III.Gıyâseddin Keyhüsrev -
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
III.Gıyâseddin Keyhüsrev -
III. GIYÂSEDDIN KEYHÜSREV (1266-1284)
Kiliç Arslan'in bu feci akibeti üzerine 6-10 yaslarinda bulunan oglu Giyaseddin Keyhüsrev tahta çikarildi. Kadi Nureddin ile Üstadü'd-Dâr Eminüddin Isfahanî onun egitimiyle görevlendirildi. Muineddin Pervâne emîr olarak devletin önemli makamlarina kendi adamlarini getirmisti. Ancak vezir Fahreddin Ali (Sahib Ata) makamini muhafaza ediyordu. Bir müddet sonra Pervâne'nin adamlari onu da gözden düsürmek için çalismaya basladlar. Kirim'da yasayan Izzeddin Keykâvus'un Fahreddin Ali'ye yazdigi mektup vezirin aleyhine bir koz olarak kullanildi. Izzeddin Keykâvus Sugdak'tan gönderdigi mektubunda gurbet hayatinin sikintilarindan ve vatan hasretinden bahsediyor ve yardim istiyordu. Fahreddin Ali de bu mektubu Muineddin'e göstererek fikrini sormus, Muineddin, Irak Selçuklu sultani Tugrul'un da son günlerinde Ahlat Sah'a bir mektup gönderip yardim istedigini ancak onun cimrilik edip göndermedigini, kendisine yazilmis olsa böyle bir yardimda bulunmaktan çekinmeyecegini ifade etmisti. Fahreddin Ali de bu görüsmeden sonra Izzeddin Keykâvus'a bir miktar yardim göndermisti (1271).
Muîneddin Pervane vezirin bu iyi niyetli davranisini onun aleyhinde çalismak için bir firsat kabul etti. Önce oglu Taceddin Hüseyin'i bir ziyafette tevkif ettirdi. Daha sonra da vezir Fahreddin Ali'yi eski sultan Izzeddin Keykavus ile isbirligi yapmakla suçlayarak onu da Emîr-i dâd Eminüddin'in evinde tutuklatdi. Vezir, Muineddin Pervane'ye "Izzeddin Keykâvus bütün ülkenin hükümdari ve ikimizin de efendisiydi. Bana bir mektup yazarak durumunu bildirdi. Ben de seni haberdar ederek ona bir miktar yardimda bulundum. Bütün suçum bundan ibarettir" dediyse de hapsedilmekten kurtulamadi. Vezirin küçük oglu bir firsatini bulup Tebriz'e kaçti ve durumu Abaka Han'a anlatti ve getirdigi yarlig ile babasini kurtardi.
Muineddin Pervane damadi Erzincanli Mecdeddin Mehmed'i vezir tayin ettigi gibi diger makamlara da atamalar yapti. Eski vezir Fahreddin Ali 1274'te hapishaneden çikinca bazi hayir müesseseleri ve vakiflarla mesgul oldu. Fakat aleyhindeki dedikodularin ardi arkasi kesilmeyince Tebriz'e gidip durumu Abaka Han'a arzetmek zorunda kaldi. Izzeddin Keykâvus ile iliskilerinin sadece insanî düsüncelerden ileri geldigini ve siyasî hiçbir maksadi olmadigini ispat etti. Neticede kendisi vezirlik makamina iade edildigi gibi ogullarini da subasi olarak çesitli vilayetlere tayin ettirdi. Bunun karsiliginda Abaka Han'a her yil 2000 balis (bir bâlis gümüs 75 dinar karsiligindaydi) para, Anadolu'dan Mogollara gönderilecekti. Vergi ve hediyeleri tasimak için de 700 at tahsisi kararlastirilmisti.
Fahreddin Ali Anadolu Selçuklu Devleti'ne büyük hizmetlerde bulunmus bir devlet adami idi. Yaptirdigi hayir müesseseseleriyle o sadece Türkiye'de degil bütün Islâm dünyasinda da hakli bir söhrete kavusmustu. Özellikle, Konya, kayseri ve Sivas'ta olmak üzere insa ettirdigi ve vakfeyledigi cami, medrese, kervansaray ve zaviyeler birer sanat eseri olarak günümüze kadar gelebilmistir. Bundan dolayi Ebu'l-Hayrat lâkabiyla taninmis ve Sahib Ata olarak meshur olmustur. Evladlari ve ahfadi Sahib Ata ogullari adiyla Afyon Karahisar'da hüküm sürmüslerdir.
Fahreddin Ali'nin Abaka Han nezdinde kazandigi itibar Muineddin Pervane'ye duyulan itimadin sarsilmasina sebep oldu. Pervane devlet içinde mutlak otorite tesis etmek maksadiyle Mogollara yaranmaya çalisirken rakip gördügü ve ortadan kaldirmak istedigi devlet adamlarini çogu zaman Memlûk sultani Baybars ve eski Selçuklu hükümdari Izzeddin Keykâvus ile isbirligi yapmakla suçlardi. Ancak, Mogollar artik kendisi hakkinda tereddütler beslemeye baslayinca bu defa Baybars'a gizlice mektup gönderip Mogollari Anadolu'dan çikarmak için onunla isbirligine hazir oldugunu bildiriyordu. Fakat Abaka Han, Pervane'nin istegine uyarak Acay ve Samagar Noyan'lari Anadolu'dan geri çekince Baybars ile giristigi temaslari kesti.
Abaka Han bu anlasmazliklari görüsmek üzere Muineddin Pervane ile birlikte Mogol kumandanlarini da huzuruna çagirdi. Ayrica ogluyla evlendirmek üzere Kiliç Arslan'in kizi Selçukî Hatun'u da getirmelerini istedi. Bu emir üzerine gelin alayiyla beraber Tebriz'e giden Pervane Abaka Han'in huzuruna çikarak ona sadakatini arzetti ve bazi noyanlarin zulümlerinden halkin sikayetçi oldugunu söyledi. Abaka eski noyanlari çekip Toku Noyan baskanliginda bir grubu Anadolu'ya gönderdi ve bütün Selçuklu beylerinin Toku Noyan'in emrinde oldugunu söyledi.
Muineddin Pervane'nin Tebriz'e gittigi tarihlerde vuku bulan en önemli olay Hatirogullarinin Mogollara karsi cihad bayragini açmalari ve Memlûk sultani Baybars'a haber gönderip onu Anadolu'ya davet etmeleriydi. Hatiroglu Serefeddin 1276'da Kayseri'ye vardi, orada ileri gelen Türk beyleriyle görüsüp onlari Mogollara karsi harekete geçmeye zorladi ve Baybars'in yetismekte oldugunu haber verdi. Sultan Giyaseddin Keyhüsrev ile bazi Selçuklu emirlerini de Nigde'ye götürdü. Bütün vilâyetlere fetihnâmeler gönderen Hatiroglu Serefeddin, Sultan Giyaseddin ile birlikte Islâm mücahidi Baybars'i karsilamak için yola koyulduklarini, Memlûk askerlerinin Elbistan'da karsilastiklari Tatarlari bozguna ugrattiklarini bildiriyordu.
Öte yandan Muineddin Pervane ile Toku Noyan yanindaki beylerle 1276 güz mevsiminde Anadolu'ya döndüler. Sivas'tan Kayseri-Haleb kervan yolu üzerindeki Yabanlu pazarina oradan da Elbistan ve Nigde'ye geçtiler. Hatiroglu Serefeddin 4000 kisilik bir kuvvetle bunlarin üzerine yürümek istediyse de arkadaslari onu vazgeçirdiler. Ulukisla kalesine siginan Serefeddin yakalanip Pervane'ye gönderildi. Mogol beyleri tarafindan yargilanarak idam edildi.
Seyfeddin Toruntay ise Mogol beylerine pek çok hediye takdim ederek öldürülmekten kurtuldu. Fakat isyanda önemli rol oynayan Emîr-i Sikâs kilavuzoglu Seyfeddin, Alemüddin Sencer ve daha birçok Türkmen beyi idama mahkûm edildi. Bu isyandan sonra Mogollarin artik Selçuklu Türklerine güveni kalmadi. Onlarin kendilerine karsi müslüman Memlûklerle isbirligi yapacaklarina kesin olarak inaniyorlardi. Bundan dolayi noyanlar Selçuklu kumandan ve devlet adamlarini kontrol altinda tutmak için 1276-1277 kis aylarini Anadolu'da geçirdiler.
Kiliç Arslan'in bu feci akibeti üzerine 6-10 yaslarinda bulunan oglu Giyaseddin Keyhüsrev tahta çikarildi. Kadi Nureddin ile Üstadü'd-Dâr Eminüddin Isfahanî onun egitimiyle görevlendirildi. Muineddin Pervâne emîr olarak devletin önemli makamlarina kendi adamlarini getirmisti. Ancak vezir Fahreddin Ali (Sahib Ata) makamini muhafaza ediyordu. Bir müddet sonra Pervâne'nin adamlari onu da gözden düsürmek için çalismaya basladlar. Kirim'da yasayan Izzeddin Keykâvus'un Fahreddin Ali'ye yazdigi mektup vezirin aleyhine bir koz olarak kullanildi. Izzeddin Keykâvus Sugdak'tan gönderdigi mektubunda gurbet hayatinin sikintilarindan ve vatan hasretinden bahsediyor ve yardim istiyordu. Fahreddin Ali de bu mektubu Muineddin'e göstererek fikrini sormus, Muineddin, Irak Selçuklu sultani Tugrul'un da son günlerinde Ahlat Sah'a bir mektup gönderip yardim istedigini ancak onun cimrilik edip göndermedigini, kendisine yazilmis olsa böyle bir yardimda bulunmaktan çekinmeyecegini ifade etmisti. Fahreddin Ali de bu görüsmeden sonra Izzeddin Keykâvus'a bir miktar yardim göndermisti (1271).
Muîneddin Pervane vezirin bu iyi niyetli davranisini onun aleyhinde çalismak için bir firsat kabul etti. Önce oglu Taceddin Hüseyin'i bir ziyafette tevkif ettirdi. Daha sonra da vezir Fahreddin Ali'yi eski sultan Izzeddin Keykavus ile isbirligi yapmakla suçlayarak onu da Emîr-i dâd Eminüddin'in evinde tutuklatdi. Vezir, Muineddin Pervane'ye "Izzeddin Keykâvus bütün ülkenin hükümdari ve ikimizin de efendisiydi. Bana bir mektup yazarak durumunu bildirdi. Ben de seni haberdar ederek ona bir miktar yardimda bulundum. Bütün suçum bundan ibarettir" dediyse de hapsedilmekten kurtulamadi. Vezirin küçük oglu bir firsatini bulup Tebriz'e kaçti ve durumu Abaka Han'a anlatti ve getirdigi yarlig ile babasini kurtardi.
Muineddin Pervane damadi Erzincanli Mecdeddin Mehmed'i vezir tayin ettigi gibi diger makamlara da atamalar yapti. Eski vezir Fahreddin Ali 1274'te hapishaneden çikinca bazi hayir müesseseleri ve vakiflarla mesgul oldu. Fakat aleyhindeki dedikodularin ardi arkasi kesilmeyince Tebriz'e gidip durumu Abaka Han'a arzetmek zorunda kaldi. Izzeddin Keykâvus ile iliskilerinin sadece insanî düsüncelerden ileri geldigini ve siyasî hiçbir maksadi olmadigini ispat etti. Neticede kendisi vezirlik makamina iade edildigi gibi ogullarini da subasi olarak çesitli vilayetlere tayin ettirdi. Bunun karsiliginda Abaka Han'a her yil 2000 balis (bir bâlis gümüs 75 dinar karsiligindaydi) para, Anadolu'dan Mogollara gönderilecekti. Vergi ve hediyeleri tasimak için de 700 at tahsisi kararlastirilmisti.
Fahreddin Ali Anadolu Selçuklu Devleti'ne büyük hizmetlerde bulunmus bir devlet adami idi. Yaptirdigi hayir müesseseseleriyle o sadece Türkiye'de degil bütün Islâm dünyasinda da hakli bir söhrete kavusmustu. Özellikle, Konya, kayseri ve Sivas'ta olmak üzere insa ettirdigi ve vakfeyledigi cami, medrese, kervansaray ve zaviyeler birer sanat eseri olarak günümüze kadar gelebilmistir. Bundan dolayi Ebu'l-Hayrat lâkabiyla taninmis ve Sahib Ata olarak meshur olmustur. Evladlari ve ahfadi Sahib Ata ogullari adiyla Afyon Karahisar'da hüküm sürmüslerdir.
Fahreddin Ali'nin Abaka Han nezdinde kazandigi itibar Muineddin Pervane'ye duyulan itimadin sarsilmasina sebep oldu. Pervane devlet içinde mutlak otorite tesis etmek maksadiyle Mogollara yaranmaya çalisirken rakip gördügü ve ortadan kaldirmak istedigi devlet adamlarini çogu zaman Memlûk sultani Baybars ve eski Selçuklu hükümdari Izzeddin Keykâvus ile isbirligi yapmakla suçlardi. Ancak, Mogollar artik kendisi hakkinda tereddütler beslemeye baslayinca bu defa Baybars'a gizlice mektup gönderip Mogollari Anadolu'dan çikarmak için onunla isbirligine hazir oldugunu bildiriyordu. Fakat Abaka Han, Pervane'nin istegine uyarak Acay ve Samagar Noyan'lari Anadolu'dan geri çekince Baybars ile giristigi temaslari kesti.
Abaka Han bu anlasmazliklari görüsmek üzere Muineddin Pervane ile birlikte Mogol kumandanlarini da huzuruna çagirdi. Ayrica ogluyla evlendirmek üzere Kiliç Arslan'in kizi Selçukî Hatun'u da getirmelerini istedi. Bu emir üzerine gelin alayiyla beraber Tebriz'e giden Pervane Abaka Han'in huzuruna çikarak ona sadakatini arzetti ve bazi noyanlarin zulümlerinden halkin sikayetçi oldugunu söyledi. Abaka eski noyanlari çekip Toku Noyan baskanliginda bir grubu Anadolu'ya gönderdi ve bütün Selçuklu beylerinin Toku Noyan'in emrinde oldugunu söyledi.
Muineddin Pervane'nin Tebriz'e gittigi tarihlerde vuku bulan en önemli olay Hatirogullarinin Mogollara karsi cihad bayragini açmalari ve Memlûk sultani Baybars'a haber gönderip onu Anadolu'ya davet etmeleriydi. Hatiroglu Serefeddin 1276'da Kayseri'ye vardi, orada ileri gelen Türk beyleriyle görüsüp onlari Mogollara karsi harekete geçmeye zorladi ve Baybars'in yetismekte oldugunu haber verdi. Sultan Giyaseddin Keyhüsrev ile bazi Selçuklu emirlerini de Nigde'ye götürdü. Bütün vilâyetlere fetihnâmeler gönderen Hatiroglu Serefeddin, Sultan Giyaseddin ile birlikte Islâm mücahidi Baybars'i karsilamak için yola koyulduklarini, Memlûk askerlerinin Elbistan'da karsilastiklari Tatarlari bozguna ugrattiklarini bildiriyordu.
Öte yandan Muineddin Pervane ile Toku Noyan yanindaki beylerle 1276 güz mevsiminde Anadolu'ya döndüler. Sivas'tan Kayseri-Haleb kervan yolu üzerindeki Yabanlu pazarina oradan da Elbistan ve Nigde'ye geçtiler. Hatiroglu Serefeddin 4000 kisilik bir kuvvetle bunlarin üzerine yürümek istediyse de arkadaslari onu vazgeçirdiler. Ulukisla kalesine siginan Serefeddin yakalanip Pervane'ye gönderildi. Mogol beyleri tarafindan yargilanarak idam edildi.
Seyfeddin Toruntay ise Mogol beylerine pek çok hediye takdim ederek öldürülmekten kurtuldu. Fakat isyanda önemli rol oynayan Emîr-i Sikâs kilavuzoglu Seyfeddin, Alemüddin Sencer ve daha birçok Türkmen beyi idama mahkûm edildi. Bu isyandan sonra Mogollarin artik Selçuklu Türklerine güveni kalmadi. Onlarin kendilerine karsi müslüman Memlûklerle isbirligi yapacaklarina kesin olarak inaniyorlardi. Bundan dolayi noyanlar Selçuklu kumandan ve devlet adamlarini kontrol altinda tutmak için 1276-1277 kis aylarini Anadolu'da geçirdiler.
Geri: III.Gıyâseddin Keyhüsrev -
BAYBARS'IN KAYSERI SEFERI
Memlûk sultani Baybars Mogollarin giderek artan zulüm ve baskilarindan rahatsiz olan Selçuklu kumandan ve devlet adamlarindan özellikle Pervane'den aldigi davet mektubu üzerine Mogollara karsi bir sefer tertiplemek ihtiyacini hissetti. Çünkü müslüman Anadolu halkindan gelen yardim istekleri onun adeta bir kurtarici gibi beklendigini açikça ortaya koyuyordu. Bu davet Mogollar karsisinda kazandigi zaferlerle bir Islâm müceddidi olarak kabul edilen Baybars ile cihan hakimiyeti pesinde kosan Ilhanli hükümdari Abaka Han'i karsi karsiya getiriyordu. Abaka Han 1269 (667) tarihli mektubunda "Sen Sivas'ta satin alinmis bir kölesin. Nasil benim gibi bir dünya hükümdarina karsi çikabilirsin" diye hakaretler yagdirdigi Memlûk sultani Baybars'in Aynicâlut'ta Mogollari ilk defa bozguna ugratan kumandan oldugunu unutmus görünüyordu. Sultan Baybars Mogollarla Anadolu'da tekrar hesaplasmak istiyordu. Ancak ülkesinden çok uzak bir mesafede onlarla savasa girebilmesi için Selçuklularin destek ve yardimina muhtaçti. Bu bakimdan ancak Muîneddin Pervâne ile gizlice anlastiktan sonra yola çikti ve Haleb'de ordusunu topladi. 1277 yili Nisan ayinda (675 Zilkade) Antep'e ulasti. Buradan tarihi kervan yolunu takip ederek Göynük ve Göksu üzerinden Akça Derbend'e kadar geldi. Bölgedeki Ermeniler Memlûk ordusunun yaklasmakta oldugunu Toku ve Tudavun adli noyanlara bildirdi. Bunun üzerine Muineddin Pervane'nin emrindeki Selçuklu ordusuyla Mogol askerleri Kayseri'de toplanarak yola çiktilar. Nigde'de beklemekte olan Mogol birlikleri de onlarla ayni istikamette harekete geçti. Memlûk öncü kuvvetleri kumandani Sungur, 3000 kisilik Mogol öncü birligini maglup edip esir aldi. Daha sonra taraflar Elbistan ovasinda karsi karsiya geldiler. Mogollar Anadolu askerlerinin Memlûklere iltihak etmesinden endise ettigi için onlari kenarda tutup Ermeni ve Gürcüleri ileri hatta sevkediyorlardi. Çok çetin geçen savas Mogol ordusunun yenilgisiyle sonuçlandi. Yaklasik 700 Mogol askeri öldürüldü. Selçuklu ordusuna mensup bazi askerler Memlûk saflarina geçtiler. Pervane'nin oglu Muhezebüddin Ali, damadi Mecdeddin Muhammed'in kardesi Kutbeddin Mahmud, Sivas subasisi Sungurca, Emir-i dâd Seyfeddin, Ârizu'l-Ceys Kemaleddin, Müsrif Zahireddin, baskadi Hüsameddin, Malatya hekimi Residüddin'in ogullari ve daha birçok devlet adami ve kumandan Mogollara karsi duyduklari nefretle müslüman Mem-lûk ordusuna katilmislardi. Memlûk kuvvetlerinin zafer kazanmasi üzerine Muineddin Pervâne Kayseri'ye kaçti (12 Zilhicce 675/12 Temmuz 1277). Burada Mogollar'in kendilerinden intikam alacaklari endisesiyle Giyaseddin Keyhüsrev, vezir Fahreddin Ali, Atabeg Mecdeddin Muhammed, Müstevfi Celâleddin Mahmud ve diger devlet adamlarini Tokat'a götürdü.
Memlûk sultani Baybars kazanilan zaferden sonra öncü birlikleri kumandani olan Sungur el-Eskar'i Mogol askerlerini takip etmekle görevlendirdi. Kayseri halkina eman verdigini bildirdi ve askerlerin para karsiliginda alis veris yapabilmeleri için çarsi ve pazar yerlerinin açik bulundurulmasini istedi. Baybars yol boyunca halkin coskun sevinç gösterileriyle karsilandi. Kayseri sehrinin ileri gelenleri, âlimleri, tüccarlari ve halki da onu tekbir sesleriyle karsladilar. Sultan cuma günü, basinda çetr oldugu halde sehre girdi ve Selçuklu tahtina oturdu. Kadilar, sûfiler ve beyler huzura çikip tahti öptüler. Sultan burada cuma namazini kildi. Adina hutbe okundu ve para basildi.
Sultan Baybars Kayseri'de bulundugu sirada Karamanoglu Mehmed Bey de itaat arzetti. Sultan da Ermenek ve Larende (Karaman)'den sahile kadar uzanan topraklari Karamanogullarina verdi. Muineddin Pervane de Sultana elçi gönderip itaatini bildirdi. Bunun üzerine Baybars da onu Kayseri'ye davet ederek makaminin basina geçmesini istedi. Fakat Pervane durumdan emin olmadigi için hem Abaka Han'a hem de Sultan Baybars'a baglilik göstermeye çalisiyordu. Sultan Selçuklu devlet adamlarinda Mogollarla ugrasacak cesaret göremedigi için Kayseri'de uzun süre kalmanin halk ve askerleri açisindan doguracagi tehlikeleri düsünerek yaklasik 10 gün sonra sehri terketmeye karar verdi. Seyfeddin Çalis'i Kayseri valisi tayin ettikten sonra da buradan ayrildi. Bu sirada Giyaseddin Keyhüsrev ile Pervane kendisine elçi göndererek bir süre daha kalmasini istediler, ancak sultan samimiyetsizliklerini gördügü için elçiyi azarladi ve Pervane'ye "Anadolu'yu ve yollarini ögrendik. Biz buraya Selçuklu tahtini ele geçirmek niyetiyle gelmedik. Tahtimiz ve Kudüs'ün fethi bize yeter" diye haber gönderip üzüntü ve öfkesini ifade ettikten sonra savasa katilan Selçuklu beylerini de yanina alarak Kizilsu, Karacahisar, Yabanlu pazari, Elbistan, Akçaderbend, Göksu, Göynük ve Maras yoluyla Haleb'e gitti. Sultan Baybars'in Anadolu halkinin Mogol zulmünden kurtulmasi için büyük bir firsat olan bu seferinden de Muineddin Pervane'nin kararsiz tutumu yüzünden netice alinamamis ve Mogol zulüm ve tahakkümü devam etmistir.
ABAKA HAN'IN ANADOLU SEFERI
Sultan Baybars'in Mogollar karsisinda kazanmis oldugu basari Anadolu halkini büyük bir sevince bogmustu. Ancak Mogollarin ugradigi bozgundan Muineddin Pervane'nin gönderdigi Seyfeddin Erbegi adli elçi vasitasiyla haberdar olan Abaka Han derhal büyük bir orduyla harekete geçti ve Erzincan-Divrigi yoluyla Elbistan'a ulasti. Muineddin Pervane de III. Giyaseddin Keyhüsrev ve vezir Fahreddin Ali ile birlikte Abaka Han'in yanina gitti. Savas meydanini gezen ve Mogol kumandan ve askerlerinin cesetlerini gören Abaka Han çok üzüldü. Ölüler arasinda Selçuklu kumandan ve askerlerinin olmadigini farkedince öfkelendi ve Memlûk sultaniyla isbirligi yaptigini söyleyerek Muineddin Pervane'yi azarladi. O her ne kadar Mem-lûk sultaninin gelisinden kesinlikle haberi olmadigini söyledi ise de o sirada orada bulunan Emir Izzeddin Aybeg onu yalanlayarak Sultan Baybars ile sürekli haberlestigini ve Anadolu'ya gelmesi için tesvik ettigini söyledi.
Abaka Han bütün öfke ve gazabina ragmen Suriye'de bulunan Sultan Baybars'a karsi bir sefere çikmaya cesaret edemedi ve bir mektup göndererek hakaretlerde bulundu. Daha sonra Elbistan'dan Kayseri'ye hareket etti ve sehrin yagmalanmasini ve halkin kiliçtan geçirilmesini emretti. Bunun üzerine sehrin âlim ve büyükleri Abaka Han'i ziyaret ederek halkin itaatkâr oldugunu ve bu olayda hiç bir günahi bulunmadigini söylediler ve ancak bu yalvarip yakarmalar sayesinde onu umumî bir katliamdan vazgeçirdiler. Fakat yine de sehir yagmalandi ve Kadi Celâleddin Habib ve diger bazi ileri gelen kisiler sehit edildiler.
Abaka Han Kongurtay Noyan'i Anadolu'nun idaresiyle görevlendirip Azerbaycan'a döndü. Muineddin Pervane ile vezir Fahreddin Ali'yi de yaninda götürdü. Yol boyunca ugradigi bütün sehir ve kasabalarin yagma edilmesini ve Türkmenlerin öldürülmesini emretti. Veziri Semseddin Cüveynî ona halkin günahsiz oldugunu söyleyip sefaatte bulunduysa da binlerce müslümanin öldürülmesine mani olamadi. Binlerce esirle beraber Bayburt'a vardigi sirada yasli bir zat "Ey yeryüzünün sultani! Düsman senin ülkene girdi fakat tebeana dokunmadi. Sen ise düsmanina karsi harekete geçtigin halde tebeayi esir aldin ve öldürdün. Acaba senden önce hangi hükümdar böyle bir harekette bulunmustur?" diyerek Abaka Han'i zor durumda birakmis, neticede yüzbinlerce esirin serbest birakilmasina vesile olmustur.
Abaka Han dönüste Muineddin Pervane'nin mallarinin müsadere edilmesini ve Sebinkarahisar gibi iktalarinin da geri alinmasini istedi. Ilhanli hükümdarlarinin yazlik merkezi olan Aladag'a varinca Pervane yargilandi. Öldürülen Toku ile Todavun noyanlarin karilarinin feryad ederek aglamalarindan etkilenen han bazi Mogol kumandanlarinin israri karsisinda idam edilmesine karar verdi. Gökçe Noyan adli Mogol kumandani Muineddin Pervane'yi yakinlariyla birlikte götürüp idam etti (676/1277).
Muineddin Pervane taht kavgalarinin devam ettigi ve Mogol baski ve zulmünün arttigi, devlet nüfuz ve otoritesinin sarsildigi bir dönemde mahirane siyasetiyle ülkeyi 15 yil boyunca idare etmeyi basarmistir. Pervane'nin öldürülmesinden sonra ülkede huzur kalmamis, Mogollar malî baskilarini daha da siddetlendirmislerdir. Bu yüzden Anadolu halki Pervane dönemini daima büyük bir özlemle yad etmistir. Bununla beraber surasi da unutulmamalidir ki, o Mogollarla iyi iliskiler kurma konusunda ne kadar basarili olmus ise Sultan Baybars'in Anadolu seferiyle ilgili tereddüt ve cesaretsizlikleriyle hatalari yüzünden de o derece basarisizliga ugramistir. Bu hatalari hem kendisi hem de devlet için pahaliya mal oldu. O, sahsî ihtiraslari aklina galip geldiginden kendisine rakip saydigi degerli devlet adamlari, kumandanlar ve sultanlari tasfiye etmekten de çekinmedi. Hulasa, Muineddin Pervâne, meziyet ve kusurlariyla bir devrin kurulusuna ve çöküsüne sebep olan meshur bir sima olarak tarihteki yerini almistir.
Bazi kaynaklar o dönemdeki meshur âlim ve seyhlerin birbiri ardindan ahirete intikaliyle Anadolu'nun sahipsiz kaldigini ve basa gelen felâketlerin bunun sonucu oldugunu kaydederler. Anadolu'nun manevî koruyuculari arasinda ilk sirayi isgal eden büyük mutasavvif Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî'nin 17 Aralik 1273'te ölümünden birkaç ay sonra büyük bilgin Sadreddin-i Konevî de vefat etmis ve bu iki büyük feyiz kaynagindan mahrum kalan halk çektikleri sikintiyi buna baglamistir.
Memlûk sultani Baybars Mogollarin giderek artan zulüm ve baskilarindan rahatsiz olan Selçuklu kumandan ve devlet adamlarindan özellikle Pervane'den aldigi davet mektubu üzerine Mogollara karsi bir sefer tertiplemek ihtiyacini hissetti. Çünkü müslüman Anadolu halkindan gelen yardim istekleri onun adeta bir kurtarici gibi beklendigini açikça ortaya koyuyordu. Bu davet Mogollar karsisinda kazandigi zaferlerle bir Islâm müceddidi olarak kabul edilen Baybars ile cihan hakimiyeti pesinde kosan Ilhanli hükümdari Abaka Han'i karsi karsiya getiriyordu. Abaka Han 1269 (667) tarihli mektubunda "Sen Sivas'ta satin alinmis bir kölesin. Nasil benim gibi bir dünya hükümdarina karsi çikabilirsin" diye hakaretler yagdirdigi Memlûk sultani Baybars'in Aynicâlut'ta Mogollari ilk defa bozguna ugratan kumandan oldugunu unutmus görünüyordu. Sultan Baybars Mogollarla Anadolu'da tekrar hesaplasmak istiyordu. Ancak ülkesinden çok uzak bir mesafede onlarla savasa girebilmesi için Selçuklularin destek ve yardimina muhtaçti. Bu bakimdan ancak Muîneddin Pervâne ile gizlice anlastiktan sonra yola çikti ve Haleb'de ordusunu topladi. 1277 yili Nisan ayinda (675 Zilkade) Antep'e ulasti. Buradan tarihi kervan yolunu takip ederek Göynük ve Göksu üzerinden Akça Derbend'e kadar geldi. Bölgedeki Ermeniler Memlûk ordusunun yaklasmakta oldugunu Toku ve Tudavun adli noyanlara bildirdi. Bunun üzerine Muineddin Pervane'nin emrindeki Selçuklu ordusuyla Mogol askerleri Kayseri'de toplanarak yola çiktilar. Nigde'de beklemekte olan Mogol birlikleri de onlarla ayni istikamette harekete geçti. Memlûk öncü kuvvetleri kumandani Sungur, 3000 kisilik Mogol öncü birligini maglup edip esir aldi. Daha sonra taraflar Elbistan ovasinda karsi karsiya geldiler. Mogollar Anadolu askerlerinin Memlûklere iltihak etmesinden endise ettigi için onlari kenarda tutup Ermeni ve Gürcüleri ileri hatta sevkediyorlardi. Çok çetin geçen savas Mogol ordusunun yenilgisiyle sonuçlandi. Yaklasik 700 Mogol askeri öldürüldü. Selçuklu ordusuna mensup bazi askerler Memlûk saflarina geçtiler. Pervane'nin oglu Muhezebüddin Ali, damadi Mecdeddin Muhammed'in kardesi Kutbeddin Mahmud, Sivas subasisi Sungurca, Emir-i dâd Seyfeddin, Ârizu'l-Ceys Kemaleddin, Müsrif Zahireddin, baskadi Hüsameddin, Malatya hekimi Residüddin'in ogullari ve daha birçok devlet adami ve kumandan Mogollara karsi duyduklari nefretle müslüman Mem-lûk ordusuna katilmislardi. Memlûk kuvvetlerinin zafer kazanmasi üzerine Muineddin Pervâne Kayseri'ye kaçti (12 Zilhicce 675/12 Temmuz 1277). Burada Mogollar'in kendilerinden intikam alacaklari endisesiyle Giyaseddin Keyhüsrev, vezir Fahreddin Ali, Atabeg Mecdeddin Muhammed, Müstevfi Celâleddin Mahmud ve diger devlet adamlarini Tokat'a götürdü.
Memlûk sultani Baybars kazanilan zaferden sonra öncü birlikleri kumandani olan Sungur el-Eskar'i Mogol askerlerini takip etmekle görevlendirdi. Kayseri halkina eman verdigini bildirdi ve askerlerin para karsiliginda alis veris yapabilmeleri için çarsi ve pazar yerlerinin açik bulundurulmasini istedi. Baybars yol boyunca halkin coskun sevinç gösterileriyle karsilandi. Kayseri sehrinin ileri gelenleri, âlimleri, tüccarlari ve halki da onu tekbir sesleriyle karsladilar. Sultan cuma günü, basinda çetr oldugu halde sehre girdi ve Selçuklu tahtina oturdu. Kadilar, sûfiler ve beyler huzura çikip tahti öptüler. Sultan burada cuma namazini kildi. Adina hutbe okundu ve para basildi.
Sultan Baybars Kayseri'de bulundugu sirada Karamanoglu Mehmed Bey de itaat arzetti. Sultan da Ermenek ve Larende (Karaman)'den sahile kadar uzanan topraklari Karamanogullarina verdi. Muineddin Pervane de Sultana elçi gönderip itaatini bildirdi. Bunun üzerine Baybars da onu Kayseri'ye davet ederek makaminin basina geçmesini istedi. Fakat Pervane durumdan emin olmadigi için hem Abaka Han'a hem de Sultan Baybars'a baglilik göstermeye çalisiyordu. Sultan Selçuklu devlet adamlarinda Mogollarla ugrasacak cesaret göremedigi için Kayseri'de uzun süre kalmanin halk ve askerleri açisindan doguracagi tehlikeleri düsünerek yaklasik 10 gün sonra sehri terketmeye karar verdi. Seyfeddin Çalis'i Kayseri valisi tayin ettikten sonra da buradan ayrildi. Bu sirada Giyaseddin Keyhüsrev ile Pervane kendisine elçi göndererek bir süre daha kalmasini istediler, ancak sultan samimiyetsizliklerini gördügü için elçiyi azarladi ve Pervane'ye "Anadolu'yu ve yollarini ögrendik. Biz buraya Selçuklu tahtini ele geçirmek niyetiyle gelmedik. Tahtimiz ve Kudüs'ün fethi bize yeter" diye haber gönderip üzüntü ve öfkesini ifade ettikten sonra savasa katilan Selçuklu beylerini de yanina alarak Kizilsu, Karacahisar, Yabanlu pazari, Elbistan, Akçaderbend, Göksu, Göynük ve Maras yoluyla Haleb'e gitti. Sultan Baybars'in Anadolu halkinin Mogol zulmünden kurtulmasi için büyük bir firsat olan bu seferinden de Muineddin Pervane'nin kararsiz tutumu yüzünden netice alinamamis ve Mogol zulüm ve tahakkümü devam etmistir.
ABAKA HAN'IN ANADOLU SEFERI
Sultan Baybars'in Mogollar karsisinda kazanmis oldugu basari Anadolu halkini büyük bir sevince bogmustu. Ancak Mogollarin ugradigi bozgundan Muineddin Pervane'nin gönderdigi Seyfeddin Erbegi adli elçi vasitasiyla haberdar olan Abaka Han derhal büyük bir orduyla harekete geçti ve Erzincan-Divrigi yoluyla Elbistan'a ulasti. Muineddin Pervane de III. Giyaseddin Keyhüsrev ve vezir Fahreddin Ali ile birlikte Abaka Han'in yanina gitti. Savas meydanini gezen ve Mogol kumandan ve askerlerinin cesetlerini gören Abaka Han çok üzüldü. Ölüler arasinda Selçuklu kumandan ve askerlerinin olmadigini farkedince öfkelendi ve Memlûk sultaniyla isbirligi yaptigini söyleyerek Muineddin Pervane'yi azarladi. O her ne kadar Mem-lûk sultaninin gelisinden kesinlikle haberi olmadigini söyledi ise de o sirada orada bulunan Emir Izzeddin Aybeg onu yalanlayarak Sultan Baybars ile sürekli haberlestigini ve Anadolu'ya gelmesi için tesvik ettigini söyledi.
Abaka Han bütün öfke ve gazabina ragmen Suriye'de bulunan Sultan Baybars'a karsi bir sefere çikmaya cesaret edemedi ve bir mektup göndererek hakaretlerde bulundu. Daha sonra Elbistan'dan Kayseri'ye hareket etti ve sehrin yagmalanmasini ve halkin kiliçtan geçirilmesini emretti. Bunun üzerine sehrin âlim ve büyükleri Abaka Han'i ziyaret ederek halkin itaatkâr oldugunu ve bu olayda hiç bir günahi bulunmadigini söylediler ve ancak bu yalvarip yakarmalar sayesinde onu umumî bir katliamdan vazgeçirdiler. Fakat yine de sehir yagmalandi ve Kadi Celâleddin Habib ve diger bazi ileri gelen kisiler sehit edildiler.
Abaka Han Kongurtay Noyan'i Anadolu'nun idaresiyle görevlendirip Azerbaycan'a döndü. Muineddin Pervane ile vezir Fahreddin Ali'yi de yaninda götürdü. Yol boyunca ugradigi bütün sehir ve kasabalarin yagma edilmesini ve Türkmenlerin öldürülmesini emretti. Veziri Semseddin Cüveynî ona halkin günahsiz oldugunu söyleyip sefaatte bulunduysa da binlerce müslümanin öldürülmesine mani olamadi. Binlerce esirle beraber Bayburt'a vardigi sirada yasli bir zat "Ey yeryüzünün sultani! Düsman senin ülkene girdi fakat tebeana dokunmadi. Sen ise düsmanina karsi harekete geçtigin halde tebeayi esir aldin ve öldürdün. Acaba senden önce hangi hükümdar böyle bir harekette bulunmustur?" diyerek Abaka Han'i zor durumda birakmis, neticede yüzbinlerce esirin serbest birakilmasina vesile olmustur.
Abaka Han dönüste Muineddin Pervane'nin mallarinin müsadere edilmesini ve Sebinkarahisar gibi iktalarinin da geri alinmasini istedi. Ilhanli hükümdarlarinin yazlik merkezi olan Aladag'a varinca Pervane yargilandi. Öldürülen Toku ile Todavun noyanlarin karilarinin feryad ederek aglamalarindan etkilenen han bazi Mogol kumandanlarinin israri karsisinda idam edilmesine karar verdi. Gökçe Noyan adli Mogol kumandani Muineddin Pervane'yi yakinlariyla birlikte götürüp idam etti (676/1277).
Muineddin Pervane taht kavgalarinin devam ettigi ve Mogol baski ve zulmünün arttigi, devlet nüfuz ve otoritesinin sarsildigi bir dönemde mahirane siyasetiyle ülkeyi 15 yil boyunca idare etmeyi basarmistir. Pervane'nin öldürülmesinden sonra ülkede huzur kalmamis, Mogollar malî baskilarini daha da siddetlendirmislerdir. Bu yüzden Anadolu halki Pervane dönemini daima büyük bir özlemle yad etmistir. Bununla beraber surasi da unutulmamalidir ki, o Mogollarla iyi iliskiler kurma konusunda ne kadar basarili olmus ise Sultan Baybars'in Anadolu seferiyle ilgili tereddüt ve cesaretsizlikleriyle hatalari yüzünden de o derece basarisizliga ugramistir. Bu hatalari hem kendisi hem de devlet için pahaliya mal oldu. O, sahsî ihtiraslari aklina galip geldiginden kendisine rakip saydigi degerli devlet adamlari, kumandanlar ve sultanlari tasfiye etmekten de çekinmedi. Hulasa, Muineddin Pervâne, meziyet ve kusurlariyla bir devrin kurulusuna ve çöküsüne sebep olan meshur bir sima olarak tarihteki yerini almistir.
Bazi kaynaklar o dönemdeki meshur âlim ve seyhlerin birbiri ardindan ahirete intikaliyle Anadolu'nun sahipsiz kaldigini ve basa gelen felâketlerin bunun sonucu oldugunu kaydederler. Anadolu'nun manevî koruyuculari arasinda ilk sirayi isgal eden büyük mutasavvif Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî'nin 17 Aralik 1273'te ölümünden birkaç ay sonra büyük bilgin Sadreddin-i Konevî de vefat etmis ve bu iki büyük feyiz kaynagindan mahrum kalan halk çektikleri sikintiyi buna baglamistir.
Geri: III.Gıyâseddin Keyhüsrev -
KARAMANOGULLARI'NIN KONYA'YI ELE GEÇIRMELERI VE SIYAVUS'UN SULTAN ILÂN EDILMESI
Anadolu'da Mogollarla mücadele eden beyliklerin basinda Karamanogullari yeraliyordu. Her ne kadar onlar da Selçuklu-Mogol müsterek kuvvetleri karsisinda birkaç defa bozguna ugratilmis ise de Mehmed Bey zamaninda tekrar güçlenmislerdi. Hatiroglu Serefeddin'in isyani sirasinda onunla isbirligi yapan Mehmed Bey sinirlari dahilinde ve sahil boylarindaki Mogollari uzaklastirmis, Selçuklular'a vergi ödemeyi reddederek bagimsizligini ilân etmisti. Hatiroglu'nun isyani bastirilinca Muineddin Pervane Mogol kumandanlarinin iznini alarak Karamanogullari'na karsi sefere çikti. Karamanogullari baris talebinde bulundu ise de Kadi Hutenî'nin oglu Bedreddin Ibrahim buna yanasmadi. Meydana gelen savasta Selçuklu ordusu bozguna ugradi ve pek çok kayip verdi. Zor durumda kalan Bedreddin Ibrahim gönderilen Mogol takviye kuvvetleriyle muhasaradan kurtarildi ise de onlar da Karamanogullari karsisinda tutunamayarak Konya'ya geri çekildi. Muineddin Pervane Konya'da Selçuklu kumandanlariyla görüsüp yeni bir sefere hazirlanmaya karar verdi ise de Memlûk sultani Baybars'in Anadolu seferi yüzünden bu da gerçeklestirilemedi.
Karmanoglu Mehmet Bey kardesi Ali Bey'i Kayseri'ye gönderip Sultan Baybars'a itaat arzetti. O da sancak ve mensûr gönderip Ermenek'ten sahillere kadar uzanan sahada Karamanogullari'nin hakimiyetini tanidi. Mehmet Bey Esref ve Menteseogullari'nin destegiyle Konya üzerine yürüdü. Sahibata Fahreddin'in ogullari iç karisikliklar yüzünden Karahisar'a çekilmis olduklari için Konya'da ciddi bir mukavemet gücü kalmamisti. Naib Eminüddin Mikâil sehrin kapilarini kapatarak müdafaaya çekildi. Mehmet Bey Konya'yi Sultan Baybars adina teslim almak için geldigini ve yaninda bir Selçuklu sehzadesi bulundugunu söyleyerek sehri teslim etmelerini istedi. Fakat Eminüddin bu sözlere aldiris etmeden sehri savunuyordu. Neticede sehrin kapilari odunlar yigilarak atese verilince Eminüddin tebdil-i kiyafetle kaçmaya karar verdi. Fakat yolda yakalanip Melikü's-Sevâhil Bahaeddin ile birlikte öldürüldü. Karamanogullari 9 Zilhicce 675 (15 Mayis 1277) tarihinde Konya'ya girdiler ve sehri yagma ve talan ettiler. Sonra da II. Izzeddin Keykâvus'un oglu oldugunu iddia ettikleri Alaeddin Siyavus'u Selçuklu sancagi altinda sehre getirip sultan ilân ettiler. Basta Mehmet Bey olmak üzere Ahi Ahmet Sah ve sehrin ileri gelenleri ona biat ettiler. Kale muhafizlari da bu gelismelerden haberdar olup bagliliklarini bildirdiler.
Alaeddin Siyavus tahta çikinca kapisinda bes nevbet çalindi, adina hutbe okundu ve para basildi. Merasimden sonra toplanan divanda etrafa fermanlar gönderilip vali ve kumandanlar itaata çagrildi.
Karamanoglu Mehmet Bey divanda "bundan sonra, divanda, dergâh, bargâh, meclis ve meydanda Türkçe'den baska bir dil kullanilmayacaktir" diye bir karar aldi. Onun Türkçe'nin devlet dili olmasi için aldigi bu önemli karar Farsça yazilan belgelerin Türkçe'ye çevrilmesinin zorlugu ve Karamanogullarinin kültür seviyelerinin yeterli düzeyde olmamasi yüzünden uygulanamamistir.
SELÇUKLULARLA KARAMANLILAR ARASINDAKI MÜCADELELER
Konya'nin Karamanlilar'in eline geçmesi ve Alaeddin Siyavus'un sultan ilân edilmesi üzerine Sahib Ata'nin iki oglu Taceddin Hüseyin ile Nusretüddin Hasan Afyon Karahisar'dan asker toplayarak bassehir Konya'ya hareket ettiler. Karamanoglu Mehmet Bey ile Siyavus da Aksehir istikametinde yola koyuldular. Taceddin Hüseyin, Degirmençayi'ni geçerken öldürüldü. Böylece baslayan savas sirasinda Germiyanogullarina mensup birlikler geri çekilince Sahibataogullari'nin askerleri dagildi. Savas sirasinda Nusretüddin Hasan, Beylerbeyi Semseddin Yavtas'in oglu Celaleddin Hüsrev gibi Selçuklularin önde gelen kumandan ve devlet adamlari öldürüldü. Daha sonra Afyonkarahisar üzerine yürüyüp kaleyi kusattilarsa da netice alamayip 1277 Haziraninda ele geçirdikleri ganimetlerle Konya'ya döndüler. Bu zaferden sonra Karamanogullari ve onlarin destegindeki Alaeddin Siyavus hakimiyet sahalarini Ankara'dan Akdeniz kiyilarina kadar yaymislardi.
Ancak bu sirada III. Giyaseddin Keyhüsrev'in büyük bir Mogol ordusuyla harekete geçtigi haber alindi. Karamanoglu Mehmet Bey bu haberleri gizli tutuyor, Konya'daki hazineyi baska bir yere naklettiriyordu. Selçuklular Mogol birliklerinin himayesinde harekete geçerek Karamanogullari'nin Aksehir ve Ilgin gibi bazi yerlerdeki askerlerini öldürdüler, kadin ve çocuklarini esir aldilar. Mehmet Bey ile Siyavus Filâbâd'da ordugâh kurmuslardi. Buradan sehre gidip halka askerlerin alisveris yapmalari için kapilari açmalarini söylediler. Fakat onlar Ahmedek kapisi hariç bütün kapilari kapattilar ve hendekler üzerindeki köprüleri yiktilar. Konya kadisi Siraceddin Mahmûd Urmevî bir fetva çikararak halki sehirlerini savunmaya tesvik ettigi gibi kendisi de ok atarak bilfiil müdafaaya katildi. Karamanogullari Konya'yi bir süre daha muhasara ettikten sonra kale ve baglari tahrib ederek Ermenek'e dogru çekildiler ve Siyavus'u da yanlarinda götürdüler. Böylece Selçuklu kaynaklarinda tahkir maksadiyla Cimri adi verilen Alaeddin Siyavus'un 37 günlük saltanati da sona ermis oluyordu .
Selçuklular Karamanogullari'ni Akdeniz'e kadar takip ederek çok sayida Türkmeni esir aldilar. Kis yaklasinca Karamanogullari müstahkem mevkilere çekilip derbentleri kapattilar. III. Giyaseddin Keyhüsrev ile vezir Fahreddin Ali Sahib Ata Konya'ya, Mogollar da Tokat'in Kazova kislagina döndüler. Bir süre Konya'da kalan III. Giyaseddin ile Sahib Ata Karamanogullari'na toparlanma imkâni vermeden tekrar harekete geçti ve Mut ovasina (Içel) girdiler. Mehmet Bey, Siyavus'u müstahkem bir kaleye yerlestirip emniyetini sagladiktan sonra gelismeleri takip etmek üzere yola koyuldu. Kurbaga Hisari'nda dar bir geçitten geçerken iki kardesiyle birlikte öldürüldü. Böylece bassiz kalan Türkmenler muhtelif istikametlere dagildilar. Selçuklu-Mogol müsterek kuvvetleri onlari takip ederek yakaladiklarini kiliçtan geçirdiler. Sultan III. Giyaseddin ile Sahib Ata da Mogol hakimiyeti altinda Selçuklu saltanatini sürdürmek üzere Konya'ya döndüler.
Mehmet Bey'in ölümünden sonra Alaeddin Siyavus saklandigi kaleden kaçarak Anadolu'nun batisindaki Türkmenleri etrafinda toplamis ve mücadeleyi bizzat yürütmüstür. III. Giyaseddin Keyhüsrev ile Sahib Ata Fahreddin Ali Kazova, Ankara ve Diyarbekir yöresinden topladigi askerlerle Ammuriye'ye kadar geldiler. Alaeddin Siyavus ise bu sirada Pinarbasi'nda bulunuyordu. Selçuklu-Mogol ordusu Sakarya suyu köprüsünü geçip Bolvadin istikametinde ilerlediler. Taraflarin öncü kuvvetleri arasinda baslayan savas sirasinda Subasi Alemüddin Kayser, Siyavus'un kümbedhaneden götürdügü Sultan I. Alaeddin Keykubad'a ait sancagi alip III. Giyaseddin Keyhüsrev'e teslim etti. Siyavus'un kumandanlarindan olup Sahib Ata'nin ogullarini öldüren Saru Ala da esir alinip öldürüldü. Türkmenler gece karanligindan istifadeyle kaçip kurtuldular. Siyavus da kaçarken Germiyanli Türkmenler tarafindan kirmizi çizmeleri ve etrafindaki askerlerin davranislarindan süphelenilerek yakalandi. Ertesi gün III. Giyaseddin'in emriyle öldürüldü ve derisi yüzülerek saman doldurulduktan sonra Konya ve diger bazi sehirlerde teshir edildi.
17 Muharrem 678 (30 Mayis 1279) günü kazanilan bu zafer Anadolu'da çok büyük bir sevince vesile oldu. Hatta o devrin sairlerinden biri bu müjde haberini ihtiva eden mektubu aziz bir kâgit olarak tavsif etmekte, onlarin halki birbirine düsürüp akittiklari kan sonunda kazanilan bu zaferden dolayi sultani tebrik etmektedir.
Sultan III. Giyaseddin Pinarbasi'ndan Borgulu kalesine inip ordugâh kurdu. Burada iken Ladik ve Honas'a hakim olan Ali Bey yakalanip Karahisar kalesine hapsedildi. Türkmenleri affeden Sultan, Vezir Sahib Ata ile Konya'ya döndü.
Selçuklu sultani Kadi Celaleddin Mahmud'u Abaka Han'a gönderip zaferi bildirince o da bu basarilarindan dolayi Sahib Ata'ya hil'at gönderdi ve Kivâmü'l-mülk lâkabini verdi. Celâleddin Mahmud da saltanat naibi oldu.
Anadolu'da Mogollarla mücadele eden beyliklerin basinda Karamanogullari yeraliyordu. Her ne kadar onlar da Selçuklu-Mogol müsterek kuvvetleri karsisinda birkaç defa bozguna ugratilmis ise de Mehmed Bey zamaninda tekrar güçlenmislerdi. Hatiroglu Serefeddin'in isyani sirasinda onunla isbirligi yapan Mehmed Bey sinirlari dahilinde ve sahil boylarindaki Mogollari uzaklastirmis, Selçuklular'a vergi ödemeyi reddederek bagimsizligini ilân etmisti. Hatiroglu'nun isyani bastirilinca Muineddin Pervane Mogol kumandanlarinin iznini alarak Karamanogullari'na karsi sefere çikti. Karamanogullari baris talebinde bulundu ise de Kadi Hutenî'nin oglu Bedreddin Ibrahim buna yanasmadi. Meydana gelen savasta Selçuklu ordusu bozguna ugradi ve pek çok kayip verdi. Zor durumda kalan Bedreddin Ibrahim gönderilen Mogol takviye kuvvetleriyle muhasaradan kurtarildi ise de onlar da Karamanogullari karsisinda tutunamayarak Konya'ya geri çekildi. Muineddin Pervane Konya'da Selçuklu kumandanlariyla görüsüp yeni bir sefere hazirlanmaya karar verdi ise de Memlûk sultani Baybars'in Anadolu seferi yüzünden bu da gerçeklestirilemedi.
Karmanoglu Mehmet Bey kardesi Ali Bey'i Kayseri'ye gönderip Sultan Baybars'a itaat arzetti. O da sancak ve mensûr gönderip Ermenek'ten sahillere kadar uzanan sahada Karamanogullari'nin hakimiyetini tanidi. Mehmet Bey Esref ve Menteseogullari'nin destegiyle Konya üzerine yürüdü. Sahibata Fahreddin'in ogullari iç karisikliklar yüzünden Karahisar'a çekilmis olduklari için Konya'da ciddi bir mukavemet gücü kalmamisti. Naib Eminüddin Mikâil sehrin kapilarini kapatarak müdafaaya çekildi. Mehmet Bey Konya'yi Sultan Baybars adina teslim almak için geldigini ve yaninda bir Selçuklu sehzadesi bulundugunu söyleyerek sehri teslim etmelerini istedi. Fakat Eminüddin bu sözlere aldiris etmeden sehri savunuyordu. Neticede sehrin kapilari odunlar yigilarak atese verilince Eminüddin tebdil-i kiyafetle kaçmaya karar verdi. Fakat yolda yakalanip Melikü's-Sevâhil Bahaeddin ile birlikte öldürüldü. Karamanogullari 9 Zilhicce 675 (15 Mayis 1277) tarihinde Konya'ya girdiler ve sehri yagma ve talan ettiler. Sonra da II. Izzeddin Keykâvus'un oglu oldugunu iddia ettikleri Alaeddin Siyavus'u Selçuklu sancagi altinda sehre getirip sultan ilân ettiler. Basta Mehmet Bey olmak üzere Ahi Ahmet Sah ve sehrin ileri gelenleri ona biat ettiler. Kale muhafizlari da bu gelismelerden haberdar olup bagliliklarini bildirdiler.
Alaeddin Siyavus tahta çikinca kapisinda bes nevbet çalindi, adina hutbe okundu ve para basildi. Merasimden sonra toplanan divanda etrafa fermanlar gönderilip vali ve kumandanlar itaata çagrildi.
Karamanoglu Mehmet Bey divanda "bundan sonra, divanda, dergâh, bargâh, meclis ve meydanda Türkçe'den baska bir dil kullanilmayacaktir" diye bir karar aldi. Onun Türkçe'nin devlet dili olmasi için aldigi bu önemli karar Farsça yazilan belgelerin Türkçe'ye çevrilmesinin zorlugu ve Karamanogullarinin kültür seviyelerinin yeterli düzeyde olmamasi yüzünden uygulanamamistir.
SELÇUKLULARLA KARAMANLILAR ARASINDAKI MÜCADELELER
Konya'nin Karamanlilar'in eline geçmesi ve Alaeddin Siyavus'un sultan ilân edilmesi üzerine Sahib Ata'nin iki oglu Taceddin Hüseyin ile Nusretüddin Hasan Afyon Karahisar'dan asker toplayarak bassehir Konya'ya hareket ettiler. Karamanoglu Mehmet Bey ile Siyavus da Aksehir istikametinde yola koyuldular. Taceddin Hüseyin, Degirmençayi'ni geçerken öldürüldü. Böylece baslayan savas sirasinda Germiyanogullarina mensup birlikler geri çekilince Sahibataogullari'nin askerleri dagildi. Savas sirasinda Nusretüddin Hasan, Beylerbeyi Semseddin Yavtas'in oglu Celaleddin Hüsrev gibi Selçuklularin önde gelen kumandan ve devlet adamlari öldürüldü. Daha sonra Afyonkarahisar üzerine yürüyüp kaleyi kusattilarsa da netice alamayip 1277 Haziraninda ele geçirdikleri ganimetlerle Konya'ya döndüler. Bu zaferden sonra Karamanogullari ve onlarin destegindeki Alaeddin Siyavus hakimiyet sahalarini Ankara'dan Akdeniz kiyilarina kadar yaymislardi.
Ancak bu sirada III. Giyaseddin Keyhüsrev'in büyük bir Mogol ordusuyla harekete geçtigi haber alindi. Karamanoglu Mehmet Bey bu haberleri gizli tutuyor, Konya'daki hazineyi baska bir yere naklettiriyordu. Selçuklular Mogol birliklerinin himayesinde harekete geçerek Karamanogullari'nin Aksehir ve Ilgin gibi bazi yerlerdeki askerlerini öldürdüler, kadin ve çocuklarini esir aldilar. Mehmet Bey ile Siyavus Filâbâd'da ordugâh kurmuslardi. Buradan sehre gidip halka askerlerin alisveris yapmalari için kapilari açmalarini söylediler. Fakat onlar Ahmedek kapisi hariç bütün kapilari kapattilar ve hendekler üzerindeki köprüleri yiktilar. Konya kadisi Siraceddin Mahmûd Urmevî bir fetva çikararak halki sehirlerini savunmaya tesvik ettigi gibi kendisi de ok atarak bilfiil müdafaaya katildi. Karamanogullari Konya'yi bir süre daha muhasara ettikten sonra kale ve baglari tahrib ederek Ermenek'e dogru çekildiler ve Siyavus'u da yanlarinda götürdüler. Böylece Selçuklu kaynaklarinda tahkir maksadiyla Cimri adi verilen Alaeddin Siyavus'un 37 günlük saltanati da sona ermis oluyordu .
Selçuklular Karamanogullari'ni Akdeniz'e kadar takip ederek çok sayida Türkmeni esir aldilar. Kis yaklasinca Karamanogullari müstahkem mevkilere çekilip derbentleri kapattilar. III. Giyaseddin Keyhüsrev ile vezir Fahreddin Ali Sahib Ata Konya'ya, Mogollar da Tokat'in Kazova kislagina döndüler. Bir süre Konya'da kalan III. Giyaseddin ile Sahib Ata Karamanogullari'na toparlanma imkâni vermeden tekrar harekete geçti ve Mut ovasina (Içel) girdiler. Mehmet Bey, Siyavus'u müstahkem bir kaleye yerlestirip emniyetini sagladiktan sonra gelismeleri takip etmek üzere yola koyuldu. Kurbaga Hisari'nda dar bir geçitten geçerken iki kardesiyle birlikte öldürüldü. Böylece bassiz kalan Türkmenler muhtelif istikametlere dagildilar. Selçuklu-Mogol müsterek kuvvetleri onlari takip ederek yakaladiklarini kiliçtan geçirdiler. Sultan III. Giyaseddin ile Sahib Ata da Mogol hakimiyeti altinda Selçuklu saltanatini sürdürmek üzere Konya'ya döndüler.
Mehmet Bey'in ölümünden sonra Alaeddin Siyavus saklandigi kaleden kaçarak Anadolu'nun batisindaki Türkmenleri etrafinda toplamis ve mücadeleyi bizzat yürütmüstür. III. Giyaseddin Keyhüsrev ile Sahib Ata Fahreddin Ali Kazova, Ankara ve Diyarbekir yöresinden topladigi askerlerle Ammuriye'ye kadar geldiler. Alaeddin Siyavus ise bu sirada Pinarbasi'nda bulunuyordu. Selçuklu-Mogol ordusu Sakarya suyu köprüsünü geçip Bolvadin istikametinde ilerlediler. Taraflarin öncü kuvvetleri arasinda baslayan savas sirasinda Subasi Alemüddin Kayser, Siyavus'un kümbedhaneden götürdügü Sultan I. Alaeddin Keykubad'a ait sancagi alip III. Giyaseddin Keyhüsrev'e teslim etti. Siyavus'un kumandanlarindan olup Sahib Ata'nin ogullarini öldüren Saru Ala da esir alinip öldürüldü. Türkmenler gece karanligindan istifadeyle kaçip kurtuldular. Siyavus da kaçarken Germiyanli Türkmenler tarafindan kirmizi çizmeleri ve etrafindaki askerlerin davranislarindan süphelenilerek yakalandi. Ertesi gün III. Giyaseddin'in emriyle öldürüldü ve derisi yüzülerek saman doldurulduktan sonra Konya ve diger bazi sehirlerde teshir edildi.
17 Muharrem 678 (30 Mayis 1279) günü kazanilan bu zafer Anadolu'da çok büyük bir sevince vesile oldu. Hatta o devrin sairlerinden biri bu müjde haberini ihtiva eden mektubu aziz bir kâgit olarak tavsif etmekte, onlarin halki birbirine düsürüp akittiklari kan sonunda kazanilan bu zaferden dolayi sultani tebrik etmektedir.
Sultan III. Giyaseddin Pinarbasi'ndan Borgulu kalesine inip ordugâh kurdu. Burada iken Ladik ve Honas'a hakim olan Ali Bey yakalanip Karahisar kalesine hapsedildi. Türkmenleri affeden Sultan, Vezir Sahib Ata ile Konya'ya döndü.
Selçuklu sultani Kadi Celaleddin Mahmud'u Abaka Han'a gönderip zaferi bildirince o da bu basarilarindan dolayi Sahib Ata'ya hil'at gönderdi ve Kivâmü'l-mülk lâkabini verdi. Celâleddin Mahmud da saltanat naibi oldu.
Similar topics
» II.Gıyaseddin Keyhüsrev
» I.Gıyaseddin Keyhüsrev (İkinci Hükümdarlığı)
» I.Gıyaseddin Keyhüsrev (Birinci Hükümdarlığı)
» I.Gıyaseddin Keyhüsrev (İkinci Hükümdarlığı)
» I.Gıyaseddin Keyhüsrev (Birinci Hükümdarlığı)
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz