Cansuyu Projesi
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Cansuyu Projesi
Cansuyu Projesi
Yüksel Uysal
“Yardım edin, acil su ihtiyacımız var.” “Tamam anlaşıldı, buz dağını hemen gönderiyoruz.”
Yukarıda geçen konuşmanın bir telsiz konuşması olduğunu söylersek, bunun “Bilim Kurgu” filminden bir enstantane olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bugünün uzmanları, gittikçe artan su ihtiyacı ve dünyanın genelinde, özellikle Yakın Doğu ülkelerinde görülen su kıtlığı için, ‘Antarktik Buzdağları’nın çok iyi bir çözüm olduğunu belirtiyorlar.
Dünyanın tatlı su rezervlerinin 3/4’ünü, Antarktika Kıtası’ndaki buz dağlarının oluşturduğunu biliyor muydunuz? Evet., günümüzde bilim adamları, bu tatlı su kaynaklarını insanlığın hizmetine sunma çabaları içinde projeler geliştirmektedirler. Bu konuda en büyük engel, geliştirilen projelerin gerçekleştirilmesi için yapılacak yatırımların hiç de küçümsenmeyecek meblağlar olduğudur.
“Günaydın Bayanlar Baylar! Buz dağı toplama merkezi Falkland Adaları’na hoş geldiniz. Şu anda Antarktik Buzdağları’nın kuzey tarafında bulunuyorsunuz. Bu dev buz kütleleri, maksimum +8°C’de buraya getiriliyor ve buradan dünyanın kurak bölgelerine götürülüyor. Üzerinde bulunduğumuz buz bloğunun derinliği 300 metre, ağırlığı ise en azından 100 milyon tondur...”
Evet, uzmanlara göre bu tür konuşmalar önümüzdeki yıllar içinde kulaklarımızın alıştığı konuşmalar olacak. Buz dağı projeleri üzerindeki çalışmalar 50’li yıllarda başlamış, 70’li yıllarda hız kazanan bu çalışmalar 80’den sonraki yıllarda, buz dağlarının nasıl çekileceği hususundaki projelerin hazırlanması safhasına gelmiştir. Projelerde uzmanları en çok meşgul eden hususlar arasında, buz dağını çekme hızı ve doğrultusu bulunuyor. Burada Antarktika’yı saran akıntılar, buz dağının erime davranışı, okyanustaki rüzgârın şiddeti ve muhtemel kasırgalar, hesaplanması gereken konular arasındadır.
Hakikaten aysbergler kurak bölgelere getirilebilir mi? Getirilecek olsa proje nasıl organize edilmelidir? Cevap bekleyen bu soruları kutup araştırmacılarına, kurtarma ve yardım gemileri kaptanlarına, uzman dalgıçlara ve danışmanlara yönelttik ve aldığımız cevapları bir kompozisyon halinde size sunuyoruz.
Antarktika, sürekli olarak, genişliği 2000 metreden 3000 metreye kadar uzanan buz katmanları üzerindedir. Bu miktar, 21 milyon m³ tatlı su demektir ki, bu da gezegendeki tatlı su rezervlerinin 3/4’üdür.
Buz katmanları, 50.000 seneden beri kenarlarından okyanusa buz parçaları bırakmaktadır. Antarktika’da yıllık buzul erimesi 360 metre uzunluğunda olup, 1450-1800 m³ suyun her yıl okyanusa karışmasına sebep olmaktadır. İfade edilebilir ki
bunun neticesi olarak her yıl yüzlerce yeni buz dağı oluşmaktadır.
Antarktika’da buz dağlarının ekserisi, Weddel ve Ross Denizlerinde bulunmaktadır. Akıntılar, Weddel buz dağlarını saat ibresi yönünde hareket ettirirken, Ross Denizindeki buz dağları için durum bunun tersidir. Akıntıların incelenmesinden sonra uzmanlar aysberglerin Falkland Adalarına 1,8 deniz mili hızla (saatte 3,3 km) çekilebileceğini açıklamışlardır.
Falkland adaları ve Georgien devleti arasındaki geçit, Antarktika’daki akıntıların oluşmasına tesir etmektedir. Bu akıntılar aysbergleri, Falkland Adalarına sürüklemekte önemli rol oynayabilirler.
Okyanustaki akıntının derinliği 4 km’yi bulmaktadır ve akıntının gücü öyle kuvvetlidir ki, en şiddetli kış şartlarında dahi buz dağını sürükleyebilir.
Uzmanlar, buzdağının nakliyesinde buz dağını çelik halat ağıyla örerek taşıma fikrindedirler.
Nakliye işleminde en tehlikeli nokta, 40-50. enlemler arasındaki yerdir. Çünkü burada doğudan batıya doğru çok büyük alçak basınç alanı mevcuttur. Antarktika’ya giden her gemi, bundan dolayı en az bir fırtınaya tutulacağını hesaba katmalıdır. Burada çıkan bir fırtınada, deniz dalga boyu 20 metreye ulaşabilir.
Bundan başka, aysberglerin bünyelerinde yer yer sıkışmış bazı bölgeler vardır. Bunlara bağlı olarak, aralarda zamanla çatlakların olması muhtemeldir.
Ayrı bir tehlike de buz dağlarından kopan parçaların, buz dağını taşıyan onca geminin çalışmasına mani olabileceği, hatta can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabileceğidir.
Fırtına tehlikesine karşı gemileri uyarmak, uydu bağlantısını sağlamak, telsiz haberleşmesini kesmemek, gerekli meteorolojik ve fiziksel hesapları yapabilmek için. Buz dağı nakliyesinde bir bilim adamı grubu buz dağı üzerinde hazır bulunmalı ve burası çok iyi seçilip muhtemel kazalara meydan bırakmamalıdır.
Uzmanlar, ayrıca buz dağı üzerindeki erimeyi minimum seviyede tutmak, buz dağı yüzeyinin güneşten zarar görmesini engelleyecek bir izolasyon tabakası ile korumak için uygun sprey hazırlama düşüncesindedirler.
Buz dağı nakliyesinde bir yararlı nokta da, buzdağının geçtiği kurak bölgeleri nemlendirme işlemidir. Buz dağlarının buralarda iklime tesir edebileceğini savunan bilim adamları mevcuttur.
Aklınıza şöyle bir soru gelebilir: Buz dağlarını hayatı tehdit eden kurak bölgelere ulaştırmak akıl almaz derecede külfetli ve masraflı olmayacak mı? Hayır! Uzmanlar Arabistan’da yapılan deniz suyunu arıtma tesislerine bir ton su için 5 dolar harcanıyorken, buz dağı projesinin daha düşük bir fiyata gerçekleşebileceğini
belirtiyorlar.
Bir engel de her buz dağının +25°C’ de Hindistan’a veya Arabistan’a götürülemeyeceğidir. Ama yapılan hesaplar doğrultusunda 1000 metre uzunluğunda ve 500 metre genişliğinde bir buz bloğunun, 6 aylık bir yolculuktan sonra Avustralya’nın batısında bir şehir olan Perth’e ulaşıncaya kadar yansı erimiş olacaktır. Kalan kısım ise, 1 milyon insan için 1 yıl boyunca içme ve kullanma suyu olarak yetecektir. Buz dağı projesi şu anda gelecekten gelen bir melodi... Ama uzmanlar takriben on yıl sonra projenin gerçekleşebileceğini savunuyorlar.
Yüce Yaratıcı, yeryüzünü insanoğlunun her ihtiyacını karşılayacak şekilde hazırlamıştır. Belki buz dağları da tıpkı aküferler gibi, bir su deposu vazifesi görecektir. Ancak insanoğlu, kendisine lütfedilen nimetleri israf etmeden, sorumsuzca savurmadan, asil halini bozup kirletmeden kullanmak ve kendi aralarında adaletle paylaşmak mecburiyetindedir. Oysa dünyadaki mevcut su kaynakları evlerde, sanayide ve zirai sulamada büyük bir israfla karşı karşıyadır. Su nakil borusu ve kanallarında büyük kaçak ve sızıntılar vardır. Mesela, dünyadaki su kaynaklarının %70’inin kullanıldığı zirai sulamada suyun, ancak ortalama %40’ından faydalanılmakta, geri kalanı ise israf olup gitmektedir. Diğer yandan nehirler, göller
ve yer altı sularında kirlilik tehlikeli seviyelere ulaşmakta, bundan dolayı da kullanma alanı giderek daralmaktadır. Su temininde buz dağı projeleri gündeme gelirken, mevcut kaynakları kullanma randımanının arttırılmasının daha ekonomik olabileceği gözardı edilmemelidir. Diğer yandan suyun adil paylaşılması için geniş ufuklu idarecilere ihtiyaç vardır. Merhum Turgut Özal tarafından teklif edilen “Barış Suyu Projesi” gibi büyük projelerle su, bol olan yerlerden kıt olan yerlere nakledilebilir. Böylece, yer yüzü nimetlerinden en önemlisi olan su, insanlar arasında dostça, kardeşçe paylaşılan bir meta olur.
Yüksel Uysal
“Yardım edin, acil su ihtiyacımız var.” “Tamam anlaşıldı, buz dağını hemen gönderiyoruz.”
Yukarıda geçen konuşmanın bir telsiz konuşması olduğunu söylersek, bunun “Bilim Kurgu” filminden bir enstantane olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bugünün uzmanları, gittikçe artan su ihtiyacı ve dünyanın genelinde, özellikle Yakın Doğu ülkelerinde görülen su kıtlığı için, ‘Antarktik Buzdağları’nın çok iyi bir çözüm olduğunu belirtiyorlar.
Dünyanın tatlı su rezervlerinin 3/4’ünü, Antarktika Kıtası’ndaki buz dağlarının oluşturduğunu biliyor muydunuz? Evet., günümüzde bilim adamları, bu tatlı su kaynaklarını insanlığın hizmetine sunma çabaları içinde projeler geliştirmektedirler. Bu konuda en büyük engel, geliştirilen projelerin gerçekleştirilmesi için yapılacak yatırımların hiç de küçümsenmeyecek meblağlar olduğudur.
“Günaydın Bayanlar Baylar! Buz dağı toplama merkezi Falkland Adaları’na hoş geldiniz. Şu anda Antarktik Buzdağları’nın kuzey tarafında bulunuyorsunuz. Bu dev buz kütleleri, maksimum +8°C’de buraya getiriliyor ve buradan dünyanın kurak bölgelerine götürülüyor. Üzerinde bulunduğumuz buz bloğunun derinliği 300 metre, ağırlığı ise en azından 100 milyon tondur...”
Evet, uzmanlara göre bu tür konuşmalar önümüzdeki yıllar içinde kulaklarımızın alıştığı konuşmalar olacak. Buz dağı projeleri üzerindeki çalışmalar 50’li yıllarda başlamış, 70’li yıllarda hız kazanan bu çalışmalar 80’den sonraki yıllarda, buz dağlarının nasıl çekileceği hususundaki projelerin hazırlanması safhasına gelmiştir. Projelerde uzmanları en çok meşgul eden hususlar arasında, buz dağını çekme hızı ve doğrultusu bulunuyor. Burada Antarktika’yı saran akıntılar, buz dağının erime davranışı, okyanustaki rüzgârın şiddeti ve muhtemel kasırgalar, hesaplanması gereken konular arasındadır.
Hakikaten aysbergler kurak bölgelere getirilebilir mi? Getirilecek olsa proje nasıl organize edilmelidir? Cevap bekleyen bu soruları kutup araştırmacılarına, kurtarma ve yardım gemileri kaptanlarına, uzman dalgıçlara ve danışmanlara yönelttik ve aldığımız cevapları bir kompozisyon halinde size sunuyoruz.
Antarktika, sürekli olarak, genişliği 2000 metreden 3000 metreye kadar uzanan buz katmanları üzerindedir. Bu miktar, 21 milyon m³ tatlı su demektir ki, bu da gezegendeki tatlı su rezervlerinin 3/4’üdür.
Buz katmanları, 50.000 seneden beri kenarlarından okyanusa buz parçaları bırakmaktadır. Antarktika’da yıllık buzul erimesi 360 metre uzunluğunda olup, 1450-1800 m³ suyun her yıl okyanusa karışmasına sebep olmaktadır. İfade edilebilir ki
bunun neticesi olarak her yıl yüzlerce yeni buz dağı oluşmaktadır.
Antarktika’da buz dağlarının ekserisi, Weddel ve Ross Denizlerinde bulunmaktadır. Akıntılar, Weddel buz dağlarını saat ibresi yönünde hareket ettirirken, Ross Denizindeki buz dağları için durum bunun tersidir. Akıntıların incelenmesinden sonra uzmanlar aysberglerin Falkland Adalarına 1,8 deniz mili hızla (saatte 3,3 km) çekilebileceğini açıklamışlardır.
Falkland adaları ve Georgien devleti arasındaki geçit, Antarktika’daki akıntıların oluşmasına tesir etmektedir. Bu akıntılar aysbergleri, Falkland Adalarına sürüklemekte önemli rol oynayabilirler.
Okyanustaki akıntının derinliği 4 km’yi bulmaktadır ve akıntının gücü öyle kuvvetlidir ki, en şiddetli kış şartlarında dahi buz dağını sürükleyebilir.
Uzmanlar, buzdağının nakliyesinde buz dağını çelik halat ağıyla örerek taşıma fikrindedirler.
Nakliye işleminde en tehlikeli nokta, 40-50. enlemler arasındaki yerdir. Çünkü burada doğudan batıya doğru çok büyük alçak basınç alanı mevcuttur. Antarktika’ya giden her gemi, bundan dolayı en az bir fırtınaya tutulacağını hesaba katmalıdır. Burada çıkan bir fırtınada, deniz dalga boyu 20 metreye ulaşabilir.
Bundan başka, aysberglerin bünyelerinde yer yer sıkışmış bazı bölgeler vardır. Bunlara bağlı olarak, aralarda zamanla çatlakların olması muhtemeldir.
Ayrı bir tehlike de buz dağlarından kopan parçaların, buz dağını taşıyan onca geminin çalışmasına mani olabileceği, hatta can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabileceğidir.
Fırtına tehlikesine karşı gemileri uyarmak, uydu bağlantısını sağlamak, telsiz haberleşmesini kesmemek, gerekli meteorolojik ve fiziksel hesapları yapabilmek için. Buz dağı nakliyesinde bir bilim adamı grubu buz dağı üzerinde hazır bulunmalı ve burası çok iyi seçilip muhtemel kazalara meydan bırakmamalıdır.
Uzmanlar, ayrıca buz dağı üzerindeki erimeyi minimum seviyede tutmak, buz dağı yüzeyinin güneşten zarar görmesini engelleyecek bir izolasyon tabakası ile korumak için uygun sprey hazırlama düşüncesindedirler.
Buz dağı nakliyesinde bir yararlı nokta da, buzdağının geçtiği kurak bölgeleri nemlendirme işlemidir. Buz dağlarının buralarda iklime tesir edebileceğini savunan bilim adamları mevcuttur.
Aklınıza şöyle bir soru gelebilir: Buz dağlarını hayatı tehdit eden kurak bölgelere ulaştırmak akıl almaz derecede külfetli ve masraflı olmayacak mı? Hayır! Uzmanlar Arabistan’da yapılan deniz suyunu arıtma tesislerine bir ton su için 5 dolar harcanıyorken, buz dağı projesinin daha düşük bir fiyata gerçekleşebileceğini
belirtiyorlar.
Bir engel de her buz dağının +25°C’ de Hindistan’a veya Arabistan’a götürülemeyeceğidir. Ama yapılan hesaplar doğrultusunda 1000 metre uzunluğunda ve 500 metre genişliğinde bir buz bloğunun, 6 aylık bir yolculuktan sonra Avustralya’nın batısında bir şehir olan Perth’e ulaşıncaya kadar yansı erimiş olacaktır. Kalan kısım ise, 1 milyon insan için 1 yıl boyunca içme ve kullanma suyu olarak yetecektir. Buz dağı projesi şu anda gelecekten gelen bir melodi... Ama uzmanlar takriben on yıl sonra projenin gerçekleşebileceğini savunuyorlar.
Yüce Yaratıcı, yeryüzünü insanoğlunun her ihtiyacını karşılayacak şekilde hazırlamıştır. Belki buz dağları da tıpkı aküferler gibi, bir su deposu vazifesi görecektir. Ancak insanoğlu, kendisine lütfedilen nimetleri israf etmeden, sorumsuzca savurmadan, asil halini bozup kirletmeden kullanmak ve kendi aralarında adaletle paylaşmak mecburiyetindedir. Oysa dünyadaki mevcut su kaynakları evlerde, sanayide ve zirai sulamada büyük bir israfla karşı karşıyadır. Su nakil borusu ve kanallarında büyük kaçak ve sızıntılar vardır. Mesela, dünyadaki su kaynaklarının %70’inin kullanıldığı zirai sulamada suyun, ancak ortalama %40’ından faydalanılmakta, geri kalanı ise israf olup gitmektedir. Diğer yandan nehirler, göller
ve yer altı sularında kirlilik tehlikeli seviyelere ulaşmakta, bundan dolayı da kullanma alanı giderek daralmaktadır. Su temininde buz dağı projeleri gündeme gelirken, mevcut kaynakları kullanma randımanının arttırılmasının daha ekonomik olabileceği gözardı edilmemelidir. Diğer yandan suyun adil paylaşılması için geniş ufuklu idarecilere ihtiyaç vardır. Merhum Turgut Özal tarafından teklif edilen “Barış Suyu Projesi” gibi büyük projelerle su, bol olan yerlerden kıt olan yerlere nakledilebilir. Böylece, yer yüzü nimetlerinden en önemlisi olan su, insanlar arasında dostça, kardeşçe paylaşılan bir meta olur.
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz