Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dogru yazma sanatı

Aşağa gitmek

Dogru yazma sanatı Empty Dogru yazma sanatı

Mesaj tarafından Duygusuzifade Ptsi Eyl. 28, 2009 7:05 pm

DOĞRU YAZMAK


Nasıl yazacağım?
Yazmaya başlarken bunu sorarız kendi kendimize. Çok basit kurallar, iyi
yazmanızı sağlar. En azından yazdıklarınızın iyi görünmesini, iyi
okunmasını sağlar. Bu iyi okunma ve görünme, kuşkusuz içerikle ilgili
değil. Burada kastedilen biçimsellik. Yazarken biçimle ilgili uymamız
gereken belli başlı bazı kurallar var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

BUNLARI YAPIN

• Mutlaka sık sık paragraf yapın. Paragrafsız bir yazı upuzun ve
ürkütücü bir duvara benzer. Böyle bir duvarı kimse görmek istemez.
Yazınızı da kimse okumak istemez.
• Her noktalama işaretinden sonra, (yani virgül, nokta, üst üste iki
nokta, soru ve ünlem işaretleri gibi) bir boşluk (yani espas) bırakın.
Bunu yapmazsanız cümleleriniz ve sözcükleriniz karmakarışık bir koyun
sürüsüne benzer. Hiç birini diğerinden ayıramazsınız.
• Ne kadar sade yazarsanız o kadar güzel görüneceğinden emin olun. Yani
mümkün olduğu kadar az noktalama işareti kullanın. Gereksiz
tırnaklardan, parantezlerden, çizgilerden, şapkalardan kaçının.
Noktalama işaretlerini sadece gerektiğinde ve zorunlu olduğunuzda
kullanın ki onların da kıymeti bilinsin.
• İmla kurallarına mutlaka uyun. O kurallar dilin birliğini ve düzenini
sağlar. Yazdıklarınızın okuyan herkes tarafından anlaşılmasını sağlar.
Bilmediğiniz bir imla kuralı olursa diye, yanınızda bir "imla kılavuzu"
bulundurmanız sizi küçük düşürmez.
• Kısa cümleler okunma açısından büyük avantaj sağlar. Tamam, uzun
cümleler kurup ne kadar usta yazar olduğunuzu göstermek
isteyebilirsiniz. Ama art arda sıralanmış onlarca sözcüğün insan
beynine anlamlı bir mesaj göndermesi, birkaç sözcüğün göndermesinden
daha zordur.
• Artık çoğumuz bilgisayarlarda, klavyeleri kullanarak yazıyoruz. Yazı
büyüklüğünüzün (yani punto) ve yazı karakterinizin (yani font),
kullandığınız dile uygun olmasına özen gösterin. Çok küçük de
olmasınlar, çok büyük de. Unutmayın yazınız binlerce bilgisayarda
açılacak. Her yerde aynı düzenlilikte görünmesi, sık kullanılan yazı
tipleri (font) ve normal ölçülerde bir punto seçmenizle mümkün
olabilir.
• Boşluklar çok önemlidir. Yukarıda her noktalama işaretinden sonra
boşluk bırakmanız önerildi. Yazınızın bütününün biçimsel olarak sıcak
görünmesi için, yanlardan, alt ve üstten de uygun boşluklar
bırakmalısınız. Derli toplu bir görüntü, karmaşa karşısından her zaman
avantajlıdır.
• Yazıda bazı durumlarda başlık (yani belirleyici, vurgulayıcı sözcük
ya da sözcükler) kullanırız. Bunların dikkat çekmesi için yazının
bütününden farklı bir font ve punto ile yazılmaları gerekir.

DOĞRU SÖZCÜKLER
• İmla kurallarına mutlaka uymalısınız. Türkçe’de bazı sözcükler
söylenişlerindeki kolaylık ve alışkanlığın yazı diline de yansıması
sonucu yanlış yazılıyor. Bunları yaparsanız, yazınızı okuyan sizin için
“acemi” diye düşünür. “Acemi” bir yazar olarak adlandırılmamak için şu
sözcüklerin yazılışına mutlaka dikkat edin:
• Yanlız değil yalnız yazmalısınız
• Yalnış değil yanlış yazmalısınız
• Çünki değil çünkü yazmalısınız
• Herkez değil herkes yazmalısınız
• Kurdela değil kurdele yazmalısınız
• Meyva değil meyve yazmalısınız
• Makina değil makine yazmalısınız
• Sarımsak değil sarmısak yazmalısınız (Kaynak TDK Türkçe Sözlük)
• Fasulya değil fasulye yazmalısınız
• Ambülans değil ambulans yazmalısınız
• Akedemi değil akademi yazmalısınız
• Deklerasyon değil deklarasyon
• Papuç değil pabuç yazmalısınız
• Otobos değil otobüs yazmalısınız
• Orjinal değil orijinal yazmalısınız
• Konservatuar değil konservatuvar yazmalısınız
• Alimünyum ya da aliminyum değil alüminyum yazmalısınız
• Sovan değil soğan yazmalısınız
• Kapora değil kaparo yazmalısınız
• Prosedir değil prosedür yazmalısınız
• traş ve heykeltraş değil tıraş ve heykeltıraş yazmalısınız
• dokuman değil doküman yazmalısınız
• Labaratuvar veya labaratuar değil laboratuvar yazmalısınız
• Acenta değil acente yazmalısınız


ESPAS
• İmla kurallarımızın en çok ihlal edilenlerinden ya da yanlış
kullanılanlarından biri ayrı yazılması gereken eklerin bir türlü
yazılmamasıdır. Dahi (üsteleme) anlamına gelen de’ler, da’lar ve ki’ler
kullanıldıkları sözcükten bir boşlukla (espas) ayrılır. Yani “Ben de
geleceğim” yazmalısınız. “Bende geleceğim” yazarsanız yanlış olur. “Ben
de” deki bu de eki dahi anlamındadır. “Öyle sevdim ki, kimse inanamadı”
yazmalısınız. “Öyle sevdimki kimse inanamadı” yazarsanız yanlış olur.
• Soru ekleri de bağlı oldukları sözcükten bir boşlukla ayrılır. Bu
ekler mi, mı, mu şeklinde olabilir. Yani şöyle: “Ben de geleyim mi?”
Burada “mi” bir soru ekidir. Yapayım mı, seveyim mi... Gibi...

ÜNLÜ VE ÜNSÜZLER
• Türkçe’de bazı harflere ünlü, bazılarına ünsüz denir. Sesli ve sessiz
harfler tanımı da kullanılır. Sesli harfler a, e, i, ı, o, ö, u, ü’dür.
Sessiz harfler ise kalan 21 harf. Sessiz harfler kendi aralarında
"sert" ve "yumuşak sessiz" olarak ayrılırlar. f, ç, h, p, k, s, ş, t
sert sessiz harflerdir. Kalan sessizler ise "yumuşak sessiz". Sert
sessizlerle biten sözcüklere bir ek yapılacaksa, bu ek de mutlaka sert
sesiz bir harfle başlamak zorundadır. Örneğin “otobüsdeki” sözcüğü
yanlıştır. Çünkü otobüs'ün son harfi s sert sessizdir. Bu nedenle de
ekinin "te" şeklinde kullanılması gerekir. Yani doğrusu “otobüsteki”.
Peki, sert ve yumuşak sessizleri nasıl ayıracağız? Kullanabileceğiniz
en basit yöntem “FISTIKÇI ŞAHAP” yöntemidir. Bu iki sözcükteki sesli
harfleri çıkarın. Yani I’ları ve A’ları. Kalan harflerin tümü sert
sessizlerdir. Eğer ekleyeceğiniz sözcüğün son harfi fıstıkçışahap’ı
oluşturan sessizler arasında varsa, ek de sert sessizlerden, yani
fıstıkçışahap içindeki harflerden (f. s, t, k, ç, ş, h , p) biri ile
başlamalıdır.

ŞAPKA VE ÜNLEM
• Şapka inceltme ya da uzatma işaretidir. Bazı sesli harflerin üzerine
konur. A, u, i gibi. Amacı, bu harfin uzatılarak ya da iki taneymiş
gibi okunması gerektiğini göstermektir. Yani şapkalı bir a harfi
gördüğünüzde bunu aa gibi okursunuz. Türkçe’ye özellikle Arapça ve
Farsça dillerinden giren sözcüklerdeki anlam karışıklığını önlemek
amacıyla uzatma işareti kullanmak gerekiyor. Hala yazdığınızda bu
sözcüğün babanın kız kardeşini kastettiği anlaşılır. Ama hâlâ
yazarsanız bu devam eden, süregelen, devam etmekte olan anlamındadır.
Aynı şekilde kar yazarsanız, meteorolojik bir olay anlaşılır. Kazanmak,
çoğaltmak, artırmak anlamına gelen kâr’ı kastediyorsanız kâr
yazmalısınız. Uçurum anlamındaki yar ile sevgili anlamındaki yâr’i de
bir şapka ayırır. Genel kural olarak şapka bu üç sözcükte kullanılır.
Çünkü hala ile hâlâ'yı, kar ile kâr'ı, yar ile yâr’i birbirinden
ayırmak gerekir. Ama örneğin reklam yazarken şapkalı da yazsanız,
şapkasız da o sözcüğün reklam olduğu anlaşılır. Yazının sade olması
bakımından gereksiz ve sık şapka kullanılmaması yerindedir. Yazıyı illa
"süslemek" istiyorsanız kullanın.
• Yine yazının sadeliği, kolay okunması bakımından sık sık ünlem
işareti (!) ve soru işareti (?) kullanmak da gereksizdir. Kurduğunuz
cümle zaten bir vurgu içermiyorsa siz sonuna istediğiniz kadar ünlem
işareti koyun istediğiniz etkiyi sağlayamazsınız. Ama yeterli vurgu
varsa, ünlem işareti koymaya bile gerek kalmaz.

ŞU HAİN EKLER
• Özellikle yabancı sözcükler ve kısaltmalara yapılan eklerde hatalı
kullanım çok yaygın. Örneğin IMF kısaltmasına den, ye, nin benzeri
ekler yapıldığında bu kısaltmanın orijinal okunuşuna göre mi, yoksa
Türkçe okunuşuna göre mi ek yapılacağı kestirilemiyor. Doğrusu eki
Türkçe okunuşuna göre yapmak. Yani IMF kısaltmasının son harfi "f"
olduğuna göre yapılacak ekin de bu yumuşak sessiz harfe uygun olması
gerekir. IMF’e (okunuş şekli orijinal ef’ten) yazılışı ya da söylenişi
yanlıştır. Doğrusu IMF’ye (okunuş şekli Türkçe fe) olmalı.

NE ZAMAN AYRI NE ZAMAN BİRLEŞİK ?
• Türkçe’de 1980 döneminde başlayan ayrı mı yazmalı, birleşik mi
yazmalı konusundaki kaos hâlâ sürüyor. Örneğin "karabahtım" mı
yazılmalı, "kara bahtım" mı yazılmalı gibi. Bu tartışmanın temelinde
sözünü ettiğimiz dönemde ülkemizdeki dilbilimciler arasında ortaya
çıkan "öztürkçe", "canlı ya da yaşayan Türkçe" bölünmesi yatıyor.
Öztürkçe’yi savunanlar genellikle birleşik, "yaşayan Türkçe"yi
savunanlar ise ayrı yazımdan yanadır. Genel kural olarak, eğer iki ayrı
sözcük birleşip yeni ve bambaşka anlamlı bir sözcük oluşturuyorsa
birleşik yazılmalıdır. Örneğin, sivrisinek, anamuhalefet, karabasan,
kardelen, tümdengelim, ortaokul, altyapı, üstgeçit, karadelik gibi...

GELİYİM Mİ, GELEYİM Mİ ?
• Sık yapılan yanlışlardan biri de bu. Yani soru eklerindeki ilgeçlerin
(edatların) yanlış kullanımı. Geliyim mi, söyliyeyim mi, ağlıyayım mı,
başlıyayım mı, yatırıyım mı demek ya da yazmak yanlıştır. Doğrusu
geleyim mi, söyleyeyim mi, ağlayayım mı, başlayayım mı, yatırayım mı
olmalı...

ŞİİR VE NOKTALAMA İŞARETLERİ
• Sık yapılan bir başka hata şiirlerde dize sonlarında virgül
kullanılması. Yapısı gereği şiirde bir dize ya bir cümledir ya da alt
dizelerde tamamlanacak olan bir cümlenin parçasıdır. Bir cümle olması
halinde dize sonuna virgül değil nokta konulur. Ki bu da şiirin
görselliği, estetiği ve anlatım kaygısı bakımından illa gerekmez.
Ustaların noktalama işareti kullanmadan yazdığı pek çok güzel şiir
olduğunu hatırlayın. Bir cümlenin parçası olması halinde ise her
dizenin sonuna virgül koymak, bir yandan anlamı karmaşıklaştırır,
söylemi zayıflatır, bir yandan da görselliği içinden çıkılmaz hale
getirir. Eğer şiirde bölünmüş bir cümleden oluşan birden çok dize
varsa, anlamı zayıflatmamak, söylem kaybının önüne geçmek amacıyla
virgül kullanılabilir. Ama "bu dize bitti, cümle bitmedi, alt dize ya
da dizelerde sürüyor" mantığıyla her dize sonuna virgül koyarsanız
estetikten, içerikten ve okuma kolaylığından ödün vermiş olursunuz.

BOL NOKTA BOL HATA
• Türkçe imla kılavuzunda "yan yana iki nokta" şeklinde bir noktalama
işareti yok. Ama "yan yana üç nokta" Türkçe imlasında yer alan bir
noktalama işareti. Bunu unutmayın. Milli edebiyat akımının ilk
dönemlerinde Latin alfabesine geçişin karmaşası içinde kimi yazarların
kullandığı "yan yana iki nokta" yanlışı kısa sürede düzeltildi. Çoğu
zaman düzyazıda, özellikle şiirde yapılan bir başka nokta hatası "yan
yana üçten çok nokta" ya da "sıralı nokta" koymak. "Sıralı noktalar",
kural olarak, bir metinde "bilerek ya da eksik bilgilenme nedeniyle"
atlanan veya çıkarılan bölümleri belirtmekte kullanılır. Ya da bir
yazının içine herhangi bir metinden bir bölüm alındığında, alınan bölüm
metnin başından değil başka bir yerinden başlıyorsa, bunu belirtmek
için "sıralı nokta" kullanılır. Siz, şiir ya da düzyazınızdaki
cümlelerin sonuna "anlamı ve söylemi güçlendirme" kaygısıyla "üçten
fazla" noktayı sıralarsanız, ortaya çıkan anlam budur: Yani kastınızdan
çok uzak ve tümüyle yanlış bir anlam.

NİDÂ'YI NÂDİM ETMEYİN
• Nidâ, bildiğiniz gibi, ünlem işareti. Cümlelerin sonlarında korku,
şaşkınlık, hayret, üzüntü benzeri güçlü duyguları belirtmek için
konulur. Bağırma, haykırma, isyan etme, zafer düzeyindeki bir sevinci
belirtme gibi güçlü duguysallık ve şiddet içeriği bulunan cümleler de
ünlem işaretiyle bitirilir. Bilinmeyen, belirlenemeyen, anlam
verilemeyen durumların ifade edildiği cümlelerin sonuna bunu vurgulamak
amacıyla yine ünlem işareti konulur.
• Sık yapılan bir hata, ya da yanlış anlama nedeniyle başvurulan bir
yöntem, bu tür cümlelerde güya anlamı güçlendirmek, vurguyu artırmak
amacıyla art arda ünlem işaretinin kullanılması. Oysa art arda iki ya
da üç ya da dört ya da daha fazla ünlem işareti Türkçe'nin noktalama
işaretleri arasında yer almaz. Ünlem işareti bir kez kullanılır ve
istenilen vurguyu yapar. Eğer cümleniz zaten doğuştan vurgusuzsa sizin
art arda ünlem işareti koymanız onu ne güçlendirir ne de kurtarır. Olsa
olsa zayıflığını iyice ortaya çıkarır. Bir yandan da bu kadar kalabalık
"nidâ" bir "nidâ"yı "nâdim" eder. Yani üzer.
Alıntıdır.
Duygusuzifade
Duygusuzifade
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 2459
Kayıt tarihi : 27/06/09
Nerden : Counter Strike
Yaş : 29
Cinsiyet : Erkek

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz