Tıp Sözlüğü D - E - F
:: Sağlık :: Tıp Sözlüğü
1 sayfadaki 1 sayfası
Tıp Sözlüğü D - E - F
DAKRİYOADENİT:Gözyaşı bezi iltihabı.
DAKRİYOSİSTİT:Gözyaşı kesesi iltihabı.
DAKRİYOSİSTEKTOMİ:Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması.
DAKRİYOSİSTOGRAFİ:Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi.
DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ:Gözyaşı
kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna
diranajını sağlayan ameliyat.
DAKRİYOLİT:Gözyaşı taşı.
DALTONİZM:Renk körlüğü.
DEBİLİTE:Zeka geriliği.
DEFEKASYON: Dışkının dışarı atılması.
DEFEKT:Eksiklik, kusur.
DEFİBRİLATÖR:Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç.
DEFLORASYON:Kızlık zarının yırtılması.
DEFORMİTE:Şekil bozukluğu.
DEFORMASYON:Şeklini bozma.
DEKÜBİTİS:Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar.
DEKOMPRESYON:Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması.
DEKONJESTAN:Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif.
DELİRİUM:Zehirlenmeler,
ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında
görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte
bilincin kaybolması tablosuna verilen isim.
DEMANS:Bunama, muhtelif formları vardır.Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans.
DEMONSTRASYON:Göstererek öğretme.
DEJENERASYON: Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri.
DEMORALİZASYON:Moral çöküntü.
DEMİYELİNİZASYON:Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı.
DANSİMETRE:Yoğunluk ölçen cihaz.
DEONTOLOJİ:Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler.
DEPİLASYON:Kılların çıkartılması işlemi.
DEPRESYON:Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik.
DERMABRAZYON: Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi.
DERMATİT:Cildin iltihabi durumu.
DERMATOLOJİ:Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
DERMİS:Ciltte en üst tabaka olan Epidermis'in altındaki tabakaya dermis adı verilir.
DÜŞÜK:Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır.
EDEMA:Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.
E.E.G:Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.
EFFEKT:Tesir, etki.
EFFEKTİF:Etkili, tesirli.
EFERVESAN:Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen.
EFFÜZYON:Vücut
boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon"
iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir.
E.K.G:Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.
EKİNOKOK:Köpek
ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli
canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.
EKLAMPSİ:İlerlemiş
gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve
idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa
bilincin kaybolması hali.
EKO:Yankı.
EKOKARDİYOGRFİ:Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem.
EKOKARDİYOGRAM:Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge.
EKOENSEFALOGRAM:Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi.
EKOLALİ:Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.
EKSİZYON:Bir dokunun çıkartılıp atılması.
EKTAZİ:Genişleme. Örn. Bronşektazi.
EKTODERMerinin en dış tabakası.
EKTOPİ:Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka bir yerinde olması hali.
EKTROPİON:Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları.
EKZEMAeride
kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha
çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye
ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır.
ELEKTROANSEFALOGRAFİ:Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ELEKTROKARDİOGRAFİ:Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ENDOKRİNOLOJİ:İç
salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan
hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır.
ENDOKRİNOLOG:Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi.
ENSEFALON:Beyin.
ENVAZYON:Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir.
EPİTEL:Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.
EROZYON:
Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel
yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara
olarak bilinir.
DAKRİYOSİSTİT:Gözyaşı kesesi iltihabı.
DAKRİYOSİSTEKTOMİ:Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması.
DAKRİYOSİSTOGRAFİ:Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi.
DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ:Gözyaşı
kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna
diranajını sağlayan ameliyat.
DAKRİYOLİT:Gözyaşı taşı.
DALTONİZM:Renk körlüğü.
DEBİLİTE:Zeka geriliği.
DEFEKASYON: Dışkının dışarı atılması.
DEFEKT:Eksiklik, kusur.
DEFİBRİLATÖR:Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç.
DEFLORASYON:Kızlık zarının yırtılması.
DEFORMİTE:Şekil bozukluğu.
DEFORMASYON:Şeklini bozma.
DEKÜBİTİS:Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar.
DEKOMPRESYON:Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması.
DEKONJESTAN:Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif.
DELİRİUM:Zehirlenmeler,
ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında
görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte
bilincin kaybolması tablosuna verilen isim.
DEMANS:Bunama, muhtelif formları vardır.Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans.
DEMONSTRASYON:Göstererek öğretme.
DEJENERASYON: Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri.
DEMORALİZASYON:Moral çöküntü.
DEMİYELİNİZASYON:Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı.
DANSİMETRE:Yoğunluk ölçen cihaz.
DEONTOLOJİ:Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler.
DEPİLASYON:Kılların çıkartılması işlemi.
DEPRESYON:Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik.
DERMABRAZYON: Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi.
DERMATİT:Cildin iltihabi durumu.
DERMATOLOJİ:Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
DERMİS:Ciltte en üst tabaka olan Epidermis'in altındaki tabakaya dermis adı verilir.
DÜŞÜK:Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır.
EDEMA:Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.
E.E.G:Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.
EFFEKT:Tesir, etki.
EFFEKTİF:Etkili, tesirli.
EFERVESAN:Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen.
EFFÜZYON:Vücut
boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon"
iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir.
E.K.G:Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.
EKİNOKOK:Köpek
ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli
canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.
EKLAMPSİ:İlerlemiş
gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve
idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa
bilincin kaybolması hali.
EKO:Yankı.
EKOKARDİYOGRFİ:Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem.
EKOKARDİYOGRAM:Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge.
EKOENSEFALOGRAM:Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi.
EKOLALİ:Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.
EKSİZYON:Bir dokunun çıkartılıp atılması.
EKTAZİ:Genişleme. Örn. Bronşektazi.
EKTODERMerinin en dış tabakası.
EKTOPİ:Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka bir yerinde olması hali.
EKTROPİON:Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları.
EKZEMAeride
kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha
çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye
ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır.
ELEKTROANSEFALOGRAFİ:Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ELEKTROKARDİOGRAFİ:Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ENDOKRİNOLOJİ:İç
salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan
hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır.
ENDOKRİNOLOG:Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi.
ENSEFALON:Beyin.
ENVAZYON:Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir.
EPİTEL:Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.
EROZYON:
Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel
yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara
olarak bilinir.
Geri: Tıp Sözlüğü D - E - F
FALLOP TÜPLERİ:Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst
köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya
uterus tüpleri de denir.
FALLOT'S TETRALOGY:Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim.
FALKS SEREBRİ:Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.
FAMİLYAL:Irsi, kalıtsal, herediter.
FARİNKS:Yutak.
FASİAL SİNİR:Yüz siniri, yedinci kafa çifti.
FASİAL
PARALİZİ:Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen
hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki
türlü olur.
FAT:Yağ.
FATAL:Öldürücü, ölümle sonuçlanan.
FEBRİL:Ateşli, hummalı.
FEKALİT:Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.
FEÇES: Dışkı.
FEMUR:Uyluk kemiği.
FERMENT:Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.
FERMENTASYON:Mayalanma.
FERRİTİN: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.
FERTİL:Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.
FERTİLİTE: Doğurma yeteneği, verimlilik.
FETUS:Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim.
FETAL:Fetus'a ait.
FİBRİN:Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde.
FİBRİNEMİ:Kanda fibrin bulunması.
FİBRİNÜRİ:İdrarda fidrin çıkması.
FİBROM:İyi huylu bağ dokusu uru.
FİBRO-SARKOM:Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.
FİBRÖZ:Lif dokusu
FİBULA:Bacaktaki
iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz
eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder.
FİLARİA:Omurgalı
canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit.
Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur.
FRENİK SİNİR:Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır.
köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya
uterus tüpleri de denir.
FALLOT'S TETRALOGY:Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim.
FALKS SEREBRİ:Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.
FAMİLYAL:Irsi, kalıtsal, herediter.
FARİNKS:Yutak.
FASİAL SİNİR:Yüz siniri, yedinci kafa çifti.
FASİAL
PARALİZİ:Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen
hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki
türlü olur.
FAT:Yağ.
FATAL:Öldürücü, ölümle sonuçlanan.
FEBRİL:Ateşli, hummalı.
FEKALİT:Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.
FEÇES: Dışkı.
FEMUR:Uyluk kemiği.
FERMENT:Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.
FERMENTASYON:Mayalanma.
FERRİTİN: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.
FERTİL:Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.
FERTİLİTE: Doğurma yeteneği, verimlilik.
FETUS:Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim.
FETAL:Fetus'a ait.
FİBRİN:Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde.
FİBRİNEMİ:Kanda fibrin bulunması.
FİBRİNÜRİ:İdrarda fidrin çıkması.
FİBROM:İyi huylu bağ dokusu uru.
FİBRO-SARKOM:Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.
FİBRÖZ:Lif dokusu
FİBULA:Bacaktaki
iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz
eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder.
FİLARİA:Omurgalı
canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit.
Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur.
FRENİK SİNİR:Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır.
Similar topics
» Tıp Sözlüğü C - Ç
» Tıp Sözlüğü G - H - I - İ
» Tıp Sözlüğü J - K - L - M
» Tıp Sözlüğü N - O - Ö
» Tıp Sözlüğü P - R - S - Ş
» Tıp Sözlüğü G - H - I - İ
» Tıp Sözlüğü J - K - L - M
» Tıp Sözlüğü N - O - Ö
» Tıp Sözlüğü P - R - S - Ş
:: Sağlık :: Tıp Sözlüğü
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz