Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
ÜLKEMiZDE YANLIŞ VE AMAÇ DIŞI ARAZİ KULLANIMI
1. GİRİŞ
Değişik iklim koşullarında ve çok çeşitli kayaç toplulukları üzerinde, farklı
fizyografik üniteler ve yükseltilerde, Dünya' da yer alan Oxisol Ordosu hariç, bir
çok toprak tipinin çoğunu temsil edecek şekilde ayrıcalıklı özelliklerdeki topraklar
ülkemizde de yer almaktadır. Bu nedenle yöresel olarak verimlilik düzeyleri
ve kaliteleri değişken tarım ürünleri yetişmektedir. Topraklarımızın verimlilik
düzeylerini ve dolayısı ile kimi zamanda modern tarım tekniklerinin uygulanmasını
sınırlayan etmenleri ana başlıklar ile sıralarsak: Düzensiz ve fazla eğimli
arazilerve üzerinde yapılan işlemeli tarım; yüzlek toprak derinliği; organik
madde ve dolayısı ile azot noksanlığı; faydalı fosfor bölgesel olarak potasyum
ve mikroelement noksanlığı; düşük agregat stabiliteli topraklar ve erozyon riskine
karşı yüksek duyarlılığa sahip toprak varlığı; kuraklık, tuzluluk ve alkalilik;
taşlılık ve kayalılık; ıslaklık ve drenaj; düşük hidrolik geçirgenlik ve yetersiz havalanma;
yüksek kil kapsamı; kök gelişimini engelleyen katmanların varlığı;
kireç fazlalığı ve biyolojik aktivitenin düşüklüğüdür. Mahsuldar olmayan toprakların
molarizasyonu için, sorunlarının bütün boyutları ile bilinmesine ve dağılımlarının
ortaya konmasına gereksinim vardır. Günümüzde arazilerin doğal
nitelik ve yeteneğine uygun kullanılması hakkında uygulanan ve toprak
amenajmanına dayalı projeleri kapsayacak boyutta Arazi Kullanım Planlamaları
yoktur. Ayrıca bu planlamalara ülke genelinde temel oluşturacak, ayrıntılı çalışmalar
ve veri tabanları bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak arazilerin
mahsuldar olarak kullanılmasını yönlendirecek ve üreticinin ekonomik iyileşmesinde
tasarruf ve yönlendirme hakkı olan ve hür iradesi ile olması gereken
koordinasyonu sağlayacak etkin bir kuruluşta yoktur. Bunun için toprak ve su
kaynaklarımızın arz ve talebi, kalite ve kantite açısından zaman ve mekan
içinde incelenerek; sürdürülebilir tarımın koşulları rantabl boyutlarıyla araştırılmalı
ve Ulusal Devlet Politikaları, bilimsel kıstaslar ile belirlenmelidir.
2. ÜLKEMİZİN ARAZİ VARLIĞI, ŞİMDİKİ KULLANIM DESENİ VE
SORUNLARI
Lokal bölge ve bazı havzaların bir bölümünde yapılan ve yaygın olmayan
Ayrıntılı Toprak Haritalarını saymazsak, yurt genelinde topluca değerlendirme
yapabileceğimiz Yoklama (İstikşafi, gözlemli) karakterli haritalar mevcuttur.
1966 yılında Mülga Topraksu Genel Müdürlüğü tarafından Ülke boyutunda yapımına
başlanan "Türkiye Geliştirilmiş Toprak Haritası", 1971 yılında tamamlanmış
ve 1/100.000 ölçekle yayınlanmıştır. Ayrıca 1/250.000 ölçekli 26 Büyük
Su Toplama Havzasını kapsayan raporlarda ve Geliştirilmiş Haritalarda, yüksek
kategorik sınıflama düzeyinde Büyük Toprak Grupları, varsa fazları ile birlikte
belirlenmiştir. Ancak bu ölçeklerdeki haritaların doğruluk düzeyi en fazla yaklaşık
% 75' dir ve Dünya standartlarında, planlama çalışmalarına veri tabanı
oluşturmaz. Bu haritalar, geniş bölgelerde yoğun kullanma ve yerleşime elverişli
alanları tanıma ve genel potansiyellerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Bunlar
genel ve özel amaçlı planlama çalışmalarına kaynak oluşturmaz. Arazi kullanma
yetenek gruplarına ve kullanma şekillerine ait genel bir değerlendirme Çizelge1.'
de topluca sunulmuştur. Türkiye arazi varlığı toplam 77.899.700
ha'dır.Kullanma şekillerine göre ülke arazi varlığının %36,0'sı işlenen tarım arazileri;
%27,6'sı çayır ve mer'a arazileri; %29,8'i orman ve fundalık arazileridir.
Geriye kalan %6,5'lik bölümde: Yerleşim yerleri, ürün elde edilmeyen araziler ve
su yüzeyleri yer alır.
1. GİRİŞ
Değişik iklim koşullarında ve çok çeşitli kayaç toplulukları üzerinde, farklı
fizyografik üniteler ve yükseltilerde, Dünya' da yer alan Oxisol Ordosu hariç, bir
çok toprak tipinin çoğunu temsil edecek şekilde ayrıcalıklı özelliklerdeki topraklar
ülkemizde de yer almaktadır. Bu nedenle yöresel olarak verimlilik düzeyleri
ve kaliteleri değişken tarım ürünleri yetişmektedir. Topraklarımızın verimlilik
düzeylerini ve dolayısı ile kimi zamanda modern tarım tekniklerinin uygulanmasını
sınırlayan etmenleri ana başlıklar ile sıralarsak: Düzensiz ve fazla eğimli
arazilerve üzerinde yapılan işlemeli tarım; yüzlek toprak derinliği; organik
madde ve dolayısı ile azot noksanlığı; faydalı fosfor bölgesel olarak potasyum
ve mikroelement noksanlığı; düşük agregat stabiliteli topraklar ve erozyon riskine
karşı yüksek duyarlılığa sahip toprak varlığı; kuraklık, tuzluluk ve alkalilik;
taşlılık ve kayalılık; ıslaklık ve drenaj; düşük hidrolik geçirgenlik ve yetersiz havalanma;
yüksek kil kapsamı; kök gelişimini engelleyen katmanların varlığı;
kireç fazlalığı ve biyolojik aktivitenin düşüklüğüdür. Mahsuldar olmayan toprakların
molarizasyonu için, sorunlarının bütün boyutları ile bilinmesine ve dağılımlarının
ortaya konmasına gereksinim vardır. Günümüzde arazilerin doğal
nitelik ve yeteneğine uygun kullanılması hakkında uygulanan ve toprak
amenajmanına dayalı projeleri kapsayacak boyutta Arazi Kullanım Planlamaları
yoktur. Ayrıca bu planlamalara ülke genelinde temel oluşturacak, ayrıntılı çalışmalar
ve veri tabanları bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak arazilerin
mahsuldar olarak kullanılmasını yönlendirecek ve üreticinin ekonomik iyileşmesinde
tasarruf ve yönlendirme hakkı olan ve hür iradesi ile olması gereken
koordinasyonu sağlayacak etkin bir kuruluşta yoktur. Bunun için toprak ve su
kaynaklarımızın arz ve talebi, kalite ve kantite açısından zaman ve mekan
içinde incelenerek; sürdürülebilir tarımın koşulları rantabl boyutlarıyla araştırılmalı
ve Ulusal Devlet Politikaları, bilimsel kıstaslar ile belirlenmelidir.
2. ÜLKEMİZİN ARAZİ VARLIĞI, ŞİMDİKİ KULLANIM DESENİ VE
SORUNLARI
Lokal bölge ve bazı havzaların bir bölümünde yapılan ve yaygın olmayan
Ayrıntılı Toprak Haritalarını saymazsak, yurt genelinde topluca değerlendirme
yapabileceğimiz Yoklama (İstikşafi, gözlemli) karakterli haritalar mevcuttur.
1966 yılında Mülga Topraksu Genel Müdürlüğü tarafından Ülke boyutunda yapımına
başlanan "Türkiye Geliştirilmiş Toprak Haritası", 1971 yılında tamamlanmış
ve 1/100.000 ölçekle yayınlanmıştır. Ayrıca 1/250.000 ölçekli 26 Büyük
Su Toplama Havzasını kapsayan raporlarda ve Geliştirilmiş Haritalarda, yüksek
kategorik sınıflama düzeyinde Büyük Toprak Grupları, varsa fazları ile birlikte
belirlenmiştir. Ancak bu ölçeklerdeki haritaların doğruluk düzeyi en fazla yaklaşık
% 75' dir ve Dünya standartlarında, planlama çalışmalarına veri tabanı
oluşturmaz. Bu haritalar, geniş bölgelerde yoğun kullanma ve yerleşime elverişli
alanları tanıma ve genel potansiyellerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Bunlar
genel ve özel amaçlı planlama çalışmalarına kaynak oluşturmaz. Arazi kullanma
yetenek gruplarına ve kullanma şekillerine ait genel bir değerlendirme Çizelge1.'
de topluca sunulmuştur. Türkiye arazi varlığı toplam 77.899.700
ha'dır.Kullanma şekillerine göre ülke arazi varlığının %36,0'sı işlenen tarım arazileri;
%27,6'sı çayır ve mer'a arazileri; %29,8'i orman ve fundalık arazileridir.
Geriye kalan %6,5'lik bölümde: Yerleşim yerleri, ürün elde edilmeyen araziler ve
su yüzeyleri yer alır.
Geri: Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
Türkiye Geliştirilmiş Toprak Haritalarında, Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları
ve Alt Sınıfları da yer alır. Bu Teknik Sınıflandırma değerlendirmesi ile toprak
işlemesine elverişli tarım arazilerinin; sınırlı arazi kullanma yoğunluğuna sahip
toprakların ve işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerin varlıkları ortaya konur.
Çizelge1'de hiç özürü olmayan, sorunsuz I. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 5.085x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %6,5'ini oluşturur.
Sırasıyla yoğun işleme kapasitesindeki II. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 6.773x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %8,7'sini oluşturur.
Orta yoğunlukta işleme kapasitesindeki III. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 7.283x103 ha ile tüm arazi varlığımızın % 9,3'ünü oluşturur.
Sınırlı ve çok özenle işlenebilen IV. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım toprakları
yaklaşık 7.425x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %9,5'ini oluşturur. Yukarıdaki
tarım arazileri yayılım alanları ve oranları dikkate alınırsa: Özenle tarıma
ayrılması ve ancak çok özel koşullar dışında tarım dışı amaçlı kullanılmaması
mutlak gerekli I., II., III. arazi kullanım yetenek gruplarındaki toplam tarım toprakları
alanı yaklaşık 19.141x103 ha'dır ve tüm ülke arazisine göre %24,5'ini
oluşturur. Bu değer, arazi varlığımızın yaklaşık dörtte birinden de biraz daha
düşük bir orandır. İşlemeli tarıma düşük derecede uygun ve gerekirse tarım dışı
kullanımlara, I., II. ve III. sınıf arazilere göre de öncelikle ayrılabilecek ve bir
kısmınında mer'a olarak değerlendirilebileceği IV. sınıf arazi kullanım yetenek
grubunun toplamıyla oluşan tarım topraklarımızın toplam alanı, yaklaşık
26.566x103 ha'dır ve tüm ülke arazisinin %34'üdür. Bu değer, toplam arazi varlığımızın
üçte birinden biraz daha fazla bir orandır. Buradan çıkarılan sonuçlar
değerlendirildiğinde: Sanıldığı ve iddia edildiği gibi tarım topraklarımızın toplam
yayılım alanı, tüm arazi varlığımız içinde yüksek bir oranı ve zengin bir doğal
kaynağı oluşturmamaktadır. Ancak potansiyel tarım toprağımız, yurt yüzeyinin
yaklaşık üçte birini oluşturarak işlemeli tarıma uygunluk göstermektedir. Tarım
dışı amaçla kullanılabilen, çayır-mer'a, orman ve fundalık arazilerin V., VI.,ve
VII. sınıf yetenek grubundaki toplam alanı yaklaşık 46.790x103 ha'dır ve tüm
arazi varlığımıza oranı %59,9'dur. Tüm arazi valığımızın yaklaşık %5,8'ini VIII.
sınıf yetenek grubunda doğal hayata bırakılacak araziler ile su alanları oluşturmaktadır.
3. ARAZİLERİMİZİN DOĞAL ÖZELLİKLERİ ve KULLANIM
SORUNLARI.
Toprak mahsuldarlığını sınırlayan ve oluşmasına insanların neden olduğu
sorunlar Geliştirilmiş Toprak Haritası çalışmalarında, arazi kullanım yetenek
sınıfları ve alt sınıflarına göre dağılımı Çizelge 1 ve 2'de verilmiştir. Çizelgeler
incelendiğinde Ülkemizde güncelliğini ve önemini koruyan birinci sıradaki
sorun erozyondur. Şekil 1'de görüldüğü gibi Ülkenin eğim derece gruplarına
göre %76,02'sini orta, dik, çok dik ve sarp eğimlerde (eğimi %6'dan fazla) yer
alan fizyografik üniteler nedeniyle erozyon sorunu, doğal olarak kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde erozyonun görülmediği alanların toplamı yaklaşık 5.1x106
ha arazidir. Bu alan toplamı, arazi varlığımızın yaklaşık onbeşte biridir veya alan
dağılımı olarak Konya, Sinop ve Rize'nin İl arazi varlıklarının toplamları kadardır.
Bir başka anlatım ile her 100 dekar arazinin, 6,5 dekar arazisine karşılık
gelmektedir. Hafif derecede erozyona uğrayan alanlar toplamı yaklaşık 5.6x106
ha arazidir, Ankara ve Sivas İl'leri arazi varlıklarının toplamı kadardır. Günümüzde
işlenen tarım arazilerindeki erozyon sorunu yaklaşık 20.486x103 ha alan
ile işlenen tüm tarım arazilerinin yaklaşık % 73,0'ünü oluşturmaktadır. Bu durumu,
işlemeye uygun tarım topraklarının dağılımına göre potansiyel tarım
alanların da değerlendirirsek, toplam 18.097x103 ha ile %68,1 oranındadır. Ülke
boyutundaki toplam erozyon sorunu, arazi varlığımızın %86,5 inde yer almaktadır.
Erozyon sorunuyla birlikte toprak mahsuldarlığını sınırlayan diğer sorunları
da birlikte değerlendirirsek: Günümüzde işlenen sorunlu tarım alanlarının toplamı,
yaklaşık 23.228x103 ha'dır ve işlenen tüm tarım alanlarına göre oranı
%82,8'dir. Bu değerlendirme, potansiyel tarım alanlarının sorunlarına göre
%80,6 ve tüm arazi varlığımızdaki sorunlu alanlara göre de %87,2'dir.
Günümüzde işlenen tarım alanlarındaki erozyon sorunu %73'dür; ancak
Potansiyel (Planlamalı) tarım alanlarına göre erozyon sorunu %68,1'dir. Ayrıca
plansızlık nedeniyle yanlış işlenen erozyon alanlarının toplamı yaklaşık
6.176x103 ha'dır ve işlenen tüm tarım alanlarımızın da %22,0'sini oluşturmaktadırlar.
Erozyona duyarlı toprakların yarattığı sorunların yanında tüm sorunları
birlikte ele alırsak, toplam sorunlu tarım toprakları alanı 23.228x103 ha'dır ve
işlenen arazilerin %82,8'ini kapsamaktadır (Çizelge 2 ve 3).
Şekil 1'de tarım topraklarımızda veya arazi varlığımızın doğal niteliğinde
yer alan sorunlar topluca verilmiştir.Bu değerlere göre: Tuzlu ve alkali veya çorak
toprakların, işlemeli tarıma uygun arazilerdeki mevcudiyeti, 837.405
ve Alt Sınıfları da yer alır. Bu Teknik Sınıflandırma değerlendirmesi ile toprak
işlemesine elverişli tarım arazilerinin; sınırlı arazi kullanma yoğunluğuna sahip
toprakların ve işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerin varlıkları ortaya konur.
Çizelge1'de hiç özürü olmayan, sorunsuz I. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 5.085x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %6,5'ini oluşturur.
Sırasıyla yoğun işleme kapasitesindeki II. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 6.773x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %8,7'sini oluşturur.
Orta yoğunlukta işleme kapasitesindeki III. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım
toprakları yaklaşık 7.283x103 ha ile tüm arazi varlığımızın % 9,3'ünü oluşturur.
Sınırlı ve çok özenle işlenebilen IV. sınıf arazi yeteneğine sahip tarım toprakları
yaklaşık 7.425x103 ha ile tüm arazi varlığımızın %9,5'ini oluşturur. Yukarıdaki
tarım arazileri yayılım alanları ve oranları dikkate alınırsa: Özenle tarıma
ayrılması ve ancak çok özel koşullar dışında tarım dışı amaçlı kullanılmaması
mutlak gerekli I., II., III. arazi kullanım yetenek gruplarındaki toplam tarım toprakları
alanı yaklaşık 19.141x103 ha'dır ve tüm ülke arazisine göre %24,5'ini
oluşturur. Bu değer, arazi varlığımızın yaklaşık dörtte birinden de biraz daha
düşük bir orandır. İşlemeli tarıma düşük derecede uygun ve gerekirse tarım dışı
kullanımlara, I., II. ve III. sınıf arazilere göre de öncelikle ayrılabilecek ve bir
kısmınında mer'a olarak değerlendirilebileceği IV. sınıf arazi kullanım yetenek
grubunun toplamıyla oluşan tarım topraklarımızın toplam alanı, yaklaşık
26.566x103 ha'dır ve tüm ülke arazisinin %34'üdür. Bu değer, toplam arazi varlığımızın
üçte birinden biraz daha fazla bir orandır. Buradan çıkarılan sonuçlar
değerlendirildiğinde: Sanıldığı ve iddia edildiği gibi tarım topraklarımızın toplam
yayılım alanı, tüm arazi varlığımız içinde yüksek bir oranı ve zengin bir doğal
kaynağı oluşturmamaktadır. Ancak potansiyel tarım toprağımız, yurt yüzeyinin
yaklaşık üçte birini oluşturarak işlemeli tarıma uygunluk göstermektedir. Tarım
dışı amaçla kullanılabilen, çayır-mer'a, orman ve fundalık arazilerin V., VI.,ve
VII. sınıf yetenek grubundaki toplam alanı yaklaşık 46.790x103 ha'dır ve tüm
arazi varlığımıza oranı %59,9'dur. Tüm arazi valığımızın yaklaşık %5,8'ini VIII.
sınıf yetenek grubunda doğal hayata bırakılacak araziler ile su alanları oluşturmaktadır.
3. ARAZİLERİMİZİN DOĞAL ÖZELLİKLERİ ve KULLANIM
SORUNLARI.
Toprak mahsuldarlığını sınırlayan ve oluşmasına insanların neden olduğu
sorunlar Geliştirilmiş Toprak Haritası çalışmalarında, arazi kullanım yetenek
sınıfları ve alt sınıflarına göre dağılımı Çizelge 1 ve 2'de verilmiştir. Çizelgeler
incelendiğinde Ülkemizde güncelliğini ve önemini koruyan birinci sıradaki
sorun erozyondur. Şekil 1'de görüldüğü gibi Ülkenin eğim derece gruplarına
göre %76,02'sini orta, dik, çok dik ve sarp eğimlerde (eğimi %6'dan fazla) yer
alan fizyografik üniteler nedeniyle erozyon sorunu, doğal olarak kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde erozyonun görülmediği alanların toplamı yaklaşık 5.1x106
ha arazidir. Bu alan toplamı, arazi varlığımızın yaklaşık onbeşte biridir veya alan
dağılımı olarak Konya, Sinop ve Rize'nin İl arazi varlıklarının toplamları kadardır.
Bir başka anlatım ile her 100 dekar arazinin, 6,5 dekar arazisine karşılık
gelmektedir. Hafif derecede erozyona uğrayan alanlar toplamı yaklaşık 5.6x106
ha arazidir, Ankara ve Sivas İl'leri arazi varlıklarının toplamı kadardır. Günümüzde
işlenen tarım arazilerindeki erozyon sorunu yaklaşık 20.486x103 ha alan
ile işlenen tüm tarım arazilerinin yaklaşık % 73,0'ünü oluşturmaktadır. Bu durumu,
işlemeye uygun tarım topraklarının dağılımına göre potansiyel tarım
alanların da değerlendirirsek, toplam 18.097x103 ha ile %68,1 oranındadır. Ülke
boyutundaki toplam erozyon sorunu, arazi varlığımızın %86,5 inde yer almaktadır.
Erozyon sorunuyla birlikte toprak mahsuldarlığını sınırlayan diğer sorunları
da birlikte değerlendirirsek: Günümüzde işlenen sorunlu tarım alanlarının toplamı,
yaklaşık 23.228x103 ha'dır ve işlenen tüm tarım alanlarına göre oranı
%82,8'dir. Bu değerlendirme, potansiyel tarım alanlarının sorunlarına göre
%80,6 ve tüm arazi varlığımızdaki sorunlu alanlara göre de %87,2'dir.
Günümüzde işlenen tarım alanlarındaki erozyon sorunu %73'dür; ancak
Potansiyel (Planlamalı) tarım alanlarına göre erozyon sorunu %68,1'dir. Ayrıca
plansızlık nedeniyle yanlış işlenen erozyon alanlarının toplamı yaklaşık
6.176x103 ha'dır ve işlenen tüm tarım alanlarımızın da %22,0'sini oluşturmaktadırlar.
Erozyona duyarlı toprakların yarattığı sorunların yanında tüm sorunları
birlikte ele alırsak, toplam sorunlu tarım toprakları alanı 23.228x103 ha'dır ve
işlenen arazilerin %82,8'ini kapsamaktadır (Çizelge 2 ve 3).
Şekil 1'de tarım topraklarımızda veya arazi varlığımızın doğal niteliğinde
yer alan sorunlar topluca verilmiştir.Bu değerlere göre: Tuzlu ve alkali veya çorak
toprakların, işlemeli tarıma uygun arazilerdeki mevcudiyeti, 837.405
Geri: Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
ha'dır. Çorak toprakların en fazla dağılım gösterdiği ilimiz, Konya'dır. Tüm arazi
varlığımız içindeki çorak toprakların toplam alanı, 1.518.722 ha'dır ve toplam
arazilerimizin %1,9'unu oluşturur. Taşlılık sorunu dağılımı 2.989.033 ha alanda
yer almakta ve tarım topraklarının %11.3'ünü oluşturmaktadır. Taşlı arazilerin
%62,1'ini kapsayan 855.981 ha alanın, taşlılık sorunu giderilebilecek niteliktedir.
Bu arazilerin, mekanizasyona uygun tarım tarım topraklarına kazandırılması
olasıdır. Erozyon sorununa paralel olarak, tesirli toprak derinliği sığ ve çok sığ
olan arazi varlığımız, toplam 52.605.428 ha alanda yayılım gösterir ve toplam
arazi varlığımız içindeki oranı %67.7'dir. II,III ve IV. yetenek sınıfındaki tarım
arazilerindeki drenaj sorunu 1.968.814 ha alanda yer almakta ve tüm tarım toprakları
içindeki oranı %7.4'dür. Toplam arazilerimizdeki drenaj sorunu 2.771.975
ha alanda yer almaktadır ve arazi varlığımızın %3,6'sını oluşturmaktadır. Amaç
dışı arazi kullanımı ile yitirilen tarım toprakları en az 573.239 ha'dır. Bu değer
bir Ardahan,bir Sinop, bir İstanbul, bir Hatay, bir Kocaeli, bir Rize veya bir Bayburt
il sınırlarından daha büyüktür. Bir başka ifade ile bir İstanbul İlinden daha
büyük arazi, iyi nitelikli ve verimli tarım toprakları olarak kaybedilmiştir. İllerimizde
işlemeli tarıma uygun olan I., II. ve III. yetenek grubundaki arazilerin
toplam alanlarının, amaç dışı kullanılan tarım topraklarına göre karşılaştırılması
yapılırsa: Yitirilen iyi nitelikli ve verimli tarım topraklarının toplam alanı 4'üncü
sırada yer alan ilimizi oluşturacak boyuttaki kadar büyüktür.
4. ARAZİLERİMİZİN DOĞAL NİTELİK VE YETENEKLERİNE UYGUN
KULLANIMLARINA AİT STRATEJİK YAKLAŞIMLAR.
Optimum arazi kullanımı, aynı zamanda büyük ve küçük ölçekli işletme
üretim planlamalarında yapılması gereken teknik çalışma bölümünü de oluşturur.
Buradan elde edilen veriler, işletme planlamasının ekonomik (rantablite)
bölümünü yönlendirerek, alternatif ürün desenlerine temel oluşturur. Arazilerin
kullanım üniteleri belirlendikten sonra gerekli amenajman uygulamaları ve
molarizasyon planlamalarının yapılarak optimum arazi kullanımı çalışmalarına
etki eden teknik yönüne temel oluşturan kaynak, Ayrıntılı Toprak Haritaları'dır.
Kırsal kesimdeki üreticilerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için tarımsal
üretim planlamasına gereksinim vardır. Bu plan Bakanlık düzeyinde, Ulusal
Arazi Kullanım Planlamalarının hayata geçirilmesi ile sağlanır. Bu tip kapsamlı
bir organizasyon için, Bakanlıktaki temel kurumlar 1- Arazi Kullanma Arazi
Araştırma Enstitüleri, 2- Uzaktan Algılama Merkezi, 3- Veri Bankası Merkezi, 4-
Toprak Verimliliği Araştırma Kuruluşları ve 5- Uygulamalı ve Yatırımcı İl Müdürlükleridir.
Günümüzde Uygulamalı ve Yatırımcı İl Müdürlüklerinin görevini Köy
Hizmetleri İl Müdürlükleri üstlenmekte, ancak Arazi Kullanımı Planları ve uygulamaları
açısından gerekli hizmeti sunamamaktadır. Çünkü günümüzde gerekli
veri tabanını, uygulanabilirlik oranlarını, çevresel etkileşim ile ekonomik ve sosyal
analizleri planlayacak ve yönlendirecek, aralarındaki iletişimi sağlayacak
Arazi Kullanma Araştırma Enstitüleri, Uzaktan Algılama Merkezi ve Veri Bankası
Merkezi günümüze kadar kurulamamıştır. Bu kuruluşlar eldeki mevcut konumu,
bilimsel boyutları ile değerlendirip, yapılması gereken Bölge ve Köy Arazi
Kullanma Planlarını geliştirecek kamu kurumlarıdır. Toprak Verimliliği Araştırma
Kuruluşlarının görevini ise günümüzde Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüleri
yapmaktadır.
Arazi Kullanım Planlarının yapılması ve Ulusal Gelişme ve Kalkınma
Planlarının oluşturulması için yapılanması gerekli Bakanlık Kurumları Çizelge
4'de verilmiştir. Toprak Verimliliği Araştırma Kuruluşları, üretici topraklarının
rutin analizlerini değerlendiren, verimlilik ve çevresel etkileşim değerlerini irdeleyen,
özellikle gübreleme sorunlarına yaklaşım gösteren kurumlardır. Arazi Kullanma
Araştırma Enstitülerinin görevleri, ayrıntılı toprak haritalarını ülke düzeyinde
gerçekleştirmek; bölgesel arazi planlamalarını yapmak; tarım işletmelerinin
uygun büyüklüklerinin saptanmasını yöresel koşullara göre saptamak; arazi
toplulaştırma çalışmalarının veri tabanını oluşturmak; toprak- su korunumu
araştırmalarını ortaya k****k; sulama ve drenaj sorunlarını çözümleyici projeler
üretmek olmalıdır. Arazi Kullanma Araştırma Enstitüleri, iklim bölgeleri, toprakların
varlığımız içindeki çorak toprakların toplam alanı, 1.518.722 ha'dır ve toplam
arazilerimizin %1,9'unu oluşturur. Taşlılık sorunu dağılımı 2.989.033 ha alanda
yer almakta ve tarım topraklarının %11.3'ünü oluşturmaktadır. Taşlı arazilerin
%62,1'ini kapsayan 855.981 ha alanın, taşlılık sorunu giderilebilecek niteliktedir.
Bu arazilerin, mekanizasyona uygun tarım tarım topraklarına kazandırılması
olasıdır. Erozyon sorununa paralel olarak, tesirli toprak derinliği sığ ve çok sığ
olan arazi varlığımız, toplam 52.605.428 ha alanda yayılım gösterir ve toplam
arazi varlığımız içindeki oranı %67.7'dir. II,III ve IV. yetenek sınıfındaki tarım
arazilerindeki drenaj sorunu 1.968.814 ha alanda yer almakta ve tüm tarım toprakları
içindeki oranı %7.4'dür. Toplam arazilerimizdeki drenaj sorunu 2.771.975
ha alanda yer almaktadır ve arazi varlığımızın %3,6'sını oluşturmaktadır. Amaç
dışı arazi kullanımı ile yitirilen tarım toprakları en az 573.239 ha'dır. Bu değer
bir Ardahan,bir Sinop, bir İstanbul, bir Hatay, bir Kocaeli, bir Rize veya bir Bayburt
il sınırlarından daha büyüktür. Bir başka ifade ile bir İstanbul İlinden daha
büyük arazi, iyi nitelikli ve verimli tarım toprakları olarak kaybedilmiştir. İllerimizde
işlemeli tarıma uygun olan I., II. ve III. yetenek grubundaki arazilerin
toplam alanlarının, amaç dışı kullanılan tarım topraklarına göre karşılaştırılması
yapılırsa: Yitirilen iyi nitelikli ve verimli tarım topraklarının toplam alanı 4'üncü
sırada yer alan ilimizi oluşturacak boyuttaki kadar büyüktür.
4. ARAZİLERİMİZİN DOĞAL NİTELİK VE YETENEKLERİNE UYGUN
KULLANIMLARINA AİT STRATEJİK YAKLAŞIMLAR.
Optimum arazi kullanımı, aynı zamanda büyük ve küçük ölçekli işletme
üretim planlamalarında yapılması gereken teknik çalışma bölümünü de oluşturur.
Buradan elde edilen veriler, işletme planlamasının ekonomik (rantablite)
bölümünü yönlendirerek, alternatif ürün desenlerine temel oluşturur. Arazilerin
kullanım üniteleri belirlendikten sonra gerekli amenajman uygulamaları ve
molarizasyon planlamalarının yapılarak optimum arazi kullanımı çalışmalarına
etki eden teknik yönüne temel oluşturan kaynak, Ayrıntılı Toprak Haritaları'dır.
Kırsal kesimdeki üreticilerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için tarımsal
üretim planlamasına gereksinim vardır. Bu plan Bakanlık düzeyinde, Ulusal
Arazi Kullanım Planlamalarının hayata geçirilmesi ile sağlanır. Bu tip kapsamlı
bir organizasyon için, Bakanlıktaki temel kurumlar 1- Arazi Kullanma Arazi
Araştırma Enstitüleri, 2- Uzaktan Algılama Merkezi, 3- Veri Bankası Merkezi, 4-
Toprak Verimliliği Araştırma Kuruluşları ve 5- Uygulamalı ve Yatırımcı İl Müdürlükleridir.
Günümüzde Uygulamalı ve Yatırımcı İl Müdürlüklerinin görevini Köy
Hizmetleri İl Müdürlükleri üstlenmekte, ancak Arazi Kullanımı Planları ve uygulamaları
açısından gerekli hizmeti sunamamaktadır. Çünkü günümüzde gerekli
veri tabanını, uygulanabilirlik oranlarını, çevresel etkileşim ile ekonomik ve sosyal
analizleri planlayacak ve yönlendirecek, aralarındaki iletişimi sağlayacak
Arazi Kullanma Araştırma Enstitüleri, Uzaktan Algılama Merkezi ve Veri Bankası
Merkezi günümüze kadar kurulamamıştır. Bu kuruluşlar eldeki mevcut konumu,
bilimsel boyutları ile değerlendirip, yapılması gereken Bölge ve Köy Arazi
Kullanma Planlarını geliştirecek kamu kurumlarıdır. Toprak Verimliliği Araştırma
Kuruluşlarının görevini ise günümüzde Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüleri
yapmaktadır.
Arazi Kullanım Planlarının yapılması ve Ulusal Gelişme ve Kalkınma
Planlarının oluşturulması için yapılanması gerekli Bakanlık Kurumları Çizelge
4'de verilmiştir. Toprak Verimliliği Araştırma Kuruluşları, üretici topraklarının
rutin analizlerini değerlendiren, verimlilik ve çevresel etkileşim değerlerini irdeleyen,
özellikle gübreleme sorunlarına yaklaşım gösteren kurumlardır. Arazi Kullanma
Araştırma Enstitülerinin görevleri, ayrıntılı toprak haritalarını ülke düzeyinde
gerçekleştirmek; bölgesel arazi planlamalarını yapmak; tarım işletmelerinin
uygun büyüklüklerinin saptanmasını yöresel koşullara göre saptamak; arazi
toplulaştırma çalışmalarının veri tabanını oluşturmak; toprak- su korunumu
araştırmalarını ortaya k****k; sulama ve drenaj sorunlarını çözümleyici projeler
üretmek olmalıdır. Arazi Kullanma Araştırma Enstitüleri, iklim bölgeleri, toprakların
Geri: Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
değişkenlikleri ve tarımsal ürün desenleri gözönüne alındığında, Çizelge
4'de görüldüğü gibi en az oniki bölgede kurulmalıdır.
Bu kurumlara ilave olarak uzaktan algılama merkezi ile veri bankası merkezi
de kurulmalıdır.
Makro düzeyde bir değerlendirme ile toplam arazi varlığımızın içinde arazi
kullanım yetenek sınıflarına uygun olarak, amacı doğrultusunda kullanılan arazilerimiz
toplamı, yaklaşık 51.370x103 ha arazi ile ülkenin %65.9'unu oluşturmaktadır.
Buna karşın arazi kullanım yetenek sınıflarına uygun olmayarak, yanlış
ve amaç dışı kullanılan arazi varlığımız yaklaşık 25.371x103 ha arazi ile ülkenin
%32.6'sını oluşturmaktadır (Şekil 2).
Çizelge 5'de İl'lerimizdeki yanlış ve amaç dışı arazi kullanımının, I.,II.,III. ve
IV. arazi kullanım yetenek sınıflarındaki tarım topraklarına ve V.,VI. ve VII. arazi
kullanım yetenek sınıflarındaki tarım dışı arazilere göre boyutları topluca
görülmektedir.Bu duruma göre: Tarım topraklarında 4.787x103 ha alanda,
yanlış arazi kullanımı mevcut iken; 6.274x103 ha alanda da işlemeli tarım yapılmaması
gerekirken, tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Çizelge 6'da
İl'lerimizdeki iyi nitelikli ve verimli tarım arazilerimizdeki tarım toprakları üzerinde
yayılım gösteren turistik ve ikinci konut; kentleşme; sanayi ve toprak sanayi
alanları ve kamu yatırımlarının arazi kullanım yetenek sınıflarına göre dağılımı,
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla verilmiştir.
Amaç dışı kullanılan tarım arazileri alanını, kimi İl'lerimizin işlemeli tarıma
uygun toplam arazi varlığına göre karşılaştırmasını yaparsak; kaybedilen verimli
ve iyi nitelikli arazilerimiz, Konya, Ankara, Urfa ve Sivas'tan sonra beşinci
İl'imizioluşturacak kadar büyüktür. Bir diğer anlatımla kaybettiğimiz tarım arazilerinin
yayılım alanı, 75 İl'in işlemeli tarıma uygun arazi varlığına göre herbirinden
daha büyüktür (çizelge 7).
Toprak kaynaklarımızın korunumunda, oluşturulacak Ulusal Devlet Politikalarından
gözetilecek önlemler aşağıda satır başlarıyla özetlenmiştir.
- Elde mevcut birçok yasa, yönetmelik, kararname ve tebliğleri tekrar gözden
geçirerek, farklı kurum ve kuruluşların yetki kapsamı içine giren, tarım dışı
amaçlı arazi kullanımı konusundaki yürürlükteki yasalar sadeleştirilmeli, kavram
kargaşası giderilmeli ve tarımcıların içinde olmayan arazi yerleşim, kullanım ve
nazım planlama komisyonlarına veya yetkili imzalara toprak bilimi kökenli tarımcıların
da alınması sağlanmalıdır.
-Her İl'in bünyesinde Valilik makanı başkanlığında oluşturulan koordinasyon
kurulunda Arazi Kullanım ve Yerleşim Planlaması Komisyonu, yerinde sorunlara
çözüm aramalı ve sağlıklı yapılanmak amacıyla acilen kurulmalıdır. Bu
koordinasyon kurulu kent nazım planlamalarını ve kent çevrelerini ve her türlü
yerleşim birimlerinin çevrelerinde oluşturulacak uydu kent veya banliyö yerleşim
yerleri planlarının; turizm yerleşim ve yayılım planlarını; otoban, devlet karayolu
ve kırsal alan iletişim ağlarını; küçük, orta ve büyük ölçekli organize sanayi bölgeleri
planlamalarını; açık maden işletme yerleşim ve yayılım planlamalarını;
toprak sanayi yayılım alanları ve hammadde alım alanları planlamalarını denetlemeli
ve yönlendirmelidir. Bu komisyonda: Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı; Çevre Bakanlığı; Orman
Bakanlığı; Belediye Başkanlığı; İlgili Üniversite (mevzuata bağlı kalarak
ziraat, inşaat, şehir bölge planlama, mühendislik veya bölüm temsilcileri olabilir);
Sanayi ve Ticaret Odası; ilgili meslek odaları temsilcileri görev alarak geniş
tabanlı bir kurul oluşturulmalıdır. Bu oluşumun doğal sonucu olarak komisyon,
yerleşim yayılım bölgelerinin oluşumu aşamasındaki planlama evresinde yapılabilecek
hatayı, farklı mesleklerin multi disiplin koordinasyonu ile bilimsel görüşler
doğrultusunda en aza indirgenebilecektir.
- Sanayi, toprak sanayi, açık maden işletmeciliği, kentleşme ve turizm gibi
yerleşim bölgelerinin, yayılım alanları için VI. - VIII. arazi kullanım yetenek sınıfları
arasındaki arazilere öncelik tanınmalı ve bu durum kesin ifadeler ile yasalarımızda
yer almalıdır. Çevresel Etki Değerlendirme Raporlarında gerekçeler;
ayrıntılarıyla belirtmek üzere ancak IV. arazi kullanım yetenek sınıfındaki tarım
topraklarına çok özel durumlarda izin verilmelidir. Kuru tarım alanlarındaki I., II.
ve III. arazi kullanım yetenek sınıfındaki tarım toprakları ile sulandıklarında I., II.,
III. ve IV. sulu tarım arazi yetenek sınıfındaki tarım toprakları veya doğal sınıflama
sistemine göre bölge ekolojik koşullarıda göz önünde tutularak düzenlenecek,
4'de görüldüğü gibi en az oniki bölgede kurulmalıdır.
Bu kurumlara ilave olarak uzaktan algılama merkezi ile veri bankası merkezi
de kurulmalıdır.
Makro düzeyde bir değerlendirme ile toplam arazi varlığımızın içinde arazi
kullanım yetenek sınıflarına uygun olarak, amacı doğrultusunda kullanılan arazilerimiz
toplamı, yaklaşık 51.370x103 ha arazi ile ülkenin %65.9'unu oluşturmaktadır.
Buna karşın arazi kullanım yetenek sınıflarına uygun olmayarak, yanlış
ve amaç dışı kullanılan arazi varlığımız yaklaşık 25.371x103 ha arazi ile ülkenin
%32.6'sını oluşturmaktadır (Şekil 2).
Çizelge 5'de İl'lerimizdeki yanlış ve amaç dışı arazi kullanımının, I.,II.,III. ve
IV. arazi kullanım yetenek sınıflarındaki tarım topraklarına ve V.,VI. ve VII. arazi
kullanım yetenek sınıflarındaki tarım dışı arazilere göre boyutları topluca
görülmektedir.Bu duruma göre: Tarım topraklarında 4.787x103 ha alanda,
yanlış arazi kullanımı mevcut iken; 6.274x103 ha alanda da işlemeli tarım yapılmaması
gerekirken, tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Çizelge 6'da
İl'lerimizdeki iyi nitelikli ve verimli tarım arazilerimizdeki tarım toprakları üzerinde
yayılım gösteren turistik ve ikinci konut; kentleşme; sanayi ve toprak sanayi
alanları ve kamu yatırımlarının arazi kullanım yetenek sınıflarına göre dağılımı,
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla verilmiştir.
Amaç dışı kullanılan tarım arazileri alanını, kimi İl'lerimizin işlemeli tarıma
uygun toplam arazi varlığına göre karşılaştırmasını yaparsak; kaybedilen verimli
ve iyi nitelikli arazilerimiz, Konya, Ankara, Urfa ve Sivas'tan sonra beşinci
İl'imizioluşturacak kadar büyüktür. Bir diğer anlatımla kaybettiğimiz tarım arazilerinin
yayılım alanı, 75 İl'in işlemeli tarıma uygun arazi varlığına göre herbirinden
daha büyüktür (çizelge 7).
Toprak kaynaklarımızın korunumunda, oluşturulacak Ulusal Devlet Politikalarından
gözetilecek önlemler aşağıda satır başlarıyla özetlenmiştir.
- Elde mevcut birçok yasa, yönetmelik, kararname ve tebliğleri tekrar gözden
geçirerek, farklı kurum ve kuruluşların yetki kapsamı içine giren, tarım dışı
amaçlı arazi kullanımı konusundaki yürürlükteki yasalar sadeleştirilmeli, kavram
kargaşası giderilmeli ve tarımcıların içinde olmayan arazi yerleşim, kullanım ve
nazım planlama komisyonlarına veya yetkili imzalara toprak bilimi kökenli tarımcıların
da alınması sağlanmalıdır.
-Her İl'in bünyesinde Valilik makanı başkanlığında oluşturulan koordinasyon
kurulunda Arazi Kullanım ve Yerleşim Planlaması Komisyonu, yerinde sorunlara
çözüm aramalı ve sağlıklı yapılanmak amacıyla acilen kurulmalıdır. Bu
koordinasyon kurulu kent nazım planlamalarını ve kent çevrelerini ve her türlü
yerleşim birimlerinin çevrelerinde oluşturulacak uydu kent veya banliyö yerleşim
yerleri planlarının; turizm yerleşim ve yayılım planlarını; otoban, devlet karayolu
ve kırsal alan iletişim ağlarını; küçük, orta ve büyük ölçekli organize sanayi bölgeleri
planlamalarını; açık maden işletme yerleşim ve yayılım planlamalarını;
toprak sanayi yayılım alanları ve hammadde alım alanları planlamalarını denetlemeli
ve yönlendirmelidir. Bu komisyonda: Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı; Çevre Bakanlığı; Orman
Bakanlığı; Belediye Başkanlığı; İlgili Üniversite (mevzuata bağlı kalarak
ziraat, inşaat, şehir bölge planlama, mühendislik veya bölüm temsilcileri olabilir);
Sanayi ve Ticaret Odası; ilgili meslek odaları temsilcileri görev alarak geniş
tabanlı bir kurul oluşturulmalıdır. Bu oluşumun doğal sonucu olarak komisyon,
yerleşim yayılım bölgelerinin oluşumu aşamasındaki planlama evresinde yapılabilecek
hatayı, farklı mesleklerin multi disiplin koordinasyonu ile bilimsel görüşler
doğrultusunda en aza indirgenebilecektir.
- Sanayi, toprak sanayi, açık maden işletmeciliği, kentleşme ve turizm gibi
yerleşim bölgelerinin, yayılım alanları için VI. - VIII. arazi kullanım yetenek sınıfları
arasındaki arazilere öncelik tanınmalı ve bu durum kesin ifadeler ile yasalarımızda
yer almalıdır. Çevresel Etki Değerlendirme Raporlarında gerekçeler;
ayrıntılarıyla belirtmek üzere ancak IV. arazi kullanım yetenek sınıfındaki tarım
topraklarına çok özel durumlarda izin verilmelidir. Kuru tarım alanlarındaki I., II.
ve III. arazi kullanım yetenek sınıfındaki tarım toprakları ile sulandıklarında I., II.,
III. ve IV. sulu tarım arazi yetenek sınıfındaki tarım toprakları veya doğal sınıflama
sistemine göre bölge ekolojik koşullarıda göz önünde tutularak düzenlenecek,
Geri: Ülkemizde yanlış ve amac dışı arazi kullanımı
farklı kullanım türlerine uygunluk sınıflarına veya parametrik sistemlere
göre oluşturulacak yöntemler ile iyi nitelikli ve verimli tarım topraklarına, yurt
savunmasında askeri amaçlar ve Devlet Hava Limanları gibi hayati ve mutlak
gerekli durum arz eden çok özel konumdaki yerler dışında, kesinlikle izin verilmemelidir.
- Kırsal Arazi Kullanım ve Toprak Koruma Genel Müdürlüğü kurularak çizelge
4'deki kurumsal yapılanma hayata geçirilmelidir.
- Ayrıntılı Toprak Haritalarının yapımına bir an evvel başlanmalı ve bu haritalara
dayalı olarak yurt düzeyinde Arazi Kullanım Planlamalarının oluşturulmasına
başlanmalıdır.
Ülke düzeyinde şimdiki arazi kullanım birimlerinin, arazi kullanım planlaması
ve değerlendirilmesi sonucunda oluşturulacak arazi kullanım birimlerinin
olası dağılımı Şekil3'de makro ölçekteki bir değerlendirme ile sunulmuştur. Buradan
elde edilen sonuç, bilimsel verilere dayandırılarak Ulusal Gelişme ve Kalkınma
Planları, Tarımsal Üretim ve Arazi Kullanım Planları çerçevesinde uygulanarak;
şimdiki arazi kullanım deseninin, büyük ölçeklerde değişkenlik göstererek
arazi kullanım birimlerinin ideal boyutlara ulaşabileceğidir.
tırma ve Geliştirme Merkezleri kurularak yeniden yapılanmaya gereksinim vardır.
Daha önceki bölümlerde açıklandığı gibi elimizdeki toprak kaynağı verileri ve
Yoklama Karakterli haritaları, geniş kapsamlı sulama ve drenaj planlarının; arazi
toplulaştırma çalışmalarının; amenajman planlarının; moleriyasyon çalışmalarının
ve projelerinin yapımına uygun değildir. Ülke düzeyinde Arazi Kullanım
Planları ve Tarım İşletmeleri Üretim Planlarının yapımı için, Topraksu veya Köy
Hizmetleri yatırımcı kuruluşlarının çalışma etkinliklerini bilimsel verilerle yönlendirecek
Toprak Etüdleri ve Arazi Kullanım Araştırma Merkezlerine gereksinim
vardır.
Daha öncede nedenleriyle birlikte açıklandığı gibi bu tip bir kurumsal yapılanmayla
Tarımsal Üretim Planlaması, bilimsel tasarımlarla oluşturulacaktır.
Ülkemizdeki nüfus: %1,5 artış hızıyla, yaklaşık 46 yıl sonra; %2 artış hızıyla da
yaklaşık 35 yıl sonra ikiye katlanacaktır. Bu durumda, ortalama 40 yıl sonra
Ülkemizin gıda gereksinimi de ikiye katlanacaktır. Ortaya çıkan tabloda, tarımsal
üretim planlamasının önemi ve gereksinimi yadsınamaz. Ulusal Devlet Politikasını,
bilimsel tasarım ve siyasi tutum yönlendirir. Bu iki ögeden bilimsel tasarımın
gerekliliği ve uygulanacağı yol, daha önce de açıklandığı gibi tekdir. Bilimsel
uygulama yöntemleri, ülkenin sosyo - ekonomik yapısına uygun olarak, dünya
standartlarında da geliştirilmiş bulunan ekolojilerinde değişkenlik gösteren bölgelerde
arazi değerlendirme teknik programlarıyla modifiye edilebilir. Ancak
Tarımsal Üretim Planlamasının karar yapıcı bölümünü siyasi iktidarların uygulayacağı:
Yatırımlar, fiyat politikaları, destekleme primleri, vergiler, kredi uygulamaları,
subvansiyonlar, destekleme alımları ve kooperatiflerin teşkilatlanması
yönlerini siyasi tutum yönlendirir.
göre oluşturulacak yöntemler ile iyi nitelikli ve verimli tarım topraklarına, yurt
savunmasında askeri amaçlar ve Devlet Hava Limanları gibi hayati ve mutlak
gerekli durum arz eden çok özel konumdaki yerler dışında, kesinlikle izin verilmemelidir.
- Kırsal Arazi Kullanım ve Toprak Koruma Genel Müdürlüğü kurularak çizelge
4'deki kurumsal yapılanma hayata geçirilmelidir.
- Ayrıntılı Toprak Haritalarının yapımına bir an evvel başlanmalı ve bu haritalara
dayalı olarak yurt düzeyinde Arazi Kullanım Planlamalarının oluşturulmasına
başlanmalıdır.
Ülke düzeyinde şimdiki arazi kullanım birimlerinin, arazi kullanım planlaması
ve değerlendirilmesi sonucunda oluşturulacak arazi kullanım birimlerinin
olası dağılımı Şekil3'de makro ölçekteki bir değerlendirme ile sunulmuştur. Buradan
elde edilen sonuç, bilimsel verilere dayandırılarak Ulusal Gelişme ve Kalkınma
Planları, Tarımsal Üretim ve Arazi Kullanım Planları çerçevesinde uygulanarak;
şimdiki arazi kullanım deseninin, büyük ölçeklerde değişkenlik göstererek
arazi kullanım birimlerinin ideal boyutlara ulaşabileceğidir.
tırma ve Geliştirme Merkezleri kurularak yeniden yapılanmaya gereksinim vardır.
Daha önceki bölümlerde açıklandığı gibi elimizdeki toprak kaynağı verileri ve
Yoklama Karakterli haritaları, geniş kapsamlı sulama ve drenaj planlarının; arazi
toplulaştırma çalışmalarının; amenajman planlarının; moleriyasyon çalışmalarının
ve projelerinin yapımına uygun değildir. Ülke düzeyinde Arazi Kullanım
Planları ve Tarım İşletmeleri Üretim Planlarının yapımı için, Topraksu veya Köy
Hizmetleri yatırımcı kuruluşlarının çalışma etkinliklerini bilimsel verilerle yönlendirecek
Toprak Etüdleri ve Arazi Kullanım Araştırma Merkezlerine gereksinim
vardır.
Daha öncede nedenleriyle birlikte açıklandığı gibi bu tip bir kurumsal yapılanmayla
Tarımsal Üretim Planlaması, bilimsel tasarımlarla oluşturulacaktır.
Ülkemizdeki nüfus: %1,5 artış hızıyla, yaklaşık 46 yıl sonra; %2 artış hızıyla da
yaklaşık 35 yıl sonra ikiye katlanacaktır. Bu durumda, ortalama 40 yıl sonra
Ülkemizin gıda gereksinimi de ikiye katlanacaktır. Ortaya çıkan tabloda, tarımsal
üretim planlamasının önemi ve gereksinimi yadsınamaz. Ulusal Devlet Politikasını,
bilimsel tasarım ve siyasi tutum yönlendirir. Bu iki ögeden bilimsel tasarımın
gerekliliği ve uygulanacağı yol, daha önce de açıklandığı gibi tekdir. Bilimsel
uygulama yöntemleri, ülkenin sosyo - ekonomik yapısına uygun olarak, dünya
standartlarında da geliştirilmiş bulunan ekolojilerinde değişkenlik gösteren bölgelerde
arazi değerlendirme teknik programlarıyla modifiye edilebilir. Ancak
Tarımsal Üretim Planlamasının karar yapıcı bölümünü siyasi iktidarların uygulayacağı:
Yatırımlar, fiyat politikaları, destekleme primleri, vergiler, kredi uygulamaları,
subvansiyonlar, destekleme alımları ve kooperatiflerin teşkilatlanması
yönlerini siyasi tutum yönlendirir.
Similar topics
» Orman alanlarının amaç dışı kullanımı
» Orman alanlarının amaç dışı kullanımı
» Sahtiyan - Doğru Yanlış (ft. Esin)
» Ülkemizde Meydana Gelmiş Büyük Heyelanlar
» Vampir dişi yapımı
» Orman alanlarının amaç dışı kullanımı
» Sahtiyan - Doğru Yanlış (ft. Esin)
» Ülkemizde Meydana Gelmiş Büyük Heyelanlar
» Vampir dişi yapımı
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz