Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Orhun Kitabeleri

Aşağa gitmek

Orhun Kitabeleri Empty Orhun Kitabeleri

Mesaj tarafından Duygusuzifade Salı Eyl. 29, 2009 2:52 pm

Toplulukları ''Millet'' yapan unsur, sahip oldukları ortak tarihtir.
Ortak tarih eğer yazılı ise millet olmak ve tarihe damga vurmak daha
büyük bir önem ve anlam kazanır. Genellikle Çin kaynaklarına
başvurularak yazılmak istenen Türk tarihi, 1837 yılında Orhun
Kitabeleri'nin bulunmasıyla tarih içindeki hak ettiği yerini
almıştır.Göktürkler bilindiği gibi milattan önceki asırlarda Hunlar
tarafından kurulup çeşitli boylar tarafından idare edilen Asya'daki
büyük bir imparatorluktur. Göktürk İmparatorluğu kağanlar tarafından
idare ediliyordu. Bumin Kağan, Göktürk hakimiyeti kurduğu sene öldü ve
üç oğlu sırasıyla kağanlık yaptılar. Göktürk İmparatorluğu'nun doğu
kısmı 630 yılında Çin entrikaları ve devlet otoritesinin yıpranması
gibi nedenler yüzünden Çin hakimiyetine geçti. Ancak İlteriş Kağan 680
yılında bu hakimiyete son verdi. İlteriş Kağan'ın Bilge Kağan adındaki
oğlu, babasının ardından devletin otoritesini daha da güçlendirdi.
Tarihe "Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin" olarak geçen
Orhun Kitabeleri, İlteriş Kağan'ın oğlu Bilge Kağan döneminde insanlığa
kazandırılmıştır.

Türk Adının Geçtiği İlk Türkçe Metin

Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin ve bilge vezir Tonyukuk'un, günümüzde
Moğolistan sınırları içinde kalmış bir bölgede, Balbal denen taşlara
yazdırdıkları kitabeler, Türk tarihine ışık tutan önemli vesikalardır.
Bir hakanın, halkına hesap vermesi, halkın devlete, millete
vazifelerinin hatırlatılması, düşmanın entrikalarına nasıl karşılık
verileceği ve Türk'ün yüksek ahlak ve seciyesinin anlatıldığı bu
kitabelerin bulunması, tarihçiler açısından 19. yüzyılın en önemli
olayları arasında gösterilmektedir. Abidelerin birincisi olan Kültigin
Abidesi'ni 732'de Bilge Kağan yaptırmıştır. İkinci abide olan Bilge
Kağan abidesini, Bilge Kağan'ın ölümünden 1 yıl sonra oğlu
yaptırmıştır. Üçüncü abide Tonyukuk abidesi ise, Bilge Kağan'ın
kayınpederi Tonyukuk tarafından 720 yılında yaptırılmıştır. Orhun
civarında, Orhun alfabesi ile yazılı başka kitabeler de bulunmuştur.

Türk Tarihinde Önemli Bir Dönem

Orhun Kitabeleri'nin bulunuşunun Türk tarihinde çok önemli bir yeri
vardır. Orhun harfleri ile yazılı kitabelerden Cuveyni Tarih-i
Cihanküşa adlı kitapta bahsedilmektedir. Ayrıca Çin kaynaklarında da bu
kitabelerden bahsedilmektedir.Orhun Kitabeleri 1899 yılında Rus
araştırmacı Yadrintsev tarafından bulunmuştur. Daha sonra Kültigin ve
Bilge Kağan Kitabeleri olduğu anlaşılan bu kitabeler 1890 ve 1891
yılında Finlandiyalı ve Rus bilim heyetleri tarafından da
incelenmiştir. Yazıtları deşifre eden Danimarkalı tarihçi Vilhelm
Thomsen, kitabeleri katalog halinde dünyaya tanıtmıştır. ABD ve
Japonya'dan gelen tarihçilerin yaptıkları araştırmada, aynı bölgede 6
yeni kitabe daha bulunmuştur. ABD'de çalışmalar yürüten genç bilim
adamı Talat Tekin, Orhun Türkçesinin gramerinden yola çıkarak
kitabelerin deşifresini son haline getirmiştir.

Kül Tigin Abidesi

Bilge Kağan tarafından kardeşi Kül Tigin adına yaptırılmıştır. Kağan
olmasında önemli rol oynayan Kül Tigin'e duyduğu minnet duygularının
ifadesi olarak, Bilge Kağan tarafından yaptırılan Kül Tigin Abidesi,
Orhun Kitabeleri arasından en dikkat çekici olanıdır.

Oyuk bir kaide içine oturtulmuş olan Kül Tigin Abidesi, kazılardan
çıkarıldığında devrilmiş durumdaydı. Rüzgara maruz kalan kısımları
zamanla silinen Kül Tigin abideleri, saf olmayan mermerden yontularak
yapılmıştır. Doğu cephesinin üstü kağan işareti ile, Batı cephesi ise
büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi ise Türkçe
kitabelerle doludur.

Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçaları ve abideye
çıkan iki tarafı heykeller ve taşlarla dizili 4,5 km'lik bir yol
bulunmaktadır. Bu heykeller arasında Kül Tigin'in başı, karısının
gövdesi ve yüzünün bir kısmı bulunmuştur. Abidenin ve türbenin
inşasında Türk ve Çin sanatkarlar birlikte çalışmışlardır. Yazıları
Bilge Kağan'ın yeğeni Yollug Tigin yazmıştır.

Bilge Kağan Abidesi

Kül Tigin Abidesinin 1 km uzağındadır. Çince kitabenin altından Türkçe
kitabe devam etmektedir. Ancak Çince kitabe tamamen silinmiştir. Bilge
Kağan'ın ölümünden 1 yıl sonra oğlu tarafından yaptırılmıştır. Kitabede
Bilge Kağan ve yeğeni Yollug Tigin'in sözleri yer almaktadır. Bilge
Kağan Kitabesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır. O yüzden tahribat
ve silinti Bilge Kağan Kitabesinde çok fazladır. Bu abidenin etrafında
yine türbe enkazı, heykeller ve balballar bulunmaktadır.

Bilge Tonyukuk Abidesi

Diğer iki abidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır. Devrilmemiş dört
cepheli iki taş halindedir. İkinci taşta aşınma daha fazladır. Yazılar
yukarıdan aşağı doğru yazılmıştır. Bu abideyi, İlteriş Kağan'ın
isyanına katılan ve o günden Bilge Kağan devrine kadar devlet
idaresinin baş yardımcısı olarak kalan, büyük devlet adamı Tonyukuk,
yaşlılık döneminde bizzat diktirmiştir. Yazılı metin Tonyukuk
tarafından hazırlanmıştır. Bu kitabelerden sadece Bilge Tonyukuk
Kitabeleri okunabilmiş ve günümüz Türkçesine çevrilebilmiştir.

BİLGE TONYUKUK KİTABESİ

1. taş, 1. yüz. (Batı yüzü)
Bilge Tonyukuk'um. Kendim Çin ülkesinde doğdum. Türk bodunu Çin'e bağlı
idi. Türk bodunu (bir) baş bulamadan Çin'den ayrıldı, (bir) baş buldu.
(O) başı bırakıp Çin'e yine döndü. Teñri şöyle demiş beliğ: "Baş
verdim, başını bırakıp geri döndün. Döndüğün için Teñri öldürmüştür
beliğ". Türk bodunu öldü, eridi, yok oldu. Türk Sir bodununun yurdunda
boy kalmadı. Uzakta, dışarıda kalmış(lar) toparlanıp yediyüz oldu(lar).
İki bölüğü atlı, bir bölüğü yaya idi. Yediyüz kişiyi yöneten büyükleri
şad idi. "Katıl" dedi, katılanı ben oldum:Bilge Tonyukuk... Kağan mı
kılayım dedim. Düşündüm. Sıska boğa (ile), semiz boğa arkaya tekme
atsalar, semiz boğa mı, sıska boğa mı attı diye bilinmez imiş deyip
çokça düşündüm. Ondan sonra Teñri bilgi verdiği için, özüm, kendim
kağan kıldım. Bilge Tonyukuk, Boyla Bağa Tarkan ile İlteriş kağan
olunca Güney'de Çin'i, Doğu'da Kıtayn'ı, Kuzey'de Oğuz'u pek çok
öldürdü. Bilgesi, çavuşu ben kendim idim. Çoğay'ın Kuzeyi'nde Kara
Kumuğ'da oturur idik.*****

1. taş, 2. yüz. (Güney yüzü)Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturur idik.
Bodunun boğazı tok idi. Yağımız çevrede ocak gibi iken (biz) ateş gibi
idik. Öylece otururduk. Yörük Oğuzlarından tanık geldi. Tanığın sözü
şöyle: "Dokuz Oğuz bodunu üzerine kağan oturdu." der. Çin yönüne Konı
Paşa'yı göndermiş. Kıtayn yönüne Toñra Esim'i göndermiş. Söz böyle:
"Azıcık Türk bodunu yürüyor imiş. Kağanı alp imiş. Danışmanı bilgili
imiş. O iki kişi var olursa seni (de), Çin'i (de) öldürecek derim.
Doğu'da Kıtayn'ı öldürecek derim. Beni, Oğuz'u öldürecek derim. Çin
Güney'den yana değsin, Kıtayn Doğu'dan yana değsin, ben Kuzey'den yana
değeyim. Türk Sir bodunu yerinde dursun. (Onun) ilerlemesi dahi dursun,
(onu) yok edelim derim.". O sözü işitip gece uyuyasım gelmedi, gündüz
oturasım gelmedi. Ondan ötürü kağanıma açıldım. Şöyle açıldım:"Çin,
Oğuz, Kıtayn, bu üçü birleşirse biz kala kalacağız. Kendi içi dışarıdan
tutulmuş gibiyiz. Yufka gücündekinin delinmesi ucuz imiş. İnce
gücündekini kırmak kolay. Yufka kalın olsa delinmesi çetin imiş. İnce
yoğun olsa kırmak çetin imiş. Doğu'da Kıyayn'dan, Güney'de Çin'den,
Batı'da Batılı'lardan, Kuzey'de Oğuz'dan iki üç bin erimiz gelecek var
mı ki? Böyle konuştum. Kağanım, ben Bilge Tonyukuk konuştuk. (Kağan)
Konuştuğumu işiti verdi. Gönlünce yönlendir dedi. Kök Öñ'ü aşıp Ötüken
Ormanı'na yöneldim. İnig Köklük (denilen yer)'ün Toğul (denilen yer)'da
Oğuz geldi. Eri üç bin imiş. Biz iki bin erdik. Savaştık. Teñri öyle
istedi dağıttık. Irmağa düştü. Dağıttıklarımız yolda yine öldü hep.
Ondan sonra Oğuz'un tümü (bize katılmak için) geldi. Getirdim bütün
Türk bodunu'nu Ötüken Yeri'ne... Ben kendim Bilge Tonyukuk Ötüken Yer'e
konmuş diye işitip Güney'deki bodun, Batı'daki, Kuzey'deki, Doğu'daki
bodun (bize katılmak için) geldi.*****


1. taş, 3. yüz. (Doğu yüzü)İki bin erdik biz. İki ordu(muz) oldu. Türk
bodunu kılındığından, Türk Kağanı oturduğundan beri Şantuñ kentine,
Taluy ırmağına ulaşmış yok imiş. Kağanıma söyleyip ordu ilettim. Şantuñ
kentine, Taluy ırmağına değdirdim. Yirmi üç kenti kırdı. Usu yıprandı.
Otağda yatıp kalırdı. Çin kağanı yağımız idi. On Ok kağanı yağımız idi.
Dahası Kırkız'ın güçlü kağanı yağımız oldu. O üç kağan sözleşip "Altun
ormanı üstünde buluşalım" demiş. Öyle anlaşmışlar. "Doğu'da Türk
Kağanı'na saldıralım" demiş. "Ona doğru saldırmazsak nice ne eder o
bizi...Kağanı alp imiş. Danışmanı bilge imiş. Nice ne edip kesinlikle
öldürecektir. Üçümüz birleşip sü salalım. Onu yok kılalım." demiş.
Türgiş Kağanı öyle demiş. "Benim bodunun oraya ulaşır." demiş."Türk
bodunu yine karışıktır." demiş. "Oğuz'u yine sıkıntıdadır." demiş. O
sözü işitince gece yine uyuyasım gelmez idi. Oturasım gelmez idi. Orada
düşündüm. İlk Kırgız'a salmamız iyi olur dedim. Kögmen'in yolu bir
imiş, (ama) kapalı imiş diye işitip bu yolu yürür isek yaramıyacak
dedim. ..... kılavuz istedim. Çölüg İz eri buldum. Kendim az yerim, onu
beslerim ..... imiş. Bir at yolu imiş. Onun (ile) gitmiş. Ona söyleyip
bir atlı gitmiş diye o yolu yürürsek iyi olur dedim. Düşündüm. Kağanıma

1. taş, 4. yüz. (Kuzey yüzü)Söyledim. Ordu yürüttüm. "Attan in" dedim.
Aktermil'i geçince yorgalattım. At üstüne bindirerek karı söktüm.
Yukarıya at yedekleyip yaya... ağaç(lara) tutunarak çıkarttım. Öndeki
er geçince ... Ibrık (ırmağı)'ı aştık. Yobul (dağı)'u indik. On gecede
yanındaki Tuğ'un berisine vardık. Kılavuz yeri şaşırıp boğazlandı.
Bunalan Kağan "koşturu verin" demiş,"Anı suyuna varalım"... O suyun
yanına vardık. Aş yemeğe attan indirdik. At(lar)ı iyice dinlendirdik.
Gündüz de gece de koşturup vardık. Kırgız'ı uykuda bastık. Süngüyle
açtık. Ka(ğa)nı, ordusu derlenmiş. Savaştık, sançtık. Ka(ğa)nını
öldürdük. Kağan'a Kırkız bodunu tutsak oldu, baş eğdi. Geri döndük.
Kögmen ormanına beri geldik. Kırkız'dan döndük. Türgiş kağanın(ın
yanın)dan gözcü geldi. Sözü şöyle: "Doğu'dan kağana doğru ordu
yürütelim demiş. Yürütmezsek o bizi [(ki) kağanı alp imiş, danışmanı
bilge imiş] ne çağda, nerede olsa bizi kesin öldürür demiş. Türgiş
kağanı dışarılamış" dedi. "On Ok bodunu eksiksiz dışarılamış" der. Çin
ordusu (da) var imiş. O söz(ler)ü işitince kağanım: "Ben eve geri
döneyim" dedi. Katun yok olmuş idi. "Onu yoğlatayım" dedi. "Ordu
gönderin" dedi. "Altun ormanında oturun" dedi. "Sü başı İnel Kağan,
Tarduş Şad gitsin(ler)" dedi. Bilge Tonyukuk'a, bana söyledi."Bu orduyu
yönelt" dedi. "Buyruğunu gönlünce söyle. Ben sana ne söyleyeyim" dedi.
"Gelirse yiğitçe toparlanır, gelmezse dilini sözünü alır oturursunuz"
dedi. Altun ormanında oturduk. Üç çaşıt geldi. Sözleri bir: "Kağan ordu
çıkardı. On Ok ordusu eksiksiz çıktı" der(ler). "Yarış ovasında
buluşalım" demişler. O sözü işitince Kağan'a o söz(ler)i ilettim.
Kağan'dan (bu) söze karşılık geldi. "Oturun" diye demiş. "Öncüyü,
gözcüyü iyice vur. Baskın yaptırtma" demiş. Bög (kapağan) Kağan bana
öyle söylemiş. Apa Tarkan'a içre (gizli) söz göndermiş: "Bilge Tonyukuk
korkar, o kendisi o yanılır. Ordu yürütelim derse onamayın". O sözü
işitince ordu yürüttüm. Altun ormanını yol aramadan aştım. İrtiş
ırmağını geçitsiz yerinden geçtik. Gece de gittik. Bolçu'ya tan atmadan
değdik (ulaştık)


2.taş, 1. yüz. (Batı yüzü)Ulak getirdiler. Sözü şöyle: "Yarış ovasında
on tümen er toplandı" der. O sözü işitince beğlerin hepsi "Dönelim, arı
uslu olmak iyidir" dediler. Ben şöyle derim; ben Bilge Tonyukuk: "Altun
ormanını aşıp geldik, İrtiş ırmağını geçip geldik. Gelmiş(ler)i alp
dedi, duymadı. Teñri, Umay, Iduk Yer Su bası verdi beliğ. Niye
kaçıyoruz? Çok diye niye korkuyoruz? Azız diye neden (kendimizi)
aşağılayalım. Akın edelim" dedim. Akın ettik. Yayıldık. İkinci (kez)
çok geldi(ler). Yanar gibi kızıp geldi(ler). Savaştık. Bizim iki üç
katımız artık idi(ler). Tañrı bağışladığı için, çok(turlar) diye biz
korkmadık, savaştık. Tarduş Şadar'a kadar yayıldık. Kağanını tuttuk.
Yabgusunu, şadını orada öldürüldü. Elli kadar er tuttuk. O aynı gece
bodununa bilgi gönderdik. O sözü işitip On Ok beğleri, bodunu hep
geldi, baş eğdi. Gelen beğlerini, bodununu eğitip, düzenlettim. Az bir
bodun kaçmış idi. On Ok ordusunu yolladım. Biz de ordu saldık. Anı'ya
erdik. Yinçü Irmağı'nı geçip Tinsi Oğlu denilen kutsal Ek dağına
erdirdim.

2. taş, 2. yüz. (Güney yüzü)Temirkapı'ya doğru eriştik. Oradan döndük.
İnelkapı'ya, ....up dağa Tezik, Tokursın'(a)? oradan, Yirük'i aşıp
başlayarak Ardak bodunu hep geldi, o gün (içinde) değdi. Türk bodunu
Demirkapı'ya, Tinsi Oğlu Tinsi Oğlu denilen dağa ulaşmışlığı yok imiş.
O yere de ben Bilge Tonyukuk ulaştırdığım için kızıl altun, ak gümüş,
kızıl uduz?, gerit? kazancı uğraştırmadan getirdi.İlteriş Kağan bilgesi
.... 5- İli için Çin ile onyedi (kez) savaştı. Kıtayn ile yedi (kez)
savaştı. Oğuz ile beş (kez) savaştı. Bun(lar)da danışmanı yine ben
kendim idim. Danıştığı yine ben kendim idim. İlteriş Kağan öldü. Türk
Bögi (Kapağan) Kağan'a, Türk Bilge Kağan'a

2. taş, 3. yüz. (Doğu yüzü)Kapağan Kağan yirmiyedi yaşında .... idi.
Kapağan Kağan oturdu. Gece uyumadı, Gündüz oturmadı. Kızıl altun (para)
döktü, ak gümüş (para) döktü. İşi, gücü ona kendim verdim. Uzaklara
öncü(leri) ben gönderdim. Savunmayı, gözleme yerlerini kendim büyüttüm.
Yağıya bağırdığımda, kaçırır idim. Kağanımla (birlikte) savaştık. Teñri
bağışladı(ğı için) bu Türk bodunu'na pusatlı yağıyı yaklaştırtmadım.
Damgalı atı yürüttürmedim. İlteriş Kağan kazanmasaydı ve de ben kendim
kazanmasaydı il yine, budun yine yok olacak idi. Kazandığı için ve de
kendim kazandığım için il yine il, bodun yine bodun oldu. Kendim yaşlı
oldum, ulu oldum. Hangi yerde kağanlı boduna.......... böylesi var ise
ne sıkıntısı var olur imiş........... Türk Bilge Kağan ilinde
yazdırdım. Ben Bilge Tonyukuk.*****

2. taş, 4. yüz. (Kuzey yüzü)İlteriş Kağan kazanmasaydı, yok olsa idi,
ben kendim Bilge Tonyukuk kazanmasaydım, ben yok olsa idim, Kapağan
Kağan'ın Türk Sir bodun'u yerinde boy da, bodun da, kişi de yok olacak
idi. İlteriş Kağan, Bilge Tonyukuk kazandığımız için, Kapağan Kağan'ın
Türk
Sir bodun'unun yürümesi bundandır. Türk Bilge Kağan'ı, Türk Sir bodun'unu, Oğuz bodun'unu besleyip oturuyor.

Kitabeler Korunmalı

Kitabelerde son yıllarda yapılan araştırmalarda büyük bir yıpranma
olduğu gözlemlenmiştir. Nitekim kitabeler bulundukları yerde hiçbir
muhafaza tedbiri olmadan, açık havada bırakıldıkları takdirde,
yıpranmaya devam edecektir. Mevsimler ve gece ile gündüz arasındaki
şiddetli ısı farklılıkları, kum ve kar fırtınaları, ayrıca insanlar ile
hayvanların tahribatı abidelerin ömrünü oldukça azaltmıştır.
Arkeologlar ise Orhun Kitabeleri'nin bir an önce kapalı bir alana
alınması gerektiği görüşünde birleşmektedir. Ancak bölgeye gelen
turistleri göz önünde bulunduran Moğolistan yetkilileri Orhun
Kitabeleri'nin kapalı alana alınması fikrine sıcak bakmamaktadırlar.
Türkiye'nin girişimleri sonucunda son yıllarda Orhun Kitabeleri'ni
koruma altına alan Moğolistan yetkilileri, insanlık tarihinin en
muhteşem kalıntılarının çevre düzenlemesini yapmaya başlamıştır.


Orhun Kitabeleri Restore Ediliyor

Moğolistan Cumhurbaşkanı Natsagin Bagabandi, 1998 yılının Mart ayındaki
Türkiye ziyareti sırasında, Orhun Kitabeleri'nin restorasyonu için
hazırlanan anlaşmaya imza atmıştı. Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay,
geçtiğimiz Temmuz ayında Moğolistan'a giderek "Moğolistan'daki Türk
Anıtları Projesi"ni yerinde inceledi. Restorasyon projesi kapsamında
geçen yıl Moğolistan'a 37 bilim adamı gönderildiğini anımsatan
Abdulhaluk Çay, Orhun Abideleri'ne ilişkin taşların koruma altına
alındığını bildirdi. Bakan Çay şunları kaydetti:"Daha evvel bu taşlar
üzerinde Japonlar çalışmış ve tahribatlar oluşturmuştu. Ekibimiz
tarafından, Japonların yaptığı bu tahribatlarının izalesine çalışıldı
ve büyük ölçüde de bu taşlar tedavi edildi. Daha uzun süre o coğrafyada
varlığını devam ettirecek hale getirildi."Bakan Çay, proje kapsamında
yer alan Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk abidelerinden oluşan
Göktürk Abideleri'nde yürütülen projenin, Türkiye'nin yurt dışında
gerçekleştirmiş olduğu en büyük arkeolojik çalışma olduğunu bildirdi.
Çay, "Proje tamamlandığında Türk tarihinin yeniden yazılacağını
söyleyebilirim" dedi. "Orhun Abideleri" diye tanınan sütun
kitabeler,Türk yazısının en eski örnekleridir.

MOĞOLİSTAN'DA BİLGE KAĞAN'IN HAZİNESİ BULUNDU!

Orhun Kitabeleri'nden sonra, Türk tarihini birinci elden aydınlatacak
en önemli tarihi miras Moğolistan'da gün yüzüne çıkarıldı. "Bilge
Kağan'ın hazinesi" adı verilen, 4.000 parça altın ve gümüş eşya, Bilge
Kağan külliyesinde yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı. Göktürk
hükümdarı Bilge Kağan'a ait olan, 1890'dan bu yana Moğolistan'da
yapılan sayısız kazı ile aranan hazineyi Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı'nın (TİKA) görevlendirdiği Türk arkeologlar buldu.
ABD'den Japonya'ya Rusya'dan Kanada'ya hatta Danimarka'ya kadar pek çok
arkeolog 110 yıldır bu hazinenin peşindeydi.TİKA'dan sorumlu Devlet
Bakanı Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet Çay, Moğolistan'da yürütülen "Türk
Anıtları Projesi" kapsamında çıkarılan ve Bilge Kağan'a ait olduğu
anlaşılan kıymetli eserlerden oluşan toplu hazineyi tanıttı. Bakan Çay,
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nda (TİKA) düzenlediği
basın toplantısında,"'Bilge Kağan Hazinesi"ne ilişkin bilgi verdi.
Projenin 1995'te 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Moğolistan'a
yaptığı resmi ziyaretin ardından hayata geçirildiğini hatırlatan Bakan
Çay, son 2 yılda çalışmaların hız kazandığını ifade etti. Devlet Bakanı
Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet Çay, projede 35 Türk ve 11 Moğol bilim
adamından oluşan 46 kişilik bilim heyetinin görev aldığını
vurgulayarak, çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: "Bölgenin coğrafi
koşulları sebebiyle, özellikle kış ayının erken gelmesi ve uzun
sürmesi, kazıların genellikle Temmuz ve Ağustos ayına sirayet etmesine
sebebiyet verdi. O bakımdan, kazılarımızı mecburen bu 2 ay içerisinde
yapmak zorundaydık. Bilge Kağan ve Kül Tigin Anıtı'nın bulunduğu
bölgede 9 tane daha anonim mezar vardır. Bu anonim mezarların ancak
birisinde kazı yapabildik. Tonyukuk'un mezarının bulunduğu bölgede ise
1 tane anonim mezar vardır. Baklava dilimi şeklindeki mezar taşlarının
olduğu bu bölgede, inşaallah gelecek sene de kazıya devam edilecektir.
Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarındaki kazılarda önceliği Bilge Kağan'a
verdik. Bu, gelecek sene bitecektir ve Kül Tigin'e başlanacaktır. Bilge
Kağan'ın parçalanmış olan üç parçalı kitabesi kazı ekibimiz tarafından
birleştirilmiştir. 735 tarihinde dikilen bu anıtı bu sene itibarıyla
tekrar diktik ve açılışını yaptık" dedi.
Ağustos 2001'de başlayan kazılarda ortaya çıkarılan 2 bin 800 parça
civarında gümüş ve altın eşyanın bir sandık içinde bulunduğunu kaydeden
Bakan Çay, "Bölgeden en son ulaşan bilgi, bunların tamamının 4 bin
parça olduğu şeklindedir, çalışmalarımız halen devam ediyor" dedi
Duygusuzifade
Duygusuzifade
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 2459
Kayıt tarihi : 27/06/09
Nerden : Counter Strike
Yaş : 29
Cinsiyet : Erkek

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz