertansif tedavi alıyor olmak.
- Sigara içimi
- Diabetes mellitus( Şeker)
- HDL-Kolesterol < 35 mg/dl olması.
-Obezite, stress, fizik aktivite azlığı
Bu
faktörlerin bir kısmı önleyici veya koruyucu yöntemlerle
değiştirilebilirler. Yaşlanma, cinsiyet ve genetik faktörler ise
değiştirilemezler. Yüksek kolesterol düzeyinin düşürülmesi, HT'nun
tedavisi, sigaranın yasaklanması ile KKH riski ve ölümleri
azaltılabilmektedir.
Risk faktörlerinin bir kısmı yaşlanma ile birlikte olduğundan yaşlanma da kompleks faktörlerden biridir.
CİNSİYET
ve YAŞ: Ateroskleroz uzun yıllar içinde gelişen bir olaydır ve yaş
ilerledikçe ateroskleroz sıklığı artar. Erkeklerde 40-45, kadınlarda
50-55 yaştan sonra aterosklerotik olaylar çıkmaya başlar. Kadınların
ÖRT (östrojen tedavisi) almaması, erken menapoz veya uzun süreli doğum
kontrol hapı kullanılması da riski artırır. Menapozdan önce KKH
görülmesi açısından kadın/erkek oranı 1/7'dir. Menapozdan sonra bu fark
giderek azalır ve 70 yaştan sonra erkeklere eşitlenir.
HİPERTANSİYON:
KKH ve serebrovasküler hastalıkta önemli bir risk faktörüdür. Kan
Basıncı (KB) artışına paralel olarak risk de artar. Orta yaş grubunda
KB 160/95 mmHg'yı aştığı zaman, KB:140/90 mmHg'dan düşük olanlara göre
KKH insidansı 5 misli artabilmektedir. Bu durum her iki seks için de
geçerlidir..
SİGARA İÇME: Günde 1 paket sigara içilmesi
ateroskleroz gelişmesini hızlandırdığı gibi, KKH'dan ölüm oranını da
%70 artırır. Sigara içenlerde KKH riski içmeyenlere göre 3-5 misli
artmıştır. Mortalite artışı içilen sigara miktarı ile orantılıdır ve
yaşlanma ile azalır.Myokard infarktüsüne bağlı ölüm oranı kadın
tiryakilerde de artmıştır ama erkeklere göre daha azdır. Diabetik ve
hipertansiflerde sigara içilmesi ateroskleroz mortalitesini çok daha
fazla artırır. Ani ölüm riski de artar. Sigaranın kesilmesiyle risk
oldukça azalır ve 1-2 yılın sonunda içmeyenlerin seviyesine ulaşır.
DİABETES
MELLİTUS (DM) (ŞEKER HASTALIĞI): Diyabetiklerde, DM olmayanlara göre
miyokard enfarktüsü sıklığı 2 misli fazladır. Bu risk genç
diyabetiklerde daha fazladır. Yine diyabetik kadınlarda diyabetik
erkeklere göre KKH eğilimi artmıştır.
OBESİTE (ŞİŞMANLIK) ve
FİZİKSEL AKTİVİTE AZLIĞI: Vücud ağırlığı ideal değerlere göre %30'dan
fazla olanlarda KKH görülme sıklığı daha yüksektir. Obesite
hiperlipidemi, DM ve HT gelişmesini kolaylaştırabilir.Özellikle göbek
kısmında yağlanma tipi obesite ile KKH arasındaki ilişki daha fazladır.
50 yaşın altındaki aşırı obesite, tek başına, az da olsa KKH için risk
oluşturur.
Framingam çalışmaları, sedanter (fiziksel aktivite azlığı
) yaşayan bireylerin ani ölüme daha fazla yatkın olduklarını
göstermiştir. Mekanizma tam gösterilemese de fiziksel aktivite
azlığının lipid profilini, yağlanmayı, KB'nı, glukoz toleransını, kalp
damarlarındaki kapasiteyi kötü yönde etkilediği bilinmektedir. Sedanter
kişiler fiziksel aktivitelerini artırırlarsa, risk faktörlerini azaltma
şansları vardır.
DİYET: Serum Kolesterol ve LDL-Kolesterol
düzeyleri yağ alımı ile yakından ilişkilidir. Tuz yenmesi hassas
kişilerde Kan basıncını artırır. Tekli ve çoklu doymamış yağlar, balık
yağı, lifli gıdalar gibi diyet komponentlerinin ateroskleroz
gelişiminde iyi etkisi olduğu gösterilmiştir.
STRESS ve
PERSONALİTE: Fiziksel veya ruhsal streslerin ve sıkıntıların KKH veya
ani ölümü arttırdığına dair klinik izlenimler vardır.
TANIM:
Koroner arter hastalığı (KAH)
genel bir terimdir ve koroner arterlerin her türlü patolojisini kapsar.
KAH yapan çok çeşitli nedenler tablo 1'de gösterilmiştir. Bunlar
içerisinde en sık rastlanılan neden koroner
aterosklerozdur(Kireçlenme). Koroner arterlerdeki kireçlenme kalp
kasının kan perfüzyonunu anormal bulgu verecek şekilde azaltmışsa,
aterosklerotik kalp hastalığı (ASKH) veya koroner kalp hastalığı (KKH)
diye ad verdiğimiz çeşitli klinik tablolar ortaya çıkar. Bu anlamda
bazen iskemik kalp hastalığı terimi de kullanılmaktadır. Amerika
Birleşik Devletler'inde KKH'na bağlı ölümler son 20 yılda eskiye göre
bir azalma göstermiştir ama koroner ölümler halen birinci sıradaki ölüm
nedenidir. Yılda yaklaşık 500 binden fazla kişi bu nedenle ölmektedir.
Amerikalıların %3.1'inde (7 milyon) aktif koroner arter hastalığı
vardır. Kuzey Amerika, Avustralya, Belçika, Finlandiya, Japonya gibi
endüstri ülkelerinde 1960'lı yılların sonlarında KKH mortalitesinde
önemli yükselme olmuş, sonradan azalmıştır. Rusya, İsveç ve Doğu Avrupa
ülkelerindeki KKH'na bağlı ölüm oranı ise halen artmaktadır.
Ülkemize
gelince, Türk Kardiyoloji Derneği öncülüğünde 1990 yılından beri
yürütülen çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, Türkiye genelinde
erişkinlerdeki KKH sıklığı %3.8 (erkeklerde %4.1, kadınlarda %3.5)'dir.
Ülkemizde yaklaşık 1.200.000 kalp hastası vardır ve yılda 130.000
kişinin bu nedenle öldüğü tahmin edilmektedir.
Koroner arter hastalığı nedenleri:
- Koroner ateroskleroz (koroner damarlarda kireçlenme)
- Koroner embolisi(koroner damarların pıhtıyla tıkanması)
- Koroner arterlerin ani sinirsel uyarılarla kasılarak kapanması.
- Doğumsal koroner damar anormalikleri
KORONER ATEROSKLEROZDAKİ RİSK FAKTÖRLERİ:
Ateroskleroz
gelişen kişilerde bazı faktörlerin genel populasyona göre daha sık
bulunduğu epidemiyolojik çalışmalardan anlaşılmıştır. Bu faktörlere
risk faktörleri denilmiştir. Son 20 yılda bu faktörlerin tanımında
önemli gelişmeler olmuştur. Risk faktörü kavramı, en az bir risk
faktörü olan bir kişide aterosklerotik bir olay gelişme şansının daha
fazla veya daha erken olacağı görüşünü kapsar. 65 yaşın altındaki
insanların çoğunda bu risk faktörlerinden biri veya fazlası bulunur.
Birden çok risk faktörleri varsa aterosklerotik olay daha da
hızlanmaktadır. En önemlileri hiperkolesterolemi (kanda kollesterol
yüksekliği) ,Hipertensiyon (HT) ve sigara içmedir .
Koroner kalp hastalığı için risk faktörleri
Pozitif risk faktörleri:
- Yaş
Erkek > 45 yıl
Kadın > 55 yıl ve östrojen tedavisi almamış erken menopoz,
-Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanılması
-
Aile hikayesi: Birinci derecede erkek akrabalarda 55, birinci derecede
kadın akrabalarda 65 yaşından önce infarktüs veya ani ölüm bulunması.
- Hiperlipidemi: Total Kolesterol > 200 mg/dl. (LDL-Kolesterol >130 mg/dl).
- Hipertansiyon veya antihipertansif tedavi alıyor olmak.
- Sigara içimi
- Diabetes mellitus( Şeker)
- HDL-Kolesterol < 35 mg/dl olması.
-Obezite, stress, fizik aktivite azlığı
Bu
faktörlerin bir kısmı önleyici veya koruyucu yöntemlerle
değiştirilebilirler. Yaşlanma, cinsiyet ve genetik faktörler ise
değiştirilemezler. Yüksek kolesterol düzeyinin düşürülmesi, HT'nun
tedavisi, sigaranın yasaklanması ile KKH riski ve ölümleri
azaltılabilmektedir.
Risk faktörlerinin bir kısmı yaşlanma ile birlikte olduğundan yaşlanma da kompleks faktörlerden biridir.
CİNSİYET
ve YAŞ: Ateroskleroz uzun yıllar içinde gelişen bir olaydır ve yaş
ilerledikçe ateroskleroz sıklığı artar. Erkeklerde 40-45, kadınlarda
50-55 yaştan sonra aterosklerotik olaylar çıkmaya başlar. Kadınların
ÖRT (östrojen tedavisi) almaması, erken menapoz veya uzun süreli doğum
kontrol hapı kullanılması da riski artırır. Menapozdan önce KKH
görülmesi açısından kadın/erkek oranı 1/7'dir. Menapozdan sonra bu fark
giderek azalır ve 70 yaştan sonra erkeklere eşitlenir.
HİPERTANSİYON:
KKH ve serebrovasküler hastalıkta önemli bir risk faktörüdür. Kan
Basıncı (KB) artışına paralel olarak risk de artar. Orta yaş grubunda
KB 160/95 mmHg'yı aştığı zaman, KB:140/90 mmHg'dan düşük olanlara göre
KKH insidansı 5 misli artabilmektedir. Bu durum her iki seks için de
geçerlidir..
SİGARA İÇME: Günde 1 paket sigara içilmesi
ateroskleroz gelişmesini hızlandırdığı gibi, KKH'dan ölüm oranını da
%70 artırır. Sigara içenlerde KKH riski içmeyenlere göre 3-5 misli
artmıştır. Mortalite artışı içilen sigara miktarı ile orantılıdır ve
yaşlanma ile azalır.Myokard infarktüsüne bağlı ölüm oranı kadın
tiryakilerde de artmıştır ama erkeklere göre daha azdır. Diabetik ve
hipertansiflerde sigara içilmesi ateroskleroz mortalitesini çok daha
fazla artırır. Ani ölüm riski de artar. Sigaranın kesilmesiyle risk
oldukça azalır ve 1-2 yılın sonunda içmeyenlerin seviyesine ulaşır.
DİABETES
MELLİTUS (DM) (ŞEKER HASTALIĞI): Diyabetiklerde, DM olmayanlara göre
miyokard enfarktüsü sıklığı 2 misli fazladır. Bu risk genç
diyabetiklerde daha fazladır. Yine diyabetik kadınlarda diyabetik
erkeklere göre KKH eğilimi artmıştır.
OBESİTE (ŞİŞMANLIK) ve
FİZİKSEL AKTİVİTE AZLIĞI: Vücud ağırlığı ideal değerlere göre %30'dan
fazla olanlarda KKH görülme sıklığı daha yüksektir. Obesite
hiperlipidemi, DM ve HT gelişmesini kolaylaştırabilir.Özellikle göbek
kısmında yağlanma tipi obesite ile KKH arasındaki ilişki daha fazladır.
50 yaşın altındaki aşırı obesite, tek başına, az da olsa KKH için risk
oluşturur.
Framingam çalışmaları, sedanter (fiziksel aktivite azlığı
) yaşayan bireylerin ani ölüme daha fazla yatkın olduklarını
göstermiştir. Mekanizma tam gösterilemese de fiziksel aktivite
azlığının lipid profilini, yağlanmayı, KB'nı, glukoz toleransını, kalp
damarlarındaki kapasiteyi kötü yönde etkilediği bilinmektedir. Sedanter
kişiler fiziksel aktivitelerini artırırlarsa, risk faktörlerini azaltma
şansları vardır.
DİYET: Serum Kolesterol ve LDL-Kolesterol
düzeyleri yağ alımı ile yakından ilişkilidir. Tuz yenmesi hassas
kişilerde Kan basıncını artırır. Tekli ve çoklu doymamış yağlar, balık
yağı, lifli gıdalar gibi diyet komponentlerinin ateroskleroz
gelişiminde iyi etkisi olduğu gösterilmiştir.
STRESS ve
PERSONALİTE: Fiziksel veya ruhsal streslerin ve sıkıntıların KKH veya
ani ölümü arttırdığına dair klinik izlenimler vardır.
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
HİPERLİPİDEMİ: Kolesterol (C) ve trigliserid (TG) düzeylerinin kanda
tek tek veya birlikte yükselmesine hiperlipidemi (lipid yüksekliği)
denir. En önemli risk faktörlerinden biridir. Plazma lipid düzeylerinin
ölçülmesi hiperlipidemili(lipid yüksekliği olan )kimselerin
belirlenmesini sağlar ve böylece erken aterosklerozu tesbitine ve
önleyici tedbirlerin alınmasına yardımcı olur.
Koroner Damar Hastalıkları(Kalp Krizi/Spazmı) Nasıl Oluşur?
Kalbde
tıpkı diğer organlar gibi sürekli oksijenlenmeye ve beslenmeye yani
kanlanmaya gerek duyar.Kalbin tüm yaşam boyu kesintisiz çalışmasının
ilk güvencesi bu kanlanmayı sağlayan koroner damarlardır.Koroner
damarların damar sertliği dediğimiz tutulumu kalbin beslenmesini
bozarak bir dizi önemli ve bazen hayat tehdit edici olabilen sorunlara
neden yolaçmaktadır.
Damar sertliği esas olarak,yağ,bazı bağ dokusu
elemanları ve kimi dönüşmüş savunma hücrelerinden oluşmuş plak
dediğimiz yapıların, damar iç duvarını zaman içinde daraltarak kalbe
giden kan akımını kısıtlaması ve bazende tamamen kesmesi sonucunu
doğurmaktadır.
Damar sertliği dışında daha az rastlanan ve benzer
kan akımı kısıtlamasını ama bu kez farklı bir mekanizma ile yapabilen
ve genellikle strele tetiklenen dmar spazmınada değinmeden geçmemeliyiz.
Nedeni
ne olursa olsun kalbe giden azzalmış veya kesilmiş kan akımının ortak
sonucu koroner kalp hastalığı denen bir dizi hastalığın
oluşumudur.Bunlar: Yalnızca efor srfetme ile göğüs ağrısı vb
yakınmaların belirdiği kararlı göğüs ağrıları; kalp krizine evrilme
olasılığı yüksek olan yeni başlangıçlı veya istirahatde beliren
kararsız ağrılar;kalp krizi ve ani kalp kaynaklı ölümlerdir.
Kalp
krizi çoğu zaman,kalbi besleyen koroner damarlardaki damar sertliği ile
oluşmuş damarı içten daraltan plakların yırtılması ve bu yırtılmanın
kan pıhtılaşma mekanizmasını tetikleyerek damarı tam tıkaması ile
oluşur.
Tıkanan damarın beslediği alan,yani kalp kası ölmektedir.
Pek çok kişide kalp-damar/koroner hastalıkların ilk belirtisi kalp krizi olabilmektedir.
Sıklıkla gün içerisinde sabah erken saatlerde ortaya çıkmaktadır.
Göğüs
ağrısı çoğunlukla döş kemiğinin arkasında geniş bir alanda(örneğin
nokta kadar değil) baskı, basınç,ezici tarzdadır.Ağrı heriki kola,omuza
boyun ve çeneye,mideye yayılaabilmektedir.Ağrıya terleme,
bulantı,halsizlik,kusma eşlik edebilir.
Daralmış olan koroner damarlar neden göğüs ağrısına neden olur?
Vücudun
her yerinde o bölgeye kan, dolayısı ile de dokunun kullanacağı gıda
maddeleri ve oksijeni taşıyan damar sistemleri vardır. Koroner damarlar
da kalbin kendisini besler. Kalbi besleyen atar damarlarda daralma veya
tıkanıklık olduğunda kalp gerekli gıda ve oksijeni alamaz. Kalp
gereğinden daha az besin ve oksijenle çalışmak zorunda kalır. Fizik
yorgunluk, stres ve ağır yemeklerden sonra kalbin daha fazla çalışması
gerektiğinden oksijen ihtiyacı artar. Daralmış olan damar yatağı
oksijen ihtiyacını karşılayamaz ve bu göğüs ağrısına neden olur. Şemaya
baktığınızda, koroner damarların kalbin dış yüzünü sardığını görürüz.
Bu damarların hepsi açıksa sorun yoktur. Biri veya bir kaçının iç hacmi
daralmış ise göğüs ağrısı (anjina) oluşur. Eğer damar tamamen tıkanır
ve kan akımı durursa, kalp krizi gelişir.
Günümüzde kalp krizinde
tedavi yaklaşımı krizden sorumlu damarın pıhtı eriticiler veya acil
koroner angiografi ile tıkanan damarın belirlenerek buraya balon
angioplasti ve/veya stent uygulaması ile açılmasıdır.
KORONER ANJİOGRAFİ
Koroner
anjiografi, özel bir kamera ile kalbinizin atar damarlarının
incelendiği bir röntgen film çekimidir. İşlemi kateter laboratuarında
gerçekleştirilir. İşlemi gerçekleştiren doktorunuz kolunuzdaki veya
bacağınızda büyük atar damarların birine ince küçük bükülebilir bir
boruyu (katater) yerleştirir. Daha sonra kalbinizi besleyen küçük atar
damarların (koroner damarlar) çıktığı en büyük atar damara (aorta)
kadar ilerletir. Daha sonra katater koronerlerin aortaya giriş
yerlerine yerleştirilerek, koroner arterlerinize, boyalı bir madde
verilir. Böylece çekilen filmlerde koroner damarlarınız
görüntülenebilir ve hangi bölgelerinde ne kadar darlık olduğu tesbit
edilebilir.
Anjiografi doktora hangi bilgileri verir?
Anjiografi
koroner arter hastalığı bulunup bulunmadığını gösteren en doğru
yöntemdir. Damar sertliği nedeni ile koroner arterlerin hangi
bölgesinin ne kadar daraldığını ve / veya tıkanığını tesbit edebilir.
Kalp kateterizasyonu ile kalp kapaklarının ve duvarlarının
işlevlerindeki kusurlar da gösterilebilir. Anevrizma (kalbin bir
bölümünün, kalp krizi sonrası, dışarı doğru bombelenmesi) veya kalp
delikleri gibi doğumsal kalp hastalıklaının teşhisi için de
kullanılabilir.
Koroner Kalp Hastalığı'ndan KORUNMA :
Yaş,
cinsiyet, kalıtım gibi unsurlardan kaçamayız. Kadınlarda menapozu
geciktirici ilaç kullanmak ise (bu ilaçların dolaylı olarak KKH
oluşumunda rol oynaması nedeniyle) sakıncalıdır.İkinci grup unsurları
değiştirmek ve koroner kalp hastalığından korunmak ise bizim
elimizdedir. Sigara bırakılabilir, en azından azaltılır.Hipertansiyon
tuz kullanımı kısıtlanarak ve ilaçlarla kontrol edilebilir.Diabet
(şeker hastalığı) diyet ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir.Alkol ve
kahve kullanımı azaltılmalıdır.Değiştirilebilir faktörler içinde
önlenmesi belki de en zor olanı strestir. Kişinin kendi iradesi, çevre
ve ailesinin yardımı, gerekirse psikiyatrist ve psikologların tedavisi
ile stres yenilebilir. Sürekli stres altında kalan kişiler öncelikle
stresin nedenlerini düşünmeli, bunları ortadan kaldırmaya çalışmalı
veya bunlardan mümkün olduğunca uzak durmalıdır.Bir çeşit kan yağı olan
kolesterol total (toplam) düzeyinin azaltılması ve kolesterolün bir alt
ünitesi olan HDL-Kolesterol düzeyinin artırılması diyet ve (gerekirse)
ilaçlarla sağlanabilir.spor ve egzersiz, akupunktur, bitki çayları,
(hekim gerekli görürse) ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi (ameliyat).
Bunlar yapılırken dikkat edilmesi gereken nokta kiloların yavaş yavaş
ve uzun zamanda verilmesidir; unutulmamalıdır ki hızlı verilen kilolar
yine hızlı bir şekilde yerine gelebilir.Hareketsiz (sedanter) yaşamdan
mümkün olduğunca kaçınmalı; örneğin yakın mesafeler için araba
kullanmamalı, asansör yerine merdivenleri tercih etmeli, hergün düzenli
yürüyüşler ve egzersizler yapmalıdır. Yalnız sporu yaşımıza ve
bünyemize göre yapmalı, vücuda aşırı yüklenmemelidir. Gut hastalığı
varsa hekimin vereceği ilacı düzenli kullamalı, protein diyetine
uyulmalıdır. Hiperkalsemi (kan kalsiyum düzeyinin yüksek olması) kan
tahlillerinde saptanmışsa doktora başvurmalıdır, kontrol altına
alınmalıdır.Bayanların oral kontraseptif denen doğum kontrol haplarını
uzun süreli kullanmaları KKH açısından sakıncalıdır, mümkünse diğer
doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır. Bu ilaçlar kullanılmadan önce
hekime danışmada fayda vardır.
Hastalığın Seyri
Koroner
kalp hastalığında en çok korkulan olay; koroner damarlardan hiçbirinin
kalp kasının kanlanmasını (dolayısıyla oksijenlenmesini) yeterince
sağlayamaması, böylece kalbin kasılamaması ve vücuda kan
gönderememesidir. Bu olay halk arasında kalp krizi olarak bilinen
"myokard infarktüsü"dür.
Koroner kalp hastalığı bu safhalara
gelinmemesi için zamanında teşhis konulup tedavi edilmelidir; en güzeli
ise şüphesiz, daha hiç bu rahatsızlıklar yokken risk faktörlerinin
belirlenip bunlardan mümkün olduğunca korunmaktır.
Özellikle belli bir yaştan sonra düzenli aralıklarla kalp muayenesi, tansiyon ölçümleri ve check-up yaptırmak hayati önem taşır.
KAYNAKLAR:
1.Fuster
V. Atherosclerosis-thrombosis and vascular biology. Cecil Textbook of
Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company. 21st edition,
2000, 258-296.
2.Theroux T. Angina pectoris. Cecil Textbook of
Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company. 21st edition,
2000, 296-303.
3.Sobel BE. Acute myocardial infarction. Cecil
Textbook of Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company.
21st edition, 2000, 296-319.
4. ACC/AHA 2002 Guideline Update for
the Management of Patients with Unstable Angina and Non-ST-Segment
Elevation Myocardial Infarction. J Am Coll Cardiol 2000;36:970-1056.
5.
Acute Myocardial Infarction: ACC/AHA Practice Guidelines for the
Management of Patients with Acute Myocardial Infarction. J Am Coll
Cardiol 1996; 28: 1328-428. (1999 Web Version )
tek tek veya birlikte yükselmesine hiperlipidemi (lipid yüksekliği)
denir. En önemli risk faktörlerinden biridir. Plazma lipid düzeylerinin
ölçülmesi hiperlipidemili(lipid yüksekliği olan )kimselerin
belirlenmesini sağlar ve böylece erken aterosklerozu tesbitine ve
önleyici tedbirlerin alınmasına yardımcı olur.
Koroner Damar Hastalıkları(Kalp Krizi/Spazmı) Nasıl Oluşur?
Kalbde
tıpkı diğer organlar gibi sürekli oksijenlenmeye ve beslenmeye yani
kanlanmaya gerek duyar.Kalbin tüm yaşam boyu kesintisiz çalışmasının
ilk güvencesi bu kanlanmayı sağlayan koroner damarlardır.Koroner
damarların damar sertliği dediğimiz tutulumu kalbin beslenmesini
bozarak bir dizi önemli ve bazen hayat tehdit edici olabilen sorunlara
neden yolaçmaktadır.
Damar sertliği esas olarak,yağ,bazı bağ dokusu
elemanları ve kimi dönüşmüş savunma hücrelerinden oluşmuş plak
dediğimiz yapıların, damar iç duvarını zaman içinde daraltarak kalbe
giden kan akımını kısıtlaması ve bazende tamamen kesmesi sonucunu
doğurmaktadır.
Damar sertliği dışında daha az rastlanan ve benzer
kan akımı kısıtlamasını ama bu kez farklı bir mekanizma ile yapabilen
ve genellikle strele tetiklenen dmar spazmınada değinmeden geçmemeliyiz.
Nedeni
ne olursa olsun kalbe giden azzalmış veya kesilmiş kan akımının ortak
sonucu koroner kalp hastalığı denen bir dizi hastalığın
oluşumudur.Bunlar: Yalnızca efor srfetme ile göğüs ağrısı vb
yakınmaların belirdiği kararlı göğüs ağrıları; kalp krizine evrilme
olasılığı yüksek olan yeni başlangıçlı veya istirahatde beliren
kararsız ağrılar;kalp krizi ve ani kalp kaynaklı ölümlerdir.
Kalp
krizi çoğu zaman,kalbi besleyen koroner damarlardaki damar sertliği ile
oluşmuş damarı içten daraltan plakların yırtılması ve bu yırtılmanın
kan pıhtılaşma mekanizmasını tetikleyerek damarı tam tıkaması ile
oluşur.
Tıkanan damarın beslediği alan,yani kalp kası ölmektedir.
Pek çok kişide kalp-damar/koroner hastalıkların ilk belirtisi kalp krizi olabilmektedir.
Sıklıkla gün içerisinde sabah erken saatlerde ortaya çıkmaktadır.
Göğüs
ağrısı çoğunlukla döş kemiğinin arkasında geniş bir alanda(örneğin
nokta kadar değil) baskı, basınç,ezici tarzdadır.Ağrı heriki kola,omuza
boyun ve çeneye,mideye yayılaabilmektedir.Ağrıya terleme,
bulantı,halsizlik,kusma eşlik edebilir.
Daralmış olan koroner damarlar neden göğüs ağrısına neden olur?
Vücudun
her yerinde o bölgeye kan, dolayısı ile de dokunun kullanacağı gıda
maddeleri ve oksijeni taşıyan damar sistemleri vardır. Koroner damarlar
da kalbin kendisini besler. Kalbi besleyen atar damarlarda daralma veya
tıkanıklık olduğunda kalp gerekli gıda ve oksijeni alamaz. Kalp
gereğinden daha az besin ve oksijenle çalışmak zorunda kalır. Fizik
yorgunluk, stres ve ağır yemeklerden sonra kalbin daha fazla çalışması
gerektiğinden oksijen ihtiyacı artar. Daralmış olan damar yatağı
oksijen ihtiyacını karşılayamaz ve bu göğüs ağrısına neden olur. Şemaya
baktığınızda, koroner damarların kalbin dış yüzünü sardığını görürüz.
Bu damarların hepsi açıksa sorun yoktur. Biri veya bir kaçının iç hacmi
daralmış ise göğüs ağrısı (anjina) oluşur. Eğer damar tamamen tıkanır
ve kan akımı durursa, kalp krizi gelişir.
Günümüzde kalp krizinde
tedavi yaklaşımı krizden sorumlu damarın pıhtı eriticiler veya acil
koroner angiografi ile tıkanan damarın belirlenerek buraya balon
angioplasti ve/veya stent uygulaması ile açılmasıdır.
KORONER ANJİOGRAFİ
Koroner
anjiografi, özel bir kamera ile kalbinizin atar damarlarının
incelendiği bir röntgen film çekimidir. İşlemi kateter laboratuarında
gerçekleştirilir. İşlemi gerçekleştiren doktorunuz kolunuzdaki veya
bacağınızda büyük atar damarların birine ince küçük bükülebilir bir
boruyu (katater) yerleştirir. Daha sonra kalbinizi besleyen küçük atar
damarların (koroner damarlar) çıktığı en büyük atar damara (aorta)
kadar ilerletir. Daha sonra katater koronerlerin aortaya giriş
yerlerine yerleştirilerek, koroner arterlerinize, boyalı bir madde
verilir. Böylece çekilen filmlerde koroner damarlarınız
görüntülenebilir ve hangi bölgelerinde ne kadar darlık olduğu tesbit
edilebilir.
Anjiografi doktora hangi bilgileri verir?
Anjiografi
koroner arter hastalığı bulunup bulunmadığını gösteren en doğru
yöntemdir. Damar sertliği nedeni ile koroner arterlerin hangi
bölgesinin ne kadar daraldığını ve / veya tıkanığını tesbit edebilir.
Kalp kateterizasyonu ile kalp kapaklarının ve duvarlarının
işlevlerindeki kusurlar da gösterilebilir. Anevrizma (kalbin bir
bölümünün, kalp krizi sonrası, dışarı doğru bombelenmesi) veya kalp
delikleri gibi doğumsal kalp hastalıklaının teşhisi için de
kullanılabilir.
Koroner Kalp Hastalığı'ndan KORUNMA :
Yaş,
cinsiyet, kalıtım gibi unsurlardan kaçamayız. Kadınlarda menapozu
geciktirici ilaç kullanmak ise (bu ilaçların dolaylı olarak KKH
oluşumunda rol oynaması nedeniyle) sakıncalıdır.İkinci grup unsurları
değiştirmek ve koroner kalp hastalığından korunmak ise bizim
elimizdedir. Sigara bırakılabilir, en azından azaltılır.Hipertansiyon
tuz kullanımı kısıtlanarak ve ilaçlarla kontrol edilebilir.Diabet
(şeker hastalığı) diyet ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir.Alkol ve
kahve kullanımı azaltılmalıdır.Değiştirilebilir faktörler içinde
önlenmesi belki de en zor olanı strestir. Kişinin kendi iradesi, çevre
ve ailesinin yardımı, gerekirse psikiyatrist ve psikologların tedavisi
ile stres yenilebilir. Sürekli stres altında kalan kişiler öncelikle
stresin nedenlerini düşünmeli, bunları ortadan kaldırmaya çalışmalı
veya bunlardan mümkün olduğunca uzak durmalıdır.Bir çeşit kan yağı olan
kolesterol total (toplam) düzeyinin azaltılması ve kolesterolün bir alt
ünitesi olan HDL-Kolesterol düzeyinin artırılması diyet ve (gerekirse)
ilaçlarla sağlanabilir.spor ve egzersiz, akupunktur, bitki çayları,
(hekim gerekli görürse) ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi (ameliyat).
Bunlar yapılırken dikkat edilmesi gereken nokta kiloların yavaş yavaş
ve uzun zamanda verilmesidir; unutulmamalıdır ki hızlı verilen kilolar
yine hızlı bir şekilde yerine gelebilir.Hareketsiz (sedanter) yaşamdan
mümkün olduğunca kaçınmalı; örneğin yakın mesafeler için araba
kullanmamalı, asansör yerine merdivenleri tercih etmeli, hergün düzenli
yürüyüşler ve egzersizler yapmalıdır. Yalnız sporu yaşımıza ve
bünyemize göre yapmalı, vücuda aşırı yüklenmemelidir. Gut hastalığı
varsa hekimin vereceği ilacı düzenli kullamalı, protein diyetine
uyulmalıdır. Hiperkalsemi (kan kalsiyum düzeyinin yüksek olması) kan
tahlillerinde saptanmışsa doktora başvurmalıdır, kontrol altına
alınmalıdır.Bayanların oral kontraseptif denen doğum kontrol haplarını
uzun süreli kullanmaları KKH açısından sakıncalıdır, mümkünse diğer
doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır. Bu ilaçlar kullanılmadan önce
hekime danışmada fayda vardır.
Hastalığın Seyri
Koroner
kalp hastalığında en çok korkulan olay; koroner damarlardan hiçbirinin
kalp kasının kanlanmasını (dolayısıyla oksijenlenmesini) yeterince
sağlayamaması, böylece kalbin kasılamaması ve vücuda kan
gönderememesidir. Bu olay halk arasında kalp krizi olarak bilinen
"myokard infarktüsü"dür.
Koroner kalp hastalığı bu safhalara
gelinmemesi için zamanında teşhis konulup tedavi edilmelidir; en güzeli
ise şüphesiz, daha hiç bu rahatsızlıklar yokken risk faktörlerinin
belirlenip bunlardan mümkün olduğunca korunmaktır.
Özellikle belli bir yaştan sonra düzenli aralıklarla kalp muayenesi, tansiyon ölçümleri ve check-up yaptırmak hayati önem taşır.
KAYNAKLAR:
1.Fuster
V. Atherosclerosis-thrombosis and vascular biology. Cecil Textbook of
Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company. 21st edition,
2000, 258-296.
2.Theroux T. Angina pectoris. Cecil Textbook of
Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company. 21st edition,
2000, 296-303.
3.Sobel BE. Acute myocardial infarction. Cecil
Textbook of Medicine. Eds. Goldman L, Bennet JC. WB Saunders Company.
21st edition, 2000, 296-319.
4. ACC/AHA 2002 Guideline Update for
the Management of Patients with Unstable Angina and Non-ST-Segment
Elevation Myocardial Infarction. J Am Coll Cardiol 2000;36:970-1056.
5.
Acute Myocardial Infarction: ACC/AHA Practice Guidelines for the
Management of Patients with Acute Myocardial Infarction. J Am Coll
Cardiol 1996; 28: 1328-428. (1999 Web Version )
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
Aort anevrizması
Bazı kişilerde damar sertliği ve yüksek
tansiyon, aorta cidarında zayıflama ve giderek balonlaşmalara yol açar.
Genetik faktörlerin de rol oynadığı bu damar hastalığına en sık olarak
50 yaşın üzerindeki erkeklerde rastlanır. Vücuttaki anevrizmaların ¾ ü
karın (abdomen) aortasında oluşur.
Normalde karın aortu
erişkinde 2-3cm arasında değişen çaptadır. Damar cidarindaki zayıflama
nedeniyle giderek genişleyen karın aortu, çap 6 cm geçtikten sonra,
aşırı gerginlik ve basınçla ani yırtılma tehlikesi oluşturur.
Çoğu
zaman bel ve kalçalara doğru yayılan müphem ağrı şikayetleri veya karın
bölgesinde kalp atışlarıyla birlikte “atan” bir şişkinlik, hastalığın
yegane belirtisi olabilir. Bazen de hiç bir belirti vermeden büyük
çaplara ulaşan balonlaşmalar, yırılarak ani ölümlere sebep olurlar.
Yırtılmadan
teşhis edildiğinde, % 98-100 oranında başarı ile tedavi edilebilen bu
tehlikeli hastalığın tanısı, basit bir damar muayenesi ile konulur.
Çapları
5 cm ve daha küçük anevrizmalar (balonlaşmalar) yıllık kontrollerle ve
gerekiyorsa tansiyon düşürücü ve kollestrol ilaçları eşliğinde takip
edilir.
6 cm veya daha büyük anevrizmaları vakit kaybetmeden
tedavi etmek gereklidir. Zira bu boyuttaki balonlaşmalarda 1 yıl içinde
yırtılma olasılığı % 17-25 arasında değişmektedir.
Tedavi,
genişleyen damar bölgesinin bir damar protezi ile yenilenmesinden
ibarettir. Genellikle dakron malzemeden 2-2.5 cm çapında damar
protezleri böbrek damarlarının altından bacak damarlarına kadar
aortanın içine yerleştirilir. 2-3 saat kadar süren bir girişimdir, 24
saat kadar yoğun bakımdan sonra 4-5 gün kadar da hastanede kalınır.
Uygun hastalarda bu işlem ameliyatsız, kasıkdaki damarlardan kateter
yardımı ile yapılabilir. Bu durumda 24 saatlik yoğun bakımdan sonra 1
gün hastanede kalmak yeterli olmaktadır.
Anevrizma hastalığında
bel, karın ve kalçalara vuran ani ve şiddetli ağrı, yırtılma
belirtisidir. Böyle bir durumda 20-30 dk içinde tanı konulup ameliyata
alınabilen hastalarda, kurtulma oranı (iyi cerrahların elinde daha
yüksek) % 35-40 cıvarındadır.
Albert Einstein, George C.Scott, anevrizma nedeniyle kaybedilen tanınmış kişilerdir.
Bazı kişilerde damar sertliği ve yüksek
tansiyon, aorta cidarında zayıflama ve giderek balonlaşmalara yol açar.
Genetik faktörlerin de rol oynadığı bu damar hastalığına en sık olarak
50 yaşın üzerindeki erkeklerde rastlanır. Vücuttaki anevrizmaların ¾ ü
karın (abdomen) aortasında oluşur.
Normalde karın aortu
erişkinde 2-3cm arasında değişen çaptadır. Damar cidarindaki zayıflama
nedeniyle giderek genişleyen karın aortu, çap 6 cm geçtikten sonra,
aşırı gerginlik ve basınçla ani yırtılma tehlikesi oluşturur.
Çoğu
zaman bel ve kalçalara doğru yayılan müphem ağrı şikayetleri veya karın
bölgesinde kalp atışlarıyla birlikte “atan” bir şişkinlik, hastalığın
yegane belirtisi olabilir. Bazen de hiç bir belirti vermeden büyük
çaplara ulaşan balonlaşmalar, yırılarak ani ölümlere sebep olurlar.
Yırtılmadan
teşhis edildiğinde, % 98-100 oranında başarı ile tedavi edilebilen bu
tehlikeli hastalığın tanısı, basit bir damar muayenesi ile konulur.
Çapları
5 cm ve daha küçük anevrizmalar (balonlaşmalar) yıllık kontrollerle ve
gerekiyorsa tansiyon düşürücü ve kollestrol ilaçları eşliğinde takip
edilir.
6 cm veya daha büyük anevrizmaları vakit kaybetmeden
tedavi etmek gereklidir. Zira bu boyuttaki balonlaşmalarda 1 yıl içinde
yırtılma olasılığı % 17-25 arasında değişmektedir.
Tedavi,
genişleyen damar bölgesinin bir damar protezi ile yenilenmesinden
ibarettir. Genellikle dakron malzemeden 2-2.5 cm çapında damar
protezleri böbrek damarlarının altından bacak damarlarına kadar
aortanın içine yerleştirilir. 2-3 saat kadar süren bir girişimdir, 24
saat kadar yoğun bakımdan sonra 4-5 gün kadar da hastanede kalınır.
Uygun hastalarda bu işlem ameliyatsız, kasıkdaki damarlardan kateter
yardımı ile yapılabilir. Bu durumda 24 saatlik yoğun bakımdan sonra 1
gün hastanede kalmak yeterli olmaktadır.
Anevrizma hastalığında
bel, karın ve kalçalara vuran ani ve şiddetli ağrı, yırtılma
belirtisidir. Böyle bir durumda 20-30 dk içinde tanı konulup ameliyata
alınabilen hastalarda, kurtulma oranı (iyi cerrahların elinde daha
yüksek) % 35-40 cıvarındadır.
Albert Einstein, George C.Scott, anevrizma nedeniyle kaybedilen tanınmış kişilerdir.
Geri: Kardiyoloji ve kalp cerrahisi
aort darlığı çocukta
Kalbin sol tarafından çıkan ana
damardaki darlıktır .Kalbin sol karıncığının organlara kan göndermek
için daha fazla çalışmasına neden olur. Darlık hafif, orta ve ağır
derecede olabilir. Hastanın yakınmaları, bulguları, tedavi gerekip
gerekmediği ve tedavi şekli tamamen darlığın derecesine bağlıdır.
Tanı nasıl konulabilir ?
Ağır
olmayan vakalarda tanı genellikle muayene sırasında üfürümün duyulması
ile konur. Ağır vakalarda büyüme gelişme geriliği, halsizlik göğüs
ağrısı ve bayılma görülebilir. Kesin tanı çocuk kardiyoloji uzmanınca
yapılan muayene ve ekokardiyografi ile konur.
Tedavide ne yapılabilir ?
Hafif
olan darlıklarda, çocuğa herhangi bir zarar vermediği için müdahele
edilmez. Bununla birlikte bazı vakalarda darlığın derecesi zamanla
artabilmektedir. Bu nedenle darlığın derecesi ekokardiyografi ile takip
edilmelidir. Orta ve ağır derecede darlığı olan hastalarda balonlu
kateter ile darlığı genişletme yöntemi uygulanır. Bu yöntemin sonuçsuz
kalması halinde, ameliyat da gerekebilmektedir.
İleriye dönük yapılması gerekenler :
Sünnet,
diş çekimi, diş dolgusu gibi bazı girişimler öncesinde endokardite
(kalbin iç tabakasının iltihabı) karşı koruyucu tedaviye ihtiyaç
gösterirler. Hastaların belli aralıklarla doktor kontrolünde olmalı
gerekir. Hastaların ağır egzersiz programları içeren sportif
faaliyetlerden uzak durmaları önerilir.
Kalbin sol tarafından çıkan ana
damardaki darlıktır .Kalbin sol karıncığının organlara kan göndermek
için daha fazla çalışmasına neden olur. Darlık hafif, orta ve ağır
derecede olabilir. Hastanın yakınmaları, bulguları, tedavi gerekip
gerekmediği ve tedavi şekli tamamen darlığın derecesine bağlıdır.
Tanı nasıl konulabilir ?
Ağır
olmayan vakalarda tanı genellikle muayene sırasında üfürümün duyulması
ile konur. Ağır vakalarda büyüme gelişme geriliği, halsizlik göğüs
ağrısı ve bayılma görülebilir. Kesin tanı çocuk kardiyoloji uzmanınca
yapılan muayene ve ekokardiyografi ile konur.
Tedavide ne yapılabilir ?
Hafif
olan darlıklarda, çocuğa herhangi bir zarar vermediği için müdahele
edilmez. Bununla birlikte bazı vakalarda darlığın derecesi zamanla
artabilmektedir. Bu nedenle darlığın derecesi ekokardiyografi ile takip
edilmelidir. Orta ve ağır derecede darlığı olan hastalarda balonlu
kateter ile darlığı genişletme yöntemi uygulanır. Bu yöntemin sonuçsuz
kalması halinde, ameliyat da gerekebilmektedir.
İleriye dönük yapılması gerekenler :
Sünnet,
diş çekimi, diş dolgusu gibi bazı girişimler öncesinde endokardite
(kalbin iç tabakasının iltihabı) karşı koruyucu tedaviye ihtiyaç
gösterirler. Hastaların belli aralıklarla doktor kontrolünde olmalı
gerekir. Hastaların ağır egzersiz programları içeren sportif
faaliyetlerden uzak durmaları önerilir.
:: Sağlık :: Hastalıklar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz