Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Klasİk Edebİyatimizda Nesİr

Aşağa gitmek

Klasİk Edebİyatimizda Nesİr Empty Klasİk Edebİyatimizda Nesİr

Mesaj tarafından Admin Çarş. Tem. 22, 2009 4:32 am

KLASİK EDEBİYATIMIZDA NESİR GELENEĞİ Edebiyat mahsulleri genel olarak nazım ve nesir şeklinde ikiye ayrılırlar. Bununla beraber nazım ve nesir karışık olarak yazılmış eserler de vardır. Hatta bazı modern edebiyat teorileri edebiyatı artık ve nesir diye ikiye ayrılmakta, nazım ve nesir karışık üçüncü bir grup düşünmektedirler. Nesir kelimesi “yayma, saçma” ilk anlamlarını taşır. Nesir “manzum olmayan söz” karşılığında kullanılmaya başlanmıştır. Edebiyat bütün topluluklarda sözlü yaratmalar olarak başlar ve bu dönemde büyük ölçüde manzum karakter taşır. Bunun sebebi de sıralı ve birbirleriyle bağlantılı ifadelerin insan hafızasında daha kolay yer etmesi ve başkalarına daha kolay aktarılabilmesidir. Çeşitli ses düzenlemelerindeki bağlantılarından faydalanan nazmın nesre karşı bu tür avantajları, yazılı kültürün yeşerdiği devirlerde bile edebiyatın uzun süre nazım ağırlıklı olmasına yol açmıştır. Bununla beraber edebiyat sanatının söylemenin yanısıra anlatmayı da ihmal etmemesi nesir sanatını varlığını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle bütün gelişmiş edebiyatlarda gelişmiş bir nesrin varlığından da söz etmek mümkündür. Türk edebiyatında zamanla bir dil ve edebiyat geleneği oluşmuştur. Türk edebiyat geleneğinde nazım, nesre oranla ağırlıktadır. Bu da nazımdan pek çok unsurun nesre girmesine yol açmıştır. Bu nedenle şiirdeki bazı ses araçlarının nesirde de varlığından söz edilebilir. Söz konusu ses araçlar; tekrarlarlar, ses ve anlam birimleri, söz dizimi ve paralelliklerdir. Şiirin temel mekanizmasını oluşturan bu ses araçları mensur eserlerde dil zevki ile gelen yardımcı unsurlar durumundadırlar. Türk nesrinde rastladığımız ses araçları tekrar teknikleri ile sınırlı değildir. Türkçe’nin yüzyıllar boyunca oluşturduğu bazı söyleyiş biçimlerini ve ifade kalıplarının da Türk nesrinde bir ses ve anlam bütünlüğü oluşturmada rol oynadığı söylenebilir. Buna bir örnek olarak insanımızın dua ederken kullandığı üslubu verebiliriz. Kültür seviyesi, şahsi özellikleri, hatta içinde yaşadığı yüzyıl ne olursa olsun inanmış bir Türk’ün duasında hep aynı eda vardır. Bunu farklı karakterdeki eserlerde görmek mümkündür. DEDE KORKUT KİTABI Orta dönem halk nesrinin en güzel örneklerini toplayan bu kitabın asıl adı : Kitab-ı Dede Korkut alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân (Oğuz Boyun dilince yazılmış Dede Korkut Kitabı)’dır. Bugüne kadar iki yazma eser ele geçmiştir. Bunlardan birincisi 150 yıl önce Dresten Kıral Kitaplığında bulunmuş olan 12 hikayeden ibaret tam nüshadır. İkincisi 1950 yılında Vatikan kitaplığında ele geçen altı hikayelik eksik nüshadır. Vatikan nüshasında altı hikaye, Dresten yazmasındaki altı hikayenin aynısıdır. Ancak ufak tefek kelime ve cümle ayrılıkları vardır. Eski ve tam nüsha olduğu için Dede Korkut hakkındaki bütün derleme ve araştırmalar, Dresten yazması üzerinden yapılmıştır. Bu yazmayı bulan Fleischer’dan sonra, ilk önemli araştırmaları H. F. ???? (1811-1815) ile W. Barthold (1894) yapmışlardır. Türkiye’de ilk önce Kilisli Rıfat Dresten yazmasının bir kopyasına dayanarak (1916) kitabı Arap harfleri ile yayınlamıştır. Bundan sonra Orhan Şaik Gökyay (1938) yeni harflerle bastırmıştır. Kitabın son yayımı ise, Dresten ve Vatikan nüshalarının karıştırılması suretiyle transkripsiyonlu olarak, (1958) Dr. Muharrem Ergin tarafından yayınlanmıştır. Esere Dede Korkut denmesinin sebebi, Dede Korkut adında mübarek, yaşlı ve bilgili ozanın her oniki hikayede ortaya çıkıp “Boy boylayıp, soy soylaması” ve bu hikayelerin düzüp koşucusu gösterilmesidir. “Dede Korkut Hikayeleri”nden ; “Yücelerden yücesin, kimse bilmez nicesin, görklü Tanrı. Çok cahiller seni gökte arar, yerde ister sen hod müminlerin gönlündesin. Daim duran Cabbar Tanrı, ulu yollar üzerine imaretler yapayım senin içün, aç görsem toyurayım senin içün, yalıncak görsem tonatayım senin içün, alursan ikimizin canın bile algıl, korısan ikimizin canın bile kogıl, keremi çok Kadir Tanrı”. Türk edebiyatında bazı söyleyiş kalıplarının ve cümlelerin tekrarını, devamını sağlayan temel unsurlar sözlü halk edebiyatı mahsulleriyle halk dilinin kalıplarıdır
Admin
Admin
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 2831
Kayıt tarihi : 25/06/09
Nerden : İstanbul
Yaş : 33
Cinsiyet : Erkek

https://duygusuzifade.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz