Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kalp hastalıklarında diyet

Aşağa gitmek

Kalp hastalıklarında diyet Empty Kalp hastalıklarında diyet

Mesaj tarafından Admin Perş. Ekim 29, 2009 5:01 pm

Kalp hastalıklarında diyet

KALP HASTALARINDA BESLENME



Kalp
hastaları sindirimi kolay yiyecekler seçmeli ve özellikle tuz (sodyum)
yemekten kaçınmalıdırlar. Sindirim ile kalbin çalışması arasında sıkı
bir bağ vardır.
Kalp hastalıkları belli bir beslenme programma
uyulmasını zorunlu kılar. Hangi kalp hastalığı söz konusu olursa olsun,
diyet tedavisinin amacı vücut için gerekli besleyici maddeleri
sağlarken, kalbin yorulmasını olabildiğince önlemektir. Vücudun dolaşım
dengesini yeniden kurabildiği (kompanse) ve kuramadığı (dekompanse)
kalp hastalıklarında beslenmenin niteliğinden çok, niceliği değişir.
Dekompanse
kalp hastalığı dendiğinde kalbin dokuların gereksinimlerini, özellikle
de oksijen gereksinimini karşılamada yetersiz kaldığı anlaşılır. Başka
bir deyişle kalp kendisine ulaşan bütün kanı pompalayacak ve uygun bir
hızla dolaşabilmesi için gerekli gücü uygulayacak durumda değildir.
Kompanse kalp hastalığında ise kalp hasta olmakla birlikte dokuların
gereksinimlerini karşılamaya yeterli bir kan dolaşımı sağlayabilir.

KOMPANSE KALP HASTALIGI

Kalp
hastası için uygun besinler seçilirken besinlerin sodyum içermemesine
ve kolay sindirilebilir olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Sindirim
bir iştir. Sindirim sırasında sindirim organlanna önemli miktarda kan
gider. Ne kadar çok besin alınır, sindirim ne kadar uzar ve güçleşirse
sindirim organlanna da o kadar fazla kan gitmesi gerekir. Kan
kütlesinin her hareketi ve genel olarak dolaşımdaki her ağırlaşma,
sistemin motor gücü olan kalp üzerinde bir baskı yaratır. Bu nedenle
kalp hastalarının tuz yememenin dışında diyet uygulamaları ve öğünlerde
çok yememeleri gerekir.
Aynca besinlerin hacmi fazla olmamalı, yani
çok yer kaplamadan gerekli miktarda kalori içeren besinler
seçilmelidir. Böylece mide aşırı gerilmez. Bunun ıki yararı vardır.
Birincisi sindirim sistemine daha az miktarda kan gitmesi gerekir;
ikincisi diyafram daha az yükselir. Mide hemen diyaframın altında yer
aldığından midenin şişmesi diyaframm kalkmasma yol açar. Diyafram
başlıca solunum kasıdır; kasıldığında
göğüs kafesiniıı kapasitesi
artar ve dış ortamdan akciğerlere daha çok oksijen girer. Şişkin mide
bu hareketi sınırlayan mekanik bir engel oluşturur. Bu durumda
akciğerlere daha az hava girer ve buna bağlı olarak kalp hastasmm zaten
yetersiz olan oksijen alımı daha da azahr. Kalp bu eksikliği karşılamak
için olabildiğince sık ve uzun süreli kasılmak zorunda kalır. Böylece
kan akımım hızlandırmaya ve var olan bütün oksijeni alabilmek için
akciğerlerden olabildiğince çok 'sayıda alyuvarın geçmesini sağlamaya
çalışır. Ama kalbin yedek kapasiteleri azalmış olduğundan, ağır bir
yemekten sonra kalp hastasının solunum güçlüğü çekmesi kaçınılmazdır;
çünkü vücut, solunumu sıklaştırarak akciğerlere ulaşan oksijen miktannı
artırmaya çalışır. Kalbin aşırı çalışmasını önlemek için kalp hastaları
çok yememeli, yemeklerde fazla su ve sıvı içmemeli, gazlı içeceklerden
ve bağırsaklarda mayalanmayı artıran sebzelerden kaçınmalıdırlar.
Bitkisel besinlerden kaçınmak genel olarak yemeğin hacmini azaltır;
çünkü bunların net besin değeri eşit hacimdeki hayvansal besinlerden
azdır. Ama burada iki sorun ortaya çıkar. Bunlardan biri kabızlık,
öbürü ise hayvansal besinlerdeki yüksek yağ oranıdır. Kalp hastası
uygulanan beslenme rejiminden bağımsız olarak zaten kabızlıktan
yakınır; bunun nedeni kalp işlevinin zayıflamasına bağlı olarak
sindirim kanalında gerçekleşen kan göllenmesıdir. Bu olay özellikle
dekompanse kalp hastalığında belirgindir. Kabızlık hem atık maddelerin
uzak laştırılmasının yavaşlaması, hem de dışkılama sırasındaki
zorlamalar nedeniyle sakıncalıdır. Ikınma kan dolaşımında ani bir
yavaşlamaya ve kalbin ancak şiddetli bir zorlanmayla aşabileceği bir
basınç artışına yol açar. Kalp hastası bu nedenle dışkılama sırasında
çok tehlikeli olabilecek kuvvetli ıkınmalardan kaçınmalıdır. Sorunu bir
ölçüde de olsa çözmek, bu arada hastanın yeşillik ve sebzelerden
yeterli vitamin ve mineralleri almasını sağlamak için beslenmenin
dengeli olması zorunludur. Bir yandan yemeğin hacmi azaltılmalı, bir
yandan da vitamin ve mineral eksikliği ile kabızlık önlenmelidir.
Kalp
hastası akşam yemeğini hafif ve yatmadan en az üç saat önce yemelidir.
Yatmadan önce sindirim tamamlanmış olmalıdır, çünkü yatay konumda zaten
hasta olan kalbin yükü daha da artar. Yiyecekleri iyice çiğneme ve
görece yavaş yeme, sindirimi önemli ölçüde kolaylaştırır.
Yavaş ve
zor sindirilen bütün besinlerden, büşta kızartmalar olmak üzere her
türiü katı yağlardan, pasta, krema ve kurabiyelerden özellikle
kaçınılmalıdır; çünkü bunların sindirim salgılarınca yumuşatılması ve
işlenmesi güçtür. Gene aynı nedenle taze ekmek yerine bayat ekmek, tost
ekmeği ya da grissini yeğ tutulmalıdır. Sebze ve meyveleri pişirmek
daha iyidir. Çünkü pişirme bu besinlerin sindirimini kolaylaştırır ve
hacmini küçültür.
Kalp hastası genel olarak vücut ağırlığına ve
yaşına göre önerilen miktardan biraz az kalori almalıdır. Katı yağ
oranı çok azaltılmalı, protein oranı normal olmalı, proteinler
özellikle etten alınmalı ve yağın azaltılmasını karşılayacak biçimde
şeker oranı artırılmalıdır.

DEKOMPANSE KALP HASTALIGI

Kompanse
kalp hastalığı için yapılan bütün öneriler dekompanse kalp hastalığı
için de geçeriidir. Ama bu durumda daha katı kısıtlamalara
gidilmelidir; çünkü kalp çok daha kötü durumdadır ve her hatanın bedeli
hemen ödenir. Günlük kalori miktan 1.500ü aşmamalıdır. Tedavinin
başlangıcında hekim gerekli görürse çok sıkı bir rejim uygulayabilir ve
beslenmeyi yalnızca sıvılardan oluşan bir diyetle sınırlayabilir.
Dekompanse kalp hastasının beslenmesinde tuz (sodyum) sorunu çok önemlidir. Her şeyden önce ödemlerin
ortaya
çıkmasını önlemek için kesin bir tuz kısıtlamasına gidilir. Hastada
ödem varsa kan dolaşımının ağırlaşmasını önlemek ve ödemlerin
çözülmesini sağlamak için tuz bütünüyle kesilir. Sodyum başlıca hücre
dışı elektrolittir; belirli bir miktarda suyu kendine bağladığından hem
damar yatağındaki, hem de dokular arasındaki sıvı miktarını artıran
başlıca etkendir. Dekompanse kalp hastalığında alınan sodyum ve su
miktan azaltılsa bile, atılan miktar çok daha fazla azaldığından
vücutta tutulan su ve sodyum miktarı artar. Tutulan su belirli sınırlan
aşarsa ödem ortaya çıkar. Bu sorunu önlemenin en temel yolu alman
sodyum miktarını atılan sodyum miktannm azalmasıyla orantılı olarak
azaltmaktır. Hastalık ne kadar ağırsa, vücut-ta o kadar fazla sodyum
tutulur. Dolayısıyla her durum için uygun olacak bir sodyum miktarı
vermek olanaksızdır. Ama besinlerin içindeki doğal sodyum milctannın
yeterli olacağı ve yemek hazıriamrken kesinlikle dışandan tuz konmaması
gerektiği genel olarak kabul edilir. Kısacası kalp hastası ne yemeğine,
ne salatasına, ne de başka bir yiyeceğine tuz katmalıdır. Dekompanse
kalp hastalığı olanların günde bir litreden fazla su içmemesi önerilir
Admin
Admin
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 2831
Kayıt tarihi : 25/06/09
Nerden : İstanbul
Yaş : 33
Cinsiyet : Erkek

https://duygusuzifade.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz