Goraka ve Krom - Citrimax
:: Sağlık :: Şifalı Bitkiler
1 sayfadaki 1 sayfası
Goraka ve Krom - Citrimax
Goraka,
yüksek oranda hidroksisitrik asit
(HCA)
içerir. Doğal bir diyet ürünüdür. Bilinen en zengin doğal
HCA kaynağıdır. HCA, alınan kalorileri, yağ üretiminden
ziyade, glikozun depolanmış şekli olan glikojen üretiminin arttırılmasına
ve depolanmasına yönlendirerek iştah arzusunu ve enerji seviyelerini
etkiler. Glikojen depolarının doldurulması sonucu vücut,
beynin doyum merkezine "Yeterince yiyecek alındı
" sinyalini gönderir. Buna ilave
olarak karbonhidratlardan yağ asiti sentezlenmesini engeller ve sağlıklı bir şekilde
kandaki lipit seviyesini yükseltir. Böylece, Goraka
merkezi sinir sistemini uyarmaksızın doğal
kilo kaybını destekler ve merkezi sinir sistemini uyaran maddelerin kullanımından
meydana gelen yan etkilere sebep olmaz. HCA'nın
etkisiyle karbonhidratlardan yeni yağ sentezlenmesi (üretilmesi) engellenir ve
mitokondriya (vücudun enerji üretim santralı), önceden depolanmış yağları yakmak için
harekete geçirilir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Hidroksi-sitrik asit
(HCA) ‘nın
bir diyet ürünü olarak adı yaklaşık 10 yıl önce duyuldu. Güneydoğu Asya’ya
has ve meyve veren ağacımsı bitkilerden olan Garcinia cambogia
(Goraka)’nın meyve ve kabuklarından elde edilen bu maddenin, kilonuzu düzenlemeye, iştahınızı
bastırmaya ve enerjinizi artırmaya yardım ettiği tüm
dünya kamuoyuna duyuruldu. Üstelik tüm bunları yaparken de çoğu diyet
ürününün yaptığı olumsuz etkilere yol açmadan yani; merkezi sinir
sisteminizi etkilemeden veya merkezi
sinir sisteminiz üzerine herhangi bir yan etki yapmadan. Küçük sarı-kırmızı
balkabağını andıran bu meyveler yüzyıllardır Güneydoğu Asya yemek kültüründe
zaten kullanılmaktaydı ve HCA bu bitkinin kurutulmuş kabuklarından herhangi
bir çözücü ya da kimyasal madde kullanılmadan ekstre (özsu çıkarma)
edilmişti. Yapılan deney ve araştırmalar; HCA’nın
vücüdun karbonhidrat
metabolizmasını etkilediğini, karbonhidratlardan yağ üretimini baskı
altına aldığını veya engellediğini, vücutta depolanmış olan yağların yakılmasına
yardım ettiğini (yağları yakılacakları veya enerjiye dönüştürülecekleri
yer olan mitokondriya hücresine transfer ederek), doğal olarak iştahı kesdiğini,
yağ yakımını
artırması ve glikojenlerin depolanmasının bir sonucu olarak da vücudun
enerji seviyesini artırdığını göstermektedir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Araştırmalar,
HCA’nın belirli bir diyet sonucu bir miktar kilo vermiş ancak kilo kaybı
bir süre sonra durmuş olan kişiler dahil herkese yardım edebileceğini
ortaya koymuştur. ABD’ de yapılan bir çalışmada; HCA almadan
önce 2 ay süreyle standart diyet kısıtlamalı bir rejim yaparak bir miktar
kilo veren ancak bu süre sonunda kilo kaybı sona eren 8 deneğe, takip eden 2
ay boyunca orta kalori kısıtlamalı bir diyet eşliğinde günde 750 mg
HCA verilmeye devam edildi. Bu iki aylık süre sonunda denekler tekrar kilo
vermeye başladılar. Kilo kaybı deneğe göre 1,5 ile 8 kg arasındaydı. Danimarka’da 28 denek üzerinde yapılan
bir çalışmada ise, HCA’nın dengeli-istikrarlı bir şekilde kilo kaybını
devam ettirdiği ortaya koyuldu. 28 deneğe 1,5 ay (6 hafta) süreyle
orta kalori kısıtlamalı bir diyet eşliğinde günde toplam 750 mg HCA ile
beraber 100 mg krom minerali (Kronyum Pikolinat)
verildi. Bu periyodun sonunda denekler ortalama 4 kg kilo kaybettiler. Sonraki 2 hafta boyunca deneklere HCA ve
krom
verilmeksizin gözleme devam edildi. İki haftanın sonunda deneklerde herhangi
bir kilo artışı görülmediği gibi HCA almamalarına
rağmen ortalama olarak 0,8 kg daha kaybettiler. Başka
bir çalışmada ise, deneklere 2 ay süreyle günlük 1200 kalorilik az yağlı
bir diyet ve egzersiz proğramı eşliğinde toplam 2600 mg HCA
verildi. Bu iki
aylık süre sonunda deneklere hiç bir yiyecek kısıtlaması ve herhangi bir
egzersiz proğramı uygulanmaksızın 1 yıl süreyle günde 750 mg HCA ile
deneye devam edildi. Toplam 1 yıl ve 2 aylık süre sonunda denekler orjinal
kilolarının %15 ‘ini kaybetmişlerdi. Ortalama kilo kaybı ise 13,8 kg dı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]HCA, aynı zamanda iştahı da
kesmektedir. Fakat bu yiyeceklerden tiksinme vya yiyeceklerin tadlarını kötü
ya da berbat olarak algılama şeklinde bir iştah kesilmesi değildir. Az bir
yiyecekle gün boyunca sanki sürekli tokmuş gibi bir his şeklinde olan bir
iştah kesilmesidir. Çünkü HCA, alınan
karbonhidratları glikozun depolanmış şekli olan
glikojen üretiminin arttırılmasına
ve depolanmasına yönlendirerek iştah arzusunuetkilemektedir.
Glikojen depolarının doldurulması sonucu vücut
, beynin doyum merkezine "Yeterince yiyecek alındı " sinyalini göndererek
bir tokluk hissi uyandırmaktadır. Sonuç mu? Yiyeceklere karşı daha az istek
ve arzu!
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]HCA’nın,
karbonhidratlardan
yağ üretimini engellerken aynı zamanda depolanmış yağların da yanmasına
nasıl yardım ettiğini anlamak için ihtiyacımızdan fazla karbonhidrat
aldığımızda vücudumuzda neler olduğunu ve HCA’nın bu olaya nasıl etki
ettiğini aşağıdaki şema oldukça güzel açıklamaktadır. Şemadaki
rakamlara göre;
<blockquote>
Vücudumuz aşırı
karbonhidrat aldığında, Asetil Koenzim (Acetyl coenzyme-Acetyl
CoA) olarak
bilinen bir maddeye bol miktarda kavuşuruz.
Asetil
Koenzim, vücudumuzun enerji üretim santralları
olan mitokondriyum hücresine giremez. Bundan dolayı vücudumuz
Asetil
Koenzimi, Sitrat (Citrate) olarak bilinen bir maddeye dönüştürür.
Sitrat
ise mitokondriyum hücresinin sıvı bölümüne
(cell cytosol) girebilir.
İşte bu aşamada
ATP
Sitrat Liyaz Enzimi (Enzyme ATP citrate lyase) devreye girer ve
Sitratı,
Asetil Koenzim ve Okzaloasetat (Oxaloacetate) isimli iki maddeye ayırır ve
dolaylı olarak Asetil Koenzim mitokondriyuma
girmiş olur.
Mitokondriyumun sıvı bölümüne
giren Asetil Koenzim, karbonhidratlardan oluşturulan kolesterol ve yağ
asitlerinin temeli olan Malonil Koenzim (Malonyl
CoA) olarak bilinen bir
maddeye dönüştürülür.
Malonil Koenzimden
yağ
asitleri ve yağ asitlerinden de yağlar üretilir ve vücutta depolanır.
Vücutta depolanmış olan
yağları yakılacakları yer olan mitokondriyum hücresine
geri gönderen bir
enzim vardır. Bu enzime Karnitin Asiltransferas enzimi
(Enzyme carnitine acyltransferase) denir. Ancak
Malonil Koenzim, bu enzimin etkisini bloke
etmektedir (elgellemektedir). Bunun anlamı yağların daha zor yakılacağı ve dolayısıyla
kilo kaybının engelleneceği demektir. Şunu açıkça söyleyebiliriz
ki,"
Malonil koenzim vasıtasıyla üretilen yağlar vücut tarfından yakılmazlar
çünkü malonil koenzim onların mitokondriyum hücrelerine transferini
engellemektedir."
İşte
bu aşamada dışardan HCA alınırsa yukardaki işlemler
(prosesler) nasıl etkilenir? Araştırmalar göstermiştir ki; HCA,
ATP Sitrat Liyaz Enziminin etkisini bloke ederek
Sitrat’tan Asetil
Koenzim üretimini engellemektedir. Yani şemadaki 2 ve 3 numaralı prosesler
bloke edilmektedir. Bu ne demektir? Eğer ortamda
Asetil Koenzim yoksa,
Malonil Koenzime dönüştürülecek bir madde yok demektir. Eğer Malonil
Koenzim yoksa yağlar ve kolesterol kolay kolay üretilemeyecek
demektir. Yani şemadaki 4 ve 5 numaralı prosesler de bloke
edilmektedir.
Şurası çok önemlidir ki
Malonil Koenzim’in yokluğu; Karnitin Asiltransferas
enzimi’nin görevini
yaparak önceden depolanmış yağları kolaylıkla yakılacakları yer olan
mitokondriyum hücresine geri göndermesi-transfer etmesi demektir. Çünkü
Karnitin Asiltransferas enzimi’nin görevini yapmasını engelleyecek olan
Malonil Koenzim üretimi HCA (Goraka) tarafından engellenmiştir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Krom
Minerali: Çocukken
kimse size, “KROMUNU
AL YOKSA TATLI YOK!” dememiştir. Şimdi artık çocuk değilsiniz
ve biz size hatırlatıyoruz. “KROMUNUZU
ALIN”. Krom vücudumuzun şekeri kullanmasına ve yağı
yakmasına yardım eden bir mineraldir. Günümüzde pek çok kişi vücutlarındaki
krom eksikliği sebebi ile halsizlik, fazla kilo gibi sorunlar yaşamaktadır.
Biyolojik olarak aktif olan krom önemli bir insülin kofaktörüdür. İnsülin
hormonu açlığın kontrol edilmesine, enerji üretiminin ayarlanmasına, vücuttaki
yağın yakılmasına, kas oluşumu ve kolesterol kullanımına yardımcı
olmaktadır. Eğer hücrelere yeteri kadar kan şekeri girmezse yeterli enerji
üretilememektedir. Kan şekeri enerji olarak yakılamazsa yağa dönüştürülerek
yağ hücrelerinde depolanmaktadır. Bunun dışında yeterli miktarda
aminoasit hücrelere giremez ise, ne kadar egzersiz yapsanız da kaslar gelişemez.
Pek çok hücreye dağıtılmak için karaciğerde üretilen kolesterol, hücre
duvarlarından geçmezse kanda birikmektedir. Kolesterol ve onları taşıyan
lipopreteinler kanda ne kadar uzun taşınırsa yükseltgenme oranları o
kadar yükselir ve yükseltgenmiş kolesterol ve taşıyıcı lipopreteinler
arter duvarlarında birikip damar tıkanıklığına sebep olabilirler. Yapılan
araştırmalara göre diyetlere ilave edilen krom ile, arterlerdeki kolesterol
birikintileri yok edilebilmektedir. Krom minerali, insüline görevinde yardımcı
olmaktadır. Etkin bir krom takviyesi genel krom eksikliğini düzeltmektedir.
Krom takviyesinin, spor yapılarak meydana gelen kilo kaybı sırasında, kas
oluşumuna yardım ettiği, kandaki kolesterol seviyesini düşürdüğü ve
kan şekerini optimize ettiği tesbit edilmiştir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Vücudumuzda
çok az miktarlarda bulunan ancak özellikle karbonhidrat ve yağ
metabolizmalarında önemli rolü olan krom minerali, normal kan şekeri
seviyelerinin korunması için gereklidir. Araştırmalar, kromun hücrelerdeki
insülin reseptörlerini aktive ederek hücrelerin insüline tepki vermesini
yani kandaki şekeri hücre içine alarak enerjiye dönüştürmesini sağlamada
etkili olduğunu göstermektedir. İnsülin direnci olarak adlandırılan
insülin salgılanmasına rağmen hücrelerin kandaki glikozu yeterince
kullanamaması durumu, kan şekeri seviyelerinin yükselmesine neden olur. Bir
yandan yakılamayan kan şekeri yağa çevrilerek depolanırken, diğer
yandan yeterli enerji üretemeyen hücreler nedeniyle kronik yorgunluk, sık
acıkma hissi, karbonhidrat ve tatlı yeme isteği oluşur. Artan
karbonhidrat tüketimi sonucunda kilo alma daha da hızlanır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Krom
eksikliğinde görülen insülin direnci, obezite, kan yağları
dengesinde bozulma ve ileri aşamalarda Tip 2 diyabetin ortaya çıkması gibi
problemlere yol açabilir. Eksik ve dengesiz beslenme, alkol kullanımı, krom
kaybına neden olan ağır antrenman ve fiziksel aktiviteler krom eksikliğinin
bilinen nedenleri arasındadır. Şekerli gıdaların, idrarla kaybedilen krom
miktarını arttırdığı da bilinmektedir. Amerikan Bilimler Akademisi’ne
göre A.B.D.’de yaşayan insanların büyük çoğunlugu, günlük önerilen
miktar olan 120 mcg’den daha az krom almaktadır. İşlenmiş
karbonhidratlar ve şeker ağırlıklı beslenme alışkanlıklarının
giderek diğer ülkelerde de yaygınlaştığı göz önüne alındığında,
dünya nüfusunun önemli bir kısmında krom eksikliği bulunduğu düşünülmektedir.
Herhangi
bir zayıflama ürünü kullanmadan önce bilmeniz gerekenler için TIKLAYINIZ
</blockquote>
Kullanım
Önerisi: Yemeklerden
yarım saat önce (Öğle ve akaşam yemeği olabilir), günde 2 defa 1 tablet alınabilir.
Her bir tablet 50 mcg Krom ve 750 mg Goraka (%50 HCA) içerir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. TC Tarım Bakanlığı izni ile firmamız tarafından ithal edilmiştir.
yüksek oranda hidroksisitrik asit
(HCA)
içerir. Doğal bir diyet ürünüdür. Bilinen en zengin doğal
HCA kaynağıdır. HCA, alınan kalorileri, yağ üretiminden
ziyade, glikozun depolanmış şekli olan glikojen üretiminin arttırılmasına
ve depolanmasına yönlendirerek iştah arzusunu ve enerji seviyelerini
etkiler. Glikojen depolarının doldurulması sonucu vücut,
beynin doyum merkezine "Yeterince yiyecek alındı
" sinyalini gönderir. Buna ilave
olarak karbonhidratlardan yağ asiti sentezlenmesini engeller ve sağlıklı bir şekilde
kandaki lipit seviyesini yükseltir. Böylece, Goraka
merkezi sinir sistemini uyarmaksızın doğal
kilo kaybını destekler ve merkezi sinir sistemini uyaran maddelerin kullanımından
meydana gelen yan etkilere sebep olmaz. HCA'nın
etkisiyle karbonhidratlardan yeni yağ sentezlenmesi (üretilmesi) engellenir ve
mitokondriya (vücudun enerji üretim santralı), önceden depolanmış yağları yakmak için
harekete geçirilir.
HCA (Hidroksi-sitrik asit) Nedir? |
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Hidroksi-sitrik asit
(HCA) ‘nın
bir diyet ürünü olarak adı yaklaşık 10 yıl önce duyuldu. Güneydoğu Asya’ya
has ve meyve veren ağacımsı bitkilerden olan Garcinia cambogia
(Goraka)’nın meyve ve kabuklarından elde edilen bu maddenin, kilonuzu düzenlemeye, iştahınızı
bastırmaya ve enerjinizi artırmaya yardım ettiği tüm
dünya kamuoyuna duyuruldu. Üstelik tüm bunları yaparken de çoğu diyet
ürününün yaptığı olumsuz etkilere yol açmadan yani; merkezi sinir
sisteminizi etkilemeden veya merkezi
sinir sisteminiz üzerine herhangi bir yan etki yapmadan. Küçük sarı-kırmızı
balkabağını andıran bu meyveler yüzyıllardır Güneydoğu Asya yemek kültüründe
zaten kullanılmaktaydı ve HCA bu bitkinin kurutulmuş kabuklarından herhangi
bir çözücü ya da kimyasal madde kullanılmadan ekstre (özsu çıkarma)
edilmişti. Yapılan deney ve araştırmalar; HCA’nın
vücüdun karbonhidrat
metabolizmasını etkilediğini, karbonhidratlardan yağ üretimini baskı
altına aldığını veya engellediğini, vücutta depolanmış olan yağların yakılmasına
yardım ettiğini (yağları yakılacakları veya enerjiye dönüştürülecekleri
yer olan mitokondriya hücresine transfer ederek), doğal olarak iştahı kesdiğini,
yağ yakımını
artırması ve glikojenlerin depolanmasının bir sonucu olarak da vücudun
enerji seviyesini artırdığını göstermektedir.
Kilo Kaybı |
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Araştırmalar,
HCA’nın belirli bir diyet sonucu bir miktar kilo vermiş ancak kilo kaybı
bir süre sonra durmuş olan kişiler dahil herkese yardım edebileceğini
ortaya koymuştur. ABD’ de yapılan bir çalışmada; HCA almadan
önce 2 ay süreyle standart diyet kısıtlamalı bir rejim yaparak bir miktar
kilo veren ancak bu süre sonunda kilo kaybı sona eren 8 deneğe, takip eden 2
ay boyunca orta kalori kısıtlamalı bir diyet eşliğinde günde 750 mg
HCA verilmeye devam edildi. Bu iki aylık süre sonunda denekler tekrar kilo
vermeye başladılar. Kilo kaybı deneğe göre 1,5 ile 8 kg arasındaydı. Danimarka’da 28 denek üzerinde yapılan
bir çalışmada ise, HCA’nın dengeli-istikrarlı bir şekilde kilo kaybını
devam ettirdiği ortaya koyuldu. 28 deneğe 1,5 ay (6 hafta) süreyle
orta kalori kısıtlamalı bir diyet eşliğinde günde toplam 750 mg HCA ile
beraber 100 mg krom minerali (Kronyum Pikolinat)
verildi. Bu periyodun sonunda denekler ortalama 4 kg kilo kaybettiler. Sonraki 2 hafta boyunca deneklere HCA ve
krom
verilmeksizin gözleme devam edildi. İki haftanın sonunda deneklerde herhangi
bir kilo artışı görülmediği gibi HCA almamalarına
rağmen ortalama olarak 0,8 kg daha kaybettiler. Başka
bir çalışmada ise, deneklere 2 ay süreyle günlük 1200 kalorilik az yağlı
bir diyet ve egzersiz proğramı eşliğinde toplam 2600 mg HCA
verildi. Bu iki
aylık süre sonunda deneklere hiç bir yiyecek kısıtlaması ve herhangi bir
egzersiz proğramı uygulanmaksızın 1 yıl süreyle günde 750 mg HCA ile
deneye devam edildi. Toplam 1 yıl ve 2 aylık süre sonunda denekler orjinal
kilolarının %15 ‘ini kaybetmişlerdi. Ortalama kilo kaybı ise 13,8 kg dı.
İştah Arzusunun Bastırılması |
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]HCA, aynı zamanda iştahı da
kesmektedir. Fakat bu yiyeceklerden tiksinme vya yiyeceklerin tadlarını kötü
ya da berbat olarak algılama şeklinde bir iştah kesilmesi değildir. Az bir
yiyecekle gün boyunca sanki sürekli tokmuş gibi bir his şeklinde olan bir
iştah kesilmesidir. Çünkü HCA, alınan
karbonhidratları glikozun depolanmış şekli olan
glikojen üretiminin arttırılmasına
ve depolanmasına yönlendirerek iştah arzusunuetkilemektedir.
Glikojen depolarının doldurulması sonucu vücut
, beynin doyum merkezine "Yeterince yiyecek alındı " sinyalini göndererek
bir tokluk hissi uyandırmaktadır. Sonuç mu? Yiyeceklere karşı daha az istek
ve arzu!
Peki HCA vücuttaki yağların yakılmasını nasıl sağlamaktadır?? |
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]HCA’nın,
karbonhidratlardan
yağ üretimini engellerken aynı zamanda depolanmış yağların da yanmasına
nasıl yardım ettiğini anlamak için ihtiyacımızdan fazla karbonhidrat
aldığımızda vücudumuzda neler olduğunu ve HCA’nın bu olaya nasıl etki
ettiğini aşağıdaki şema oldukça güzel açıklamaktadır. Şemadaki
rakamlara göre;
<blockquote>
Vücudumuz aşırı
karbonhidrat aldığında, Asetil Koenzim (Acetyl coenzyme-Acetyl
CoA) olarak
bilinen bir maddeye bol miktarda kavuşuruz.
Asetil
Koenzim, vücudumuzun enerji üretim santralları
olan mitokondriyum hücresine giremez. Bundan dolayı vücudumuz
Asetil
Koenzimi, Sitrat (Citrate) olarak bilinen bir maddeye dönüştürür.
Sitrat
ise mitokondriyum hücresinin sıvı bölümüne
(cell cytosol) girebilir.
İşte bu aşamada
ATP
Sitrat Liyaz Enzimi (Enzyme ATP citrate lyase) devreye girer ve
Sitratı,
Asetil Koenzim ve Okzaloasetat (Oxaloacetate) isimli iki maddeye ayırır ve
dolaylı olarak Asetil Koenzim mitokondriyuma
girmiş olur.
Mitokondriyumun sıvı bölümüne
giren Asetil Koenzim, karbonhidratlardan oluşturulan kolesterol ve yağ
asitlerinin temeli olan Malonil Koenzim (Malonyl
CoA) olarak bilinen bir
maddeye dönüştürülür.
Malonil Koenzimden
yağ
asitleri ve yağ asitlerinden de yağlar üretilir ve vücutta depolanır.
Vücutta depolanmış olan
yağları yakılacakları yer olan mitokondriyum hücresine
geri gönderen bir
enzim vardır. Bu enzime Karnitin Asiltransferas enzimi
(Enzyme carnitine acyltransferase) denir. Ancak
Malonil Koenzim, bu enzimin etkisini bloke
etmektedir (elgellemektedir). Bunun anlamı yağların daha zor yakılacağı ve dolayısıyla
kilo kaybının engelleneceği demektir. Şunu açıkça söyleyebiliriz
ki,"
Malonil koenzim vasıtasıyla üretilen yağlar vücut tarfından yakılmazlar
çünkü malonil koenzim onların mitokondriyum hücrelerine transferini
engellemektedir."
İşte
bu aşamada dışardan HCA alınırsa yukardaki işlemler
(prosesler) nasıl etkilenir? Araştırmalar göstermiştir ki; HCA,
ATP Sitrat Liyaz Enziminin etkisini bloke ederek
Sitrat’tan Asetil
Koenzim üretimini engellemektedir. Yani şemadaki 2 ve 3 numaralı prosesler
bloke edilmektedir. Bu ne demektir? Eğer ortamda
Asetil Koenzim yoksa,
Malonil Koenzime dönüştürülecek bir madde yok demektir. Eğer Malonil
Koenzim yoksa yağlar ve kolesterol kolay kolay üretilemeyecek
demektir. Yani şemadaki 4 ve 5 numaralı prosesler de bloke
edilmektedir.
Şurası çok önemlidir ki
Malonil Koenzim’in yokluğu; Karnitin Asiltransferas
enzimi’nin görevini
yaparak önceden depolanmış yağları kolaylıkla yakılacakları yer olan
mitokondriyum hücresine geri göndermesi-transfer etmesi demektir. Çünkü
Karnitin Asiltransferas enzimi’nin görevini yapmasını engelleyecek olan
Malonil Koenzim üretimi HCA (Goraka) tarafından engellenmiştir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Krom
Minerali: Çocukken
kimse size, “KROMUNU
AL YOKSA TATLI YOK!” dememiştir. Şimdi artık çocuk değilsiniz
ve biz size hatırlatıyoruz. “KROMUNUZU
ALIN”. Krom vücudumuzun şekeri kullanmasına ve yağı
yakmasına yardım eden bir mineraldir. Günümüzde pek çok kişi vücutlarındaki
krom eksikliği sebebi ile halsizlik, fazla kilo gibi sorunlar yaşamaktadır.
Biyolojik olarak aktif olan krom önemli bir insülin kofaktörüdür. İnsülin
hormonu açlığın kontrol edilmesine, enerji üretiminin ayarlanmasına, vücuttaki
yağın yakılmasına, kas oluşumu ve kolesterol kullanımına yardımcı
olmaktadır. Eğer hücrelere yeteri kadar kan şekeri girmezse yeterli enerji
üretilememektedir. Kan şekeri enerji olarak yakılamazsa yağa dönüştürülerek
yağ hücrelerinde depolanmaktadır. Bunun dışında yeterli miktarda
aminoasit hücrelere giremez ise, ne kadar egzersiz yapsanız da kaslar gelişemez.
Pek çok hücreye dağıtılmak için karaciğerde üretilen kolesterol, hücre
duvarlarından geçmezse kanda birikmektedir. Kolesterol ve onları taşıyan
lipopreteinler kanda ne kadar uzun taşınırsa yükseltgenme oranları o
kadar yükselir ve yükseltgenmiş kolesterol ve taşıyıcı lipopreteinler
arter duvarlarında birikip damar tıkanıklığına sebep olabilirler. Yapılan
araştırmalara göre diyetlere ilave edilen krom ile, arterlerdeki kolesterol
birikintileri yok edilebilmektedir. Krom minerali, insüline görevinde yardımcı
olmaktadır. Etkin bir krom takviyesi genel krom eksikliğini düzeltmektedir.
Krom takviyesinin, spor yapılarak meydana gelen kilo kaybı sırasında, kas
oluşumuna yardım ettiği, kandaki kolesterol seviyesini düşürdüğü ve
kan şekerini optimize ettiği tesbit edilmiştir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Vücudumuzda
çok az miktarlarda bulunan ancak özellikle karbonhidrat ve yağ
metabolizmalarında önemli rolü olan krom minerali, normal kan şekeri
seviyelerinin korunması için gereklidir. Araştırmalar, kromun hücrelerdeki
insülin reseptörlerini aktive ederek hücrelerin insüline tepki vermesini
yani kandaki şekeri hücre içine alarak enerjiye dönüştürmesini sağlamada
etkili olduğunu göstermektedir. İnsülin direnci olarak adlandırılan
insülin salgılanmasına rağmen hücrelerin kandaki glikozu yeterince
kullanamaması durumu, kan şekeri seviyelerinin yükselmesine neden olur. Bir
yandan yakılamayan kan şekeri yağa çevrilerek depolanırken, diğer
yandan yeterli enerji üretemeyen hücreler nedeniyle kronik yorgunluk, sık
acıkma hissi, karbonhidrat ve tatlı yeme isteği oluşur. Artan
karbonhidrat tüketimi sonucunda kilo alma daha da hızlanır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Krom
eksikliğinde görülen insülin direnci, obezite, kan yağları
dengesinde bozulma ve ileri aşamalarda Tip 2 diyabetin ortaya çıkması gibi
problemlere yol açabilir. Eksik ve dengesiz beslenme, alkol kullanımı, krom
kaybına neden olan ağır antrenman ve fiziksel aktiviteler krom eksikliğinin
bilinen nedenleri arasındadır. Şekerli gıdaların, idrarla kaybedilen krom
miktarını arttırdığı da bilinmektedir. Amerikan Bilimler Akademisi’ne
göre A.B.D.’de yaşayan insanların büyük çoğunlugu, günlük önerilen
miktar olan 120 mcg’den daha az krom almaktadır. İşlenmiş
karbonhidratlar ve şeker ağırlıklı beslenme alışkanlıklarının
giderek diğer ülkelerde de yaygınlaştığı göz önüne alındığında,
dünya nüfusunun önemli bir kısmında krom eksikliği bulunduğu düşünülmektedir.
Herhangi
bir zayıflama ürünü kullanmadan önce bilmeniz gerekenler için TIKLAYINIZ
</blockquote>
Kullanım
Önerisi: Yemeklerden
yarım saat önce (Öğle ve akaşam yemeği olabilir), günde 2 defa 1 tablet alınabilir.
Her bir tablet 50 mcg Krom ve 750 mg Goraka (%50 HCA) içerir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. TC Tarım Bakanlığı izni ile firmamız tarafından ithal edilmiştir.
:: Sağlık :: Şifalı Bitkiler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz