Asit Yağmuru
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Asit Yağmuru
Asit Yağmuru Nedir
Asit yağmuru esas olarak sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan ;sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesidir.
Endüstriyel faaliyetler, konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan fosil
kökenli yakıtlar, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları ve fosil yakıtlara dayalı
olarak enerji üreten termik santraller faaliyetleri sonucu havayı kirletmekte,
kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon yaymaktadır. 2 ile 7 gün
arasında havada asılı kalabilen bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal
reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir. Bu kirleticiler,
atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle tepkimeye girerek sülfüroz asit
(HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden
olmaktadır. Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile
yağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5.6 civarındadır. Çeşitli
yanma olayları sonucu havaya karışan SO2, SO3, NOx gibi gazlar atmosferde
asit oluşumuna neden olmakta ve bunların yeryüzüne ulaşması ile asit
yağmurları oluşturmaktadır. Bunların yeryüzüne dönüşleri kuru ve yaş asit
depolanması sonucu oluşur.
Hava kirleticilerinin en yaygın olanı SO2’dir. Her yıl tonlarca SO2 çeşitli
kaynaklardan yayılarak atmosfere karışmaktadır. Bu emisyonların en önemli
bölümü elektrik üretmek amacıyla çok büyük miktarlarda katı ve sıvı yakıtlar
yakan termik santrallerden oluşmaktadır. NOx’in atmosferdeki bulunuşu yaklaşık olarak yarı
yarıya taşıt egzozu ve sabit yakma tesislerinden kaynaklanmaktadır. Bu gazlar atmosferde gaz
çevrimine girerek nitrik asit (HNO3) oluşumu ile sonuçlanan zincirleme reaksiyonları
tamamlayarak asit yağışların oluşmasını etkilemektedir.
Asit Yağmurunun Oluşumu
Havayı kirletmekte olan, kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon
yaymaktadır, bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok
uzaklara taşınabilmektedir. Bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle
tepkimeye girerek sülfüroz asit (HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3)
oluşumuna neden olmaktadır. Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile
yağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5.6 civarındadır. Bundan dolayı
yağmursuyunun pH derecesi çok kolay 5.6 nın üstüne çıkabilir. Böylece asit yamurları
oluşur. Ayrıca Hava kirliliğine CO’nun %52, SO2’nin %18, Hidrokarbonların %12 ,NO2’nin
%6 ve diğer parçacıkların %12 oranında katkıları vardır.
Asit Yağmurlarının İnsanlara Etkisi
Yaş ve kuru çökelme sonucunda atmosferden yeryüzüne geçen sülfat, nitrat gibi
anyonlarla toksik metallerin, kırsal bölgelerde toprağın ve göllerin asitleşmesine neden olan
ve kentlerde ise insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek düzeylere erişmelerinin yanında,
toprağa çökelmeleri sonucunda da insanların özellikle çocukların sağlığını dolaylı olarak
etkilediği bugün artık bilinmektedi
Özellikle çoçuklarda olmak üzere solunum yolu enfeksiyonu olmak üzere çesitli
iltihaplanmalar ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık sorunlarına sebep
olmaktadır.Hava kirliliği olmayan yerlerle karşılaştırıldığında, hava kirliliği olan bir yerde iki
kat daha fazla insan kronik bronşitten şikayet etmektedir.
Asit yağmurunun doğaya etkileri
Hava kirliliğinin sonucu olan azot oksitler özellikle bitki örtüsüne zarar veriyor (asit yağmuru). Hava kirliliği, başka etmenlerin yanı sıra ormanların ölmesine de neden oluyor. 1989’a değin Almanya’daki ormanların yüzde 52’sinin hasta olduğu belirlenmişti. İsveç’te ise asit yağmuru nedeniyle 18 bin göl zarar görmüştür, 4 bin göl ise artık ölü sayılmaktadır.
Güney Kutbu üzerindeki ozon katmanı 1970’lerin ortasından bu yana her yıl biraz daha inceliyor. Bu katmanın başka yerlerde de inceldiği, örneğin 1969-86 arasında Almanya üzerindeki bölümünün yüzde 3 oranında azaldığı belirlenmiştir. Bugünkü bilgilerimize göre ozon katmanındaki bu azalmaya kloroflüorokarbon gazları yol açıyor. Birçok ülkenin gündeminde bu koruyucu katmanı kurtarmak için alınacak önlemler tartışılmaktadır. Yeni Zelanda’da ozon katmanının yüzde 7’sinin ortadan kalkması sonucu morötesi ışınlarda yüzde 14 oranında bir artış olacağı, bunun da deri kanseri hastalıklarını yüzde 28 oranında artıracağı hesaplanmıştır. Morötesi ışınların artması ayrıca biyolojik etkinlikte de azalmaya, dolayısıyla yiyecek maddesi üretiminde önemli düşüşlere yol açmaktadır.
Ozon katmanındaki deliğe koşut olarak sera etkisi dene bir olay daha yaşanıyor. Bu, atmosferin giderek daha çok ısınması anlamına geliyor. Sera etkisine yol açan nedenler arasında karbon dioksit, su buharı, metan (yüzde 15’i sığırlar tarafından üretilmektedir), kloroflüorokarbon ve ozon gibi ısı tutucu gazların atmosferde gittikçe çoğalması gösterilmektedir.
Yalnızca atmosferde bulunan karbon dioksitin iki katına çıkması durumunda, yıllık
sıcaklığın ortalama 3 derece artacağı düşünülüyor. Böyle bir değişimin tarıma, dolayısıyla da
yiyecek maddesi üretimine yapacağı etkinin felaket düzeyinde olacağı açıktır. Bu durum,
bugünkü tarım alanlarının daha kuzeye kaymasına da yol açabilir. Ama bu bölgelerde toprak
o kadar verimli değildir, ayrıca güneydeki verimli topraklarda susuzluk nedeniyle çöle dönüşebilir.
Asit Yağmurlarının İncelenmesi
Ülkemizde asit yağmurlarını Araştırma Şube Müdürlüğü tarafından araştırılmaktadır. Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesinde Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları Araştırma Grubu olarak ODTÜ ile de ortaklaşa yürütülen çalışmalar çerçevesinde, özellikle asit yağmurları ve sınır ötesi kirlilik taşınımının belirlenmesine yönelik olarak çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla 13 Nisan 1999 Çamkoru’da yağmur suyu toplamak üzere toplama sistemi kurulmuştur. Özellikle sınırlar ötesi kirliliğin iyi tespit edilmesi amacıyla çevresel ve kentsel kirlilikten etkilenmemesi için kentten uzak bir bölge olan Çamkoru bölgesi seçilmiştir. Ayrıca yer seçimi yapılırken asit yağmurlarının ülke ormanlarına verdiği zarar dikkate alınmıştır. Genel atmosferik sirkülasyonun yanısıra kentsel hava kirliliğinin etkilerinin de gözlenmesi amacıyla, benzer bir yağmur toplama düzeneği 19 Nisan 1999’da Ankara Bölge Meteoroloji Müdürlüğünde kurulmuştur.
İstasyonlardan toplanan örnekler sonucu elde edilen veriler kullanılarak yapılan
genel kirlilik belirleme çalışmaları sürmektedir. Çamkoru ve Ankara Bölgedeki yağmurtoplama sistemlerinden alınan yağmur örnekleri içindeki eser miktarlardaki katyon ve anyonlar belirlenerek yağmur suyundaki kirlilik izlenmektedir. Elde edilen yağmur suyu örneklerindeki çinko, demir, kadmiyum, kalsiyum, klor, krom, kurşun, magnezyum,mangan, nikel, nitrat, potasyum, sodyum, sülfat, vanadyum maddeleri konsantrasyonları OTDÜ ile ortak proje çerçevesinde ODTÜ Çevre Mühendisliği laboratuarlarında ve de
Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesindeki laboratuarda yapılmaktadır.Her iki istasyonda kurulu olan yağmur toplama sistemi toplam kirlilik birikimini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış sistemlerdir. Bundan sonraki çalışmalarda alımı kararlaştırılan otomatik yağmur toplama sistemlerinin kullanılması düşünülmektedir.Alınacak otomatik yağmur toplama sistemi sayesinde kuru ve ıslak birikim ayrı ayrı kontrol edilebilecektir. Bu sayede yağmur suyundan gelen kirlilik ve havadaki serbest halde dolaşan toz zerrelerinin neden olduğu kirlilik miktarı belirlenebilecektir
Asit yağmuru esas olarak sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan ;sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesidir.
Endüstriyel faaliyetler, konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan fosil
kökenli yakıtlar, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları ve fosil yakıtlara dayalı
olarak enerji üreten termik santraller faaliyetleri sonucu havayı kirletmekte,
kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon yaymaktadır. 2 ile 7 gün
arasında havada asılı kalabilen bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal
reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir. Bu kirleticiler,
atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle tepkimeye girerek sülfüroz asit
(HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden
olmaktadır. Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile
yağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5.6 civarındadır. Çeşitli
yanma olayları sonucu havaya karışan SO2, SO3, NOx gibi gazlar atmosferde
asit oluşumuna neden olmakta ve bunların yeryüzüne ulaşması ile asit
yağmurları oluşturmaktadır. Bunların yeryüzüne dönüşleri kuru ve yaş asit
depolanması sonucu oluşur.
Hava kirleticilerinin en yaygın olanı SO2’dir. Her yıl tonlarca SO2 çeşitli
kaynaklardan yayılarak atmosfere karışmaktadır. Bu emisyonların en önemli
bölümü elektrik üretmek amacıyla çok büyük miktarlarda katı ve sıvı yakıtlar
yakan termik santrallerden oluşmaktadır. NOx’in atmosferdeki bulunuşu yaklaşık olarak yarı
yarıya taşıt egzozu ve sabit yakma tesislerinden kaynaklanmaktadır. Bu gazlar atmosferde gaz
çevrimine girerek nitrik asit (HNO3) oluşumu ile sonuçlanan zincirleme reaksiyonları
tamamlayarak asit yağışların oluşmasını etkilemektedir.
Asit Yağmurunun Oluşumu
Havayı kirletmekte olan, kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon
yaymaktadır, bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok
uzaklara taşınabilmektedir. Bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle
tepkimeye girerek sülfüroz asit (HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3)
oluşumuna neden olmaktadır. Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile
yağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5.6 civarındadır. Bundan dolayı
yağmursuyunun pH derecesi çok kolay 5.6 nın üstüne çıkabilir. Böylece asit yamurları
oluşur. Ayrıca Hava kirliliğine CO’nun %52, SO2’nin %18, Hidrokarbonların %12 ,NO2’nin
%6 ve diğer parçacıkların %12 oranında katkıları vardır.
Asit Yağmurlarının İnsanlara Etkisi
Yaş ve kuru çökelme sonucunda atmosferden yeryüzüne geçen sülfat, nitrat gibi
anyonlarla toksik metallerin, kırsal bölgelerde toprağın ve göllerin asitleşmesine neden olan
ve kentlerde ise insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek düzeylere erişmelerinin yanında,
toprağa çökelmeleri sonucunda da insanların özellikle çocukların sağlığını dolaylı olarak
etkilediği bugün artık bilinmektedi
Özellikle çoçuklarda olmak üzere solunum yolu enfeksiyonu olmak üzere çesitli
iltihaplanmalar ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık sorunlarına sebep
olmaktadır.Hava kirliliği olmayan yerlerle karşılaştırıldığında, hava kirliliği olan bir yerde iki
kat daha fazla insan kronik bronşitten şikayet etmektedir.
Asit yağmurunun doğaya etkileri
Hava kirliliğinin sonucu olan azot oksitler özellikle bitki örtüsüne zarar veriyor (asit yağmuru). Hava kirliliği, başka etmenlerin yanı sıra ormanların ölmesine de neden oluyor. 1989’a değin Almanya’daki ormanların yüzde 52’sinin hasta olduğu belirlenmişti. İsveç’te ise asit yağmuru nedeniyle 18 bin göl zarar görmüştür, 4 bin göl ise artık ölü sayılmaktadır.
Güney Kutbu üzerindeki ozon katmanı 1970’lerin ortasından bu yana her yıl biraz daha inceliyor. Bu katmanın başka yerlerde de inceldiği, örneğin 1969-86 arasında Almanya üzerindeki bölümünün yüzde 3 oranında azaldığı belirlenmiştir. Bugünkü bilgilerimize göre ozon katmanındaki bu azalmaya kloroflüorokarbon gazları yol açıyor. Birçok ülkenin gündeminde bu koruyucu katmanı kurtarmak için alınacak önlemler tartışılmaktadır. Yeni Zelanda’da ozon katmanının yüzde 7’sinin ortadan kalkması sonucu morötesi ışınlarda yüzde 14 oranında bir artış olacağı, bunun da deri kanseri hastalıklarını yüzde 28 oranında artıracağı hesaplanmıştır. Morötesi ışınların artması ayrıca biyolojik etkinlikte de azalmaya, dolayısıyla yiyecek maddesi üretiminde önemli düşüşlere yol açmaktadır.
Ozon katmanındaki deliğe koşut olarak sera etkisi dene bir olay daha yaşanıyor. Bu, atmosferin giderek daha çok ısınması anlamına geliyor. Sera etkisine yol açan nedenler arasında karbon dioksit, su buharı, metan (yüzde 15’i sığırlar tarafından üretilmektedir), kloroflüorokarbon ve ozon gibi ısı tutucu gazların atmosferde gittikçe çoğalması gösterilmektedir.
Yalnızca atmosferde bulunan karbon dioksitin iki katına çıkması durumunda, yıllık
sıcaklığın ortalama 3 derece artacağı düşünülüyor. Böyle bir değişimin tarıma, dolayısıyla da
yiyecek maddesi üretimine yapacağı etkinin felaket düzeyinde olacağı açıktır. Bu durum,
bugünkü tarım alanlarının daha kuzeye kaymasına da yol açabilir. Ama bu bölgelerde toprak
o kadar verimli değildir, ayrıca güneydeki verimli topraklarda susuzluk nedeniyle çöle dönüşebilir.
Asit Yağmurlarının İncelenmesi
Ülkemizde asit yağmurlarını Araştırma Şube Müdürlüğü tarafından araştırılmaktadır. Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesinde Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları Araştırma Grubu olarak ODTÜ ile de ortaklaşa yürütülen çalışmalar çerçevesinde, özellikle asit yağmurları ve sınır ötesi kirlilik taşınımının belirlenmesine yönelik olarak çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla 13 Nisan 1999 Çamkoru’da yağmur suyu toplamak üzere toplama sistemi kurulmuştur. Özellikle sınırlar ötesi kirliliğin iyi tespit edilmesi amacıyla çevresel ve kentsel kirlilikten etkilenmemesi için kentten uzak bir bölge olan Çamkoru bölgesi seçilmiştir. Ayrıca yer seçimi yapılırken asit yağmurlarının ülke ormanlarına verdiği zarar dikkate alınmıştır. Genel atmosferik sirkülasyonun yanısıra kentsel hava kirliliğinin etkilerinin de gözlenmesi amacıyla, benzer bir yağmur toplama düzeneği 19 Nisan 1999’da Ankara Bölge Meteoroloji Müdürlüğünde kurulmuştur.
İstasyonlardan toplanan örnekler sonucu elde edilen veriler kullanılarak yapılan
genel kirlilik belirleme çalışmaları sürmektedir. Çamkoru ve Ankara Bölgedeki yağmurtoplama sistemlerinden alınan yağmur örnekleri içindeki eser miktarlardaki katyon ve anyonlar belirlenerek yağmur suyundaki kirlilik izlenmektedir. Elde edilen yağmur suyu örneklerindeki çinko, demir, kadmiyum, kalsiyum, klor, krom, kurşun, magnezyum,mangan, nikel, nitrat, potasyum, sodyum, sülfat, vanadyum maddeleri konsantrasyonları OTDÜ ile ortak proje çerçevesinde ODTÜ Çevre Mühendisliği laboratuarlarında ve de
Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesindeki laboratuarda yapılmaktadır.Her iki istasyonda kurulu olan yağmur toplama sistemi toplam kirlilik birikimini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış sistemlerdir. Bundan sonraki çalışmalarda alımı kararlaştırılan otomatik yağmur toplama sistemlerinin kullanılması düşünülmektedir.Alınacak otomatik yağmur toplama sistemi sayesinde kuru ve ıslak birikim ayrı ayrı kontrol edilebilecektir. Bu sayede yağmur suyundan gelen kirlilik ve havadaki serbest halde dolaşan toz zerrelerinin neden olduğu kirlilik miktarı belirlenebilecektir
:: Eğitim & Öğretim :: Dersler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz